YAZARLAR

YÜKSEL AYTUĞ / Dünya bizi konuşuyor

Atatürk’ün vefatından sonra Türkiye uluslararası platformlarda hızla değer ve önem kaybetmişti. Ta ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davos’ta İsrail ve destekçilerine “One minute” çekene kadar… Daha sonra Gazze ve Suriye konusundaki dik duruşumuz, “Dünya 5’ten büyüktür” düsturumuz ile hızla “Ağzının içine bakılan” ülke konumuna yükseldik. Hele Rusya – Ukrayna savaşındaki dengeli ve basiretli tavrımız, tahıl koridoru ve süreli ateşkesler konusundaki etkin arabuluculuğumuz tüm dünyanın takdirini kazandı. ABD Başkanı Trump’ın, Beyaz Saray‘da ağırladığı Netanyahu’nun gözüne baka baka Erdoğan’a övgüler yağdırması ise bir “hak teslimi” olarak değerlendirildi. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin uluslararası medyada büyük yankı uyandırmasıyla, ağırlığımız artık tartışılmaz bir seviyeye ulaştı.
Bunun yanı sıra ülkemizin silah sanayiinde elde ettiği büyük gelişme de dikkatleri Türkiye üzerinde odaklıyor. Öyle ki, Pakistan’ın 5 Hindistan hava unsurunu düşürmesi, BBC’de “Türkler’in Pakistan’a verdiği yeni hava savunma sistemi Koral’ın Hint uçaklarını kör ve sağır etmesi sonucu gerçekleşmiş olabileceği” şeklinde yorumlandı.
Dünya bizi konuşuyor. Ne mutlu Türk’üm diyene…

Çiğdem Talu‘nun öğrencisiymiş
Şiir yazana büyük saygı duyarım. Hele yazdığı şiiri mükemmel okuyanı iki katı takdir ederim.
Atv‘de yıllardır adeta “müridi” olduğum, hafta sonu kahvaltı haberlerinin sunucusu sevgili dostum İbrahim Sadri‘ye muhabbetim de işte bundandır. Hem şahane yazar hem de okurken o şiiri yaşatır.

İbrahim Sadri’ye şiiri sevdiren kişinin ünlü söz yazarı Çiğdem Talu olduğunu ise cumartesi günü ekranda kendi ağzından öğrendim. Meğer Talu, Sadri’nin ortaokuldaki Türkçe öğretmeniymiş. Bir şiir yarışmasında sınıfı temsil etmesi için seçtiği iki öğrencisinden biri İbrahim Sadri’ymiş. O günkü performansıyla ikinci olan İbrahim Sadri, programda Faruk Nafiz Çamlıbel‘in Çoban Çeşmesi şiirini tekrar okudu. Hem de ne okumak…
Programın sonunda ise şöyle dedi: “İnşallah ikinci oluruz yine… Yarın görüşmek üzere, haydi eyvallah…” Dikkat edin, “Bu kez birinci olurum inşallah” demedi, yine ikincilikle yetinmeyi seçti.
Alçak gönüllülük böyle bir şeydir işte. Tevekkül varsa, kişinin doğasında vardır. İliştirme olursa, insanın üzerinden kayar, düşer.
Teşekkürler şiir ve gönül dostu…

En ‘Necip’ futbolcu
Onu daha önce de bizim Şeref Kürsüsü’nde ağırlamıştım. Seremoniye çıkarken elinden tuttuğu Fenerbahçeli çocuk “Ben şimdi senin elini tuttum diye Beşiktaşlı mı oldum?” diye sormuş, o da “Hayır, asıl ben Fenerbahçeli oldum” diyerek kürsüye çıkmıştı.

Necip’ten son Fenerbahçe – Beşiktaş maçında bir örnek davranış daha geldi. Maç sonunda Gedson üçlü çektirmek için taraftarın önüne giderken Necip onu durdurup, “Rakip şampiyonluğu kaybetti, ayıp olur, yapma” deyince Gedson üçlüden vazgeçti.
“Necip” soylu demek. İsmini öyle hak ediyorsun ki güzel kardeşim…

Gaf’let kürsüsü
Hatay’da beş ayrı yerdeki tabelalarda bulunan “T” harfleri çalınınca kentin ismi birden “Haay” oluverdi. (Belki de biri turistlere şehri daha şirin göstermek için “Hi” (Merhaba) demek istemiştir)

Zap’tiye
Söz “kesmek”, kına “yakmak”, nikah “kıymak”… Zaten terörden yılmış bir ülkede bu lügat ile evlilik oranları tabii ki düşer.

Ne demiş?
“Otel terliği gibisin. Ne sağın belli ne solun…” (Sosyal medyadan)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu