YAZARLAR

YÜKSEL AYTUĞ / Bu yangın söner mi?

Kartalkaya‘daki otel yangını 24 saatte söndürüldü. Peki sevdiklerini bu felakette yitirenlerin yüreğindeki yangın?
İşte onun sönmesine imkan yok. Eğer sorumlular hak ettikleri cezaları alırsa acılı ailelerin kavrulan yüreklerine az da olsa su serpilecek, hepsi kadar. Gerçek acı ise “keşke”lerin dürtmesiyle her yıl biraz daha katlanacak.
TBMM‘de olayla ilgili kurulan araştırma komisyonunda önceki gün yaşananları ekranlarda izlemiş olmalısınız. Tabii yüreğiniz elverdiyse… Bir anne, çocuğunun son anlardaki telefon konuşmasını dinletti hıçkırıklarla sarsılırken. Evladının son sözü “Seni seviyorum anne” olmuştu. Annenin söyledikleri köz gibi ciğerime oturdu: “Keşke o gece uykusundan hiç uyanmasaydı, o acıyı ve korkuyu hiç yaşamadan veda etseydi hayata diye düşündüm…” Bir anneye bundan daha büyük yük, daha büyük bir eza olur mu?

Sonra yangında eşini ve çocuğunu kaybeden bir baba aldı sözü. Daha doğrusu bir “baba enkazı” konuştu: “Şu anda burada bulunup, nefes aldığım için kendimi suçlu hissediyorum…”
Umarım bu sözleri, yangın çıktığında öncelikle VIP konukları uyandırıp otelden uzaklaştıran, sonra patronların araçlarını garajdan çıkartan, otelde yağmurlama sistemi olmamasına rağmen kendi yakınlarını yanmaz perdeli odalarda yatıran, yangın merdivenlerini hemen tutuşan halılarla kaplayan “sorumsuz sorumlular” da işitmiştir. Umarım, vicdanları kanayıp, gözlerinden bir damlacık yaş süzülmüştür.
Ama bu kadarı yetmez. Kimin ihmali varsa, verilecek en ağır cezaya çarptırılmalı. Öyle bir karar çıkmalı ki, bir daha insan hayatından sorumlu olanlar, geceleri otellerinde uyumayıp sabaha kadar nöbet tutmalı!

Bu bir dünya rekorudur
Köşemizin “Arka Sokaklar Masası Şefi” sevgili dostum ve meslektaşım Tansu Sarı yine “uzmanlığını” konuşturdu. Meğer oyuncu Barbaros Levent Seçkin, aynı dizide farklı dönemlerde 4 ayrı karakteri canlandırarak bir dünya rekorunun altına imza atmış. İşte Tansu kardeşimin ilginç tesbiti:
Kanal D‘de yayınlanan Arka Sokaklar dizisinin 710’uncu bölümünde çete lideri Paşa karakteriyle yer alan oyuncu ve eski manken Barbaros Levent Seçkin; daha önce de aynı dizide yasa dışı işlerle uğraşan Faruk adlı bir iş insanını, Harun Yayla adlı bir çete liderini ve mafyanın adamı Hasan karakterlerini canlandırmıştı.”

Z kuşağı koptu gidiyor
Türkiye onu Çocuktan Al Haberi programındaki “Kutu Bebek Ebrar” olarak tanımıştı. Güzelliği, sevimliliği, büyümüş de küçülmüş halleri ve her hafta verdiği ilginç yemek tarifleri onu bir anda ülkenin en ünlü çocuğu yapmıştı.
Ebrar Alya Demirbilek’in son halini görenler ise gözlerine inanamıyor. Küçük yetenek, bu aralar Eşref Rüya dizisinde canlandırdığı “Yonca” karakteriyle ekran serüvenini sürdürüyor. Dünün kutu bebeğinin, genç kızlığa ilk adımlarını atan görüntüsü ise herkese “Ne çabuk da büyüdü?” dedirtiyor.
Hazır söz açılmışken şu “çabuk büyümek” meselesinden de bahsedeyim. Bana mı öyle geliyor, yoksa mevsimler gibi çocukların büyüme evreleri de mi şaştı? Kendi kızımdan biliyorum. Henüz 8 buçuk yaşında olmasına rağmen tam bir “bluğ çağı genci” izlenimi yaratıyor. Bir tripler, bir isyankarlık, bir özgüven patlaması…
Folik asite mi bağlasam, hormonlu beslenmeye mi, dijital teknoloji çağına mı bilemedim. Ama çocuklarımızın bizden daha hızlı büyüyüp geliştiği kesin.

Ne demiş?
“Depreme mutfakta çıplak kahve içerken yakalandım. Sonra beni enkazda böyle bulmasınlar diye sürünerek giyinmeye gittim.” (Atilla Atasoy’un Haber Bahane’de Gökay Kalaycıoğlu’na itirafı)

Gaf kürsüsü
Define için kaçak kazı yaparken yakalanan Vanlı dayıdan jandarmaya itiraz: “Ferhat dağları delerken aşk, biz delerken suç oluyor, öyle mi?”

Zap’tiye
Ne Sokrates ne Aristotales… Bugünlerde insanlığın peşinde koştuğu iki bilge: Pilates ve Fitness…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu