YAZARLAR

YÜKSEL AYTUĞ / Ateş olmayan yerden…

Yazıyı yaklaşık bir yıl önce 30 Ekim 2024’de bu köşede kaleme almıştım. Konserlerde 154,4 milyon liralık usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne karşı başlatılan soruşturmayı duyunca, o yazıyı yeniden hatırlatma ihtiyacı hissettim. Yazı adeta “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözünün sağlaması gibi:
“29 Ekim’de CHP’li belediyeler ‘Cumhuriyet kutlaması’ süsü verilmiş ve Türk bayrağı ile kamufle edilmiş ‘arpalıkları’ konser bahanesiyle yandaş şarkıcılarına bir güzel dağıttılar.
Kapısında işten atılan işçilerin protesto gösterisi yaptığı İzmir‘in CHP’li Konak Belediyesi konser için Şevval Sam‘a 5 milyon 300 bin lira ödedi. Sahilleri lağım kokan İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediyesi de geçtiğimiz yıllarda İzmir’in kurtuluş yıldönümü gerekçesiyle sadece 1,5 saat süren Tarkan konserine 23,5 milyon, yılbaşındaki Gülşen konserine ise 10,2 milyon lira saçmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 29 Ekim konseri için Hadise‘ye 6 milyon lira ödediği de medyada çarşaf çarşaf yer aldı. Bir başka iddiaya göre Ankara Büyükşehir Belediyesi de yine Cumhuriyet Bayramı konseri için Ebru Gündeş‘e tam 69 milyon lira vermiş. Tarsus Belediyesi’nin ise İrem Derici‘nin verdiği konser için 3 milyon liraya anlaştığı konuşuluyor.
Öyle ki, Halk TV’de ana haberi sunan İsmail Küçükkaya bile canlı yayında bu savurganlığı eleştirerek CHP’li belediye başkanlarının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenlenecek konserlerle ilgili sanatçıların etkisi altında kaldığını söyledi. Küçükkaya, elinde 20 tane isim olduğunu belirterek yapılan bazı teklifleri de paylaştı.
Sahillerinde balıkların öldüğü, sokakları çöp dağları ile dolu, maaş alamayan işçilerini kapıdan kovan, devlete SGK borcunu bile ödemekten aciz CHP’li belediyelerin bu hovardalığı, son seçimde kendilerine oy verenleri bir hayli pişman etmiş görünüyor.
O sanatçılara gelince:
Aranızdan biri çıkıp da ‘Ben para karşılığı Cumhuriyet konseri vermeyi zul sayarım. Orkestramı, ışığımı, dekorumu da ben öderim. Ücret istemiyorum’ dese ya… Madem Cumhuriyet’e ve Atatürk’e sevdalısınız, belediyelere ihtiyaç duymadan bir stadyumda toplanıp sizi var eden halkınıza, çok sevdiğiniz milletinize ‘Bu da bizden olsun’ deyip ücret almadan, belediyelerin borazanlığına soyunmadan bir bayram konser hediye etsenize… Nerdeee?..”

Altına imzamı atarım
Haluk Bilginer demiş ki:
“Babam öldü ama sahneye çıktım yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam. Bir mesleği kutsallaştırmak çabası nedendir acep? Mesleği doğru dürüst icra etmek yerine, mesleklerini kutsallaştırıp, göz boyamak isteyenlere ayna tutulmuş gibi mi oldu? Bir marangoz övünmüş müdür hiç babam öldüğünde atölyeye gidip, iki masa bir büfe zımparaladım diye? Bir aşçı böbürlenmiş midir anamı kaybettikten sonra mutfağa girip bir tepsi baklava açtım diye? Oyuncu niye aynı durumu kullanarak farklı bir algı yaymak isteğindedir dersiniz?
Oyunculuk niçin kutsaldır da, inşaat işçiliği değil?”
Altına imzamı atıyorum Usta.

Bir Ronaldinho dersi
Ronaldinho bana göre Messi’den, Ronaldo’dan hatta Pele’den bile daha iyi bir futbolcuydu. Çünkü epik bir stili vardı. Futbolu baleye çeviren, izlerken insanda sanatsal duygular uyandıran bir sihirbaz, tenekeyi altına çeviren bir simyacıydı.
Geçenlerde Ronaldinho’nun ders niteliğinde bir röportajına rastlayınca paylaşmadan edemedim:
“Babam bana ayağımda hassasiyet olması için çıplak ayakla top oynamayı öğrenmenin daha iyi olduğunu söyledi ve ben de ona o topla hiç kimsenin yapamayacağı kadar ustalaşacağıma söz verdim ama gerçekte olan şu ki, bana bir çift ayakkabı alacak parası yoktu.
İlk Ballon d’Or ödülümü kazandığımda sevinçten ağlamadım, babam yanımda olmadığı için ağladım.”
Kıssadan hisse: Üstünüzde emeği olan anne ve babanızın kıymetini bilin. Yokluklarında hiç bir zenginlik ve şöhret, onların sevgisiyle kıyaslanamaz.

Şeref kürsüsü
Konteynerin yanında yaralı halde buldukları köpeği, işlerini yarıda bırakıp veterinere yetiştiren bu üç temizlik işçisine kalbimi bıraktım.

Zap’tiye
Bacağında protez yerine su borusu bulunan gariban çocuk. Hayırsever Messi’nin de görmesi umuduyla…

Ne demiş?
“Vücudun senden izin almaksızın yaşlanır. Ruhun ise sen izin vermeden yaşlanmaz.” (Bir Kızılderili atasözü)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu