YÜKSEL AYTUĞ / Atatürk’ün tezi bir asır sonra kanıtlandı

Ne ileri görüşlü, ne bilim sevdalısı bir dehaymış. Ona bir kez daha hayran oldum. Mustafa Kemal Atatürk‘ün 1930’lu yıllarda ortaya attığı tez, neredeyse bir asır sonra Alman bilim insanları tarafından kanıtlandı.
Büyük Önder’in Türk Dili‘ne düşkünlüğü herkesin malumu. Harf Devrimi‘ni başlatıp, Türk Dil Kurumu‘nu kurmasının yanı sıra başta geometri terimleri olmak üzere dejenere olmuş dilimizdeki pek çok yabancı kelimeye Türkçe karşılıklar bulmuştu. Atatürk bu ilgisini biraz daha ileri taşıyıp, yaptığı özel tarihi araştırmalar sonucunda Türkçenin dünya üzerinde kullanılan ilk dil olduğu tezini ileri sürmüştü.
95 yıl geçtikten sonra Alman Max Bianc Enstitüsü’ne mensup 300 kişilik profesör grubu geçenlerde bu tezi bilimsel olarak kanıtlayan bir ortak makale yayınladı. Gerçekten de Türkçe dünya üzerinde ortak kullanılan ilk dil grubuydu.
Haydi yazıyı “güncel” bir finalle noktalayayım:
Atatürk “diplomasız profesörlerin” en bilgesiydi…
Sana kırmızı çok yakışıyor!
Benim hatırladığım, bu uygulama 80’li yıllarda lüks otellerin yüzme havuzlarında başlatılmıştı. Sonra müşteriler rencide olmasın diye kaldırıldı. Bakıyorum da son yıllarda yeniden başlatılmış.
Nedir bu uygulama? Havuz suyuna ilave edilen özel bir kimyasal, işeyenleri anında deşifre ederek çevrelerinde kırmızı bir hâle (!) oluşturuyor.
Ne yalan söyleyeyim, ben bu uygulamanın yanındayım. Hatta mümkün olsa denizlerde de uygulanabilse…
İnce olmak elinizde
Yok, yok herkes gibi zayıflama reçetesi, diyet taktiği filan vermeyeceğim. Benim önceliğim, ruhları inceltecek tüyolar. Öyleyse, 25 saniyenizi ayırıp bu yazıyı sindire sindire okuyun:
10 saatlik bir uçuş esnasında Seul’den San Francisco’ya, ABD’ye yolculuk yapan Koreli anne, uçaktaki 200’den fazla yolcunun her birine birer plastik poşet dağıttı. Poşette 4 aylık bebeğinin uçuş sırasında ağlaması ihtimaline karşı bir nevi helallik niteliğinde şeker, sakız ve kulak tıkacı bulunuyordu.
Çantada ayrıca şöyle bir not vardı: “Merhaba, ben Jan Woo. 4 aylığım ve bugün annem ve büyükannemle Amerika’ya seyahat ediyorum. Biraz gerginim ve korkuyorum. Bu benim hayatımdaki ilk uçuşum. Ağlamak veya rahatsızlığa neden olmak normaldir. Sakin olmaya çalışacağım ama sana söz veremem. Sesim çok yükselirse lütfen bunu kullan… İyi yolculuklar. Teşekkürler.”
NOT: Bu konu gerçek olmasa bile gerçekleştirmek sizin elinizde…
3 can 3 fidan
Şahane haber Kızılay’dan geldi. Gönderilen mesajda şöyle yazıyordu:
“Kan dostum, bağışladığın kan, ihtiyaç sahibine ulaştı. 3 kişiye hayat, doğaya 3 fidan armağan ettin. Bağışınla hem hayat kurtardın hem de doğaya nefes oldun. İyi ki varsın, çünkü biz birbirimize candan bağlıyız.”
Kan bağışını çok anlamlı bir günde, 15 Temmuz’da yapmıştım. 2016’da yitirdiğimiz fidanların yerini tutmaz tabii ama bana biraz olsun gönül huzuru verdi. 3 can ve 3 fidana vesile olmak… Bu akşam başımı yastığa daha bir huzurla koyacağım. Benzer duyguları yaşamak istiyorsanız, siz de sıvayın kolları…
Ne demiş?
“Hepinizden nefret ediyorum ama yalnız da canım sıkılıyor.” (Yıldız Tilbe’nin tarih kitaplarına geçmeye aday vecizesi)
Gaf’let kürsüsü
Antalya’da bir hayvansever, sokak köpeklerine 20 döner ısmarlayıp, hesabı ödemeden kayboldu. Meğer sadece hayvan severmiş!
Zap’tiye
Kocasına kızan kadının astığı çamaşır.