YÜKSEL AYTUĞ / Trafik sorunu nasıl çözülür?

Ne mutlu bana ki, köşemizin okurları memleket sorunlarına kafa yorup, aynı zamanda çözüm önerileri de üretiyorlar. Değerli okurum Hürol Daldaban, geçenlerde değindiğim trafik meselesinin çözümüne katkıda bulunacak tespit ve önerilerde bulunmuş:
1. Eğitimsiz, bilgisiz şoför öğretmenlerinin yetiştirdiği şoför adaylarından ne bekliyoruz?
2. Trafik mühendisliğinin ve yetişmiş eğitimli vizyoner şehir planlayıcılarımızın olmaması.
3. Kuralları korumakla yükümlü polislerimizin en önce kuralları yıkmaları.
4. Başı boş, kuralları yıkmayı marifet sayan eğitimsiz cahil insanlarımızın yaptıkları kural ihlalleri yanlarına kâr kaldığı ve verilecek cezanın can yakmayan ölçüde bulunması.

5. Ezik ego sahibi sonradan görme insanımızın o aracın bir silah kadar tehlikeli olduğunu bilmeden kendisini Superman zannetmesi. Çare ve çözüm:
1. Bu işin ne kadar ciddi bir iş ve ulusal güvenlik sorunu olduğunun bilincinde olan eğitmenlerle ciddi eğitim verilmesi.
2. Tüm ülkede trafik alt yapısının ciddi eğitimli trafik mühendisleriyle tekrar gözden geçirilmesi.
3. Polislerimiz başta olmakla birlikte tüm kamu çalışanlarının büyük bir ciddiyetle önce kendileri kurallara uyup suistimal etmeden görevlerini yapmaları.
4. Kurallara uymayanların alacakları cezaların adil olması, kişilere gelirleri oranında yüzde üzerinden ceza verilmesi.(Finlandiya örneği gibi)
Not: Trafiğimiz düzeldiğinde ülkemizin her alanda düzeleceğine inanıyorum. Selamlar…”
Böyle sivil polis mi olur?
Emekli polis okurumuz Serdar Çalık, Eşref Rüya dizisindeki mantık hatasının altını çizmiş:
“Yüksel bey merhaba. Kanal D‘de yayınlanan Eşref Rüya dizisini izliyorum. Dizide Çiğdem Komiser (yeni bölümlerde Emniyet Amiri) karakterini canlandıran hanımefendinin belindeki tabanca parkta, yolda, sokakta, hastanede her yerde tamamen açıkta. Bu hem hoş görünmüyor hem de hiçbir sivil polis görevdeyken bile görünecek şekilde tabancasını taşımaz. Anlamaya çalışıyorum, o karakterin polis olduğu belli olsun diye bu şekilde yapmışlardır ama böyle olmaz. Eline bir telsiz verirseniz çok daha uygun olur. Bu haftaki bölümde üzerine bir ceket giymişti, tabanca açıkta değildi ama hava yağmurlu olduğu için ceket giyilmişti diye düşünüyorum. Dizi film yapımcıları veya konunun muhatabı her kimse dikkatlerine sunmak istedim. Saygılarımla.”
Araba kandırmacası
Muharrem Akduman dostumdan bir nokta atışı daha:
“Yüksel’ciğim, şu anda Migros’ta bir çekiliş var ve sloganı şöyle: ‘500 TL’lik alışveriş yaparsanız bu araba size çıkabilir!’ Vatandaş da hücum ediyor. Sıfır bir araba çekilişi sanıyor… Ben de katıldım bugün. Fakat, çok dikkatli bakınca, fotoğrafta bir market arabası var ve içi çeşitli gıda maddeleri ile dolu… Meğer araba dediği, bu market arabasının içindeki ürünlermiş! Yine de fena değil. Zira içindekilerin değeri 20 bin lirayı buluyor. Buna da şükür. Sevgiler…”
Sanki dişini çekmişler
Değerli okurum Murat Kılıçarslan, Veliaht dizisindeki tuhaflığı kaleme almış:
“Dizideki oyunculardan biri, gerçekleştirilen silahlı saldırıda yaralanan şahsın vücudundan çıkan mermi çekirdeğini yanındaki adamına gösteriyordu. Oysa bu gibi olaylarda vücuttan çıkan mermi çekirdeği, çekilen dişin hastaya verildiği gibi yaralıya verilmez. Kriminal laboratuvara gönderilmek üzere muhafaza altına alınır.”
Gaf kürsüsü
Tansu Sarı kardeşim not etmiş: “Tabii ki sebzelerimiz çok farklı. Hepsinin içeneği farklı olduğundan dolayı her ete yakışan sebzeleri ben kullanacağım.” (Zuhal Topal’la Yemekteyiz programında yarışmacı Mukadderat Kayrım, “İçerik” demek isterken dilimize yepyeni bir kelime kazandırıyor)
Zap’tiye
Karısının çok istediği plazma TV’ye parası yetmeyen kocanın pratik zekası.

Ne demiş?
“Yoluma dikenler ekmeyin. Belli mi olur, belki de bir gün Allah sizi bana yalınayak gönderir.” (Sanal medyadan)



