YÜKSEL AYTUĞ / Bu gidiş nereyedir?

Sonunda sinsi LGBT propagandası meyvelerini (!) vermeye başladı. Dünyadaki tüm insanları kimliksiz, kişiliksiz, dinsiz ve cinsiyetsiz bırakıp, kolay yönetilen ruhsuz robotlara çevirme planı adım adım işliyor. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de cinsiyet değiştirme oranı tam 30 kat arttı.
Peki insanlar neden cinsiyet değiştirmek istiyor? Prof. Dr. Mükerrem Şahin’den bu konuda önemli açıklamalar geldi:

“Karton bardak ve cipsler kadınlaştırıyor. İşlenmiş gıdalar tüketen erkekler 5 yıl boyunca kağıt bardaklardan çay içerse, erkekliği gider. Erkeklerde testosteron oranı düştükçe kadına ilgi azalıyor. Erkeklikten kadınlığa geçiş; Amerika’da 10 kat, Hollanda’da 15 kat artarken, Türkiye’de tam 30 kat artış var. Korkunç bir geleceğe gidiyoruz…”
Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye’nin sosyal yapısı üzerinde büyük bir oyun oynanıyor. Aile Yılı’nda herkes gözünü dört açmalı ve çoluğuna çocuğuna sahip çıkmalı.
Kuruluş Orhan’dan İznik vurgusu
Papa’nın Türkiye ziyaretiyle dünyada yeniden popüler olan İznik konusunda Atv’nin amiral gemisi Kuruluş Orhan‘ın da söyleyecekleri vardı elbette. Orhan Bey uyarmak için hem Bizans’ın hem de Kayıların arkasından iş çeviren İznik Tekfuru’na giderek tebâsının önünde onu uyardı. Halka da hitap ederek “Kim ki bana sığınır, merhamet görür ve ibadetinde özgür olur, kim ki bu adama uyar, sonucuna katlanır” dedi.

Orhan Bey ta o yıllarda İznik’in önemini kavramış, kutsiyet perdesinin ardına saklanıp dünya hakimiyeti hayali kuran karanlık güçlerin önünü kılıcıyla kesmişti. Bu arada “Türk merhametinin” bir örneği de dizide etkileyici bir şekilde gözler önüne serildi. Orhan Bey’in emriyle kuşatma yüzünden açlık çeken Bursa halkına kale surlarını aşan mancınıklarla yiyecek atıldı. Tarih kitapları yazar; aynı tarihlerde Bizans ise kuşattığı kalelerde veba salgını başlasın diye içeriye mancınıklarla çürümüş insan cesetleri ve fare atıyordu.
Bu çocuklar niye mutlu?
Hayır, Fenerbahçe takımıyla seremoniye çıktıkları için değil sadece. Daha fazlası var.
Fenerbahçe kalecisi Ederson, Ferençvaroş maçının seremonisinde elinden tuttuğu kız çocuğunun duyma engelli olduğunu öğrenince, onunla işaret diliyle iletişim kurdu ve ona işaretlerle “Seni seviyorum” dedi. O anda minik kızın yüzünde güller açtı. Eminim o dakikadan sonra Brezilyalı futbolcuya duyduğu hayranlık kat be kat artmıştır.

Böyle küçük (!) ayrıntıları yakalamayı severim. Peki Ederson işaret dilini neden ve nasıl öğrendi? Ailesinde ve yakın çevresinde duyma engelli kimse var mı? Yoksa bu dili tamamen “insani” nedenlerle mi edindi? Engelliler Haftası’nda bu soruların yanıtlarını bulmak da bizim acar spor muhabirlerimizin ev ödevi olsun.
Louvre soygunu belgesel oldu
Yüzyılın soygunuydu. Sözde dünyanın en iyi korunan müzesi olan Louvre’un penceresine asansörlü merdiven dayayıp ev taşır gibi 100 milyon dolarlık mücevheri çalmışlardı. Günler süren takibin sonunda 4 hırsız da yakalandı. İşte bu müthiş hikaye, belgesele dönüştürüldü. Soygunun bilinmeyenleri, 7 Aralık’ta Discovery Channel’da belgesel olarak ekrana gelecek.
Büyük bir merakla bekliyorum.
Zap’tiye
Sayıştay raporuna göre İBB’de 3 bin 565 araç kayıpmış. Ekrem Bey radara yakalanmayan otomobil icat etmiş olmalı.

Şeref kürsüsü
TRT 1’deki 3’te 3 yarışmacısı Fatih Yücel, kazandığı 500 bin lirayı Türk Silahlı Kuvvetleri ve Gazze’ye bağışladı.
Ne demiş?
“Meğer şampuanım yüzünden kilo veremiyormuşum. Çünkü üzerinde ‘Kalınlaştırır ve hacim katar’ yazıyor. Artık bulaşık deterjanı kullanacağım. Üzerinde ‘İnatçı yağları bile söker atar’ yazıyor.” (Sosyal medyadan)



