YÜKSEL AYTUĞ / Artık yemiyoruz!

Önce Karadeniz‘deki Türk gemileri kimliği meçhul İHA’larla vuruldu. Sonra menşei Rus olan ama kim tarafından gönderildiği bilinmeyen iki İHA’dan biri Türk hava sahasında düşürüldü, diğeri kendiliğinden düştü.
Daha önce de yazdım. Birileri Türkiye ile Rusya’yı savaştırmak istiyor. Peki bundan kim menfaat sağlar? Rus tehdidini artık iliklerine kadar hisseden AB ülkeleri. Putin’in zayıflamasını isteyen ABD. Türkiye’yi her daim kendileri için tehdit gören ve savunma sanayimizdeki muazzam gelişmeleri “dehşetle” izleyen İsrail-Yunanistan- Güney Kıbrıs şer ittifakı.

Bir dönem bu iş için FETÖ’yü kullanarak, Rus uçağını düşürüp, Rus Büyükelçisi’ni canlı yayında öldürmüşler ama yine de savaş çıkartamamışlardı. Belli ki işi artık başka taşeronlara devretmişler.
Bir de deprem olayı var ki onu başka bir silah olarak kullanıyorlar. Nereden malum olduysa (!) New York Times, İstanbul‘daki 7’den büyük deprem kehanetini geçen hafta manşetine taşıdı. Belli ki niyetleri, İstanbul’da yaşayanları korkutup göç ettirerek emlak fiyatlarını aşağı çekmek ve böylelikle şehrin demografik yapısını değiştirecek yatırımlara girişerek “Ekümenik” planlarını hayata geçirmek. Eğer bir gün Türkiye’de yaşanan büyük depremlerde “insan parmağı” olduğu ortaya çıkarsa buna da hiç şaşırmayacağım.
Neyse ki büyük bir basiretle yönetiliyoruz. Omurgalı dış politikamız yüzünden kimse bize diş geçiremiyor. Eskiden olsa, ABD ve İsrail’in sinsi politikalarına boyun eğip, o savaştan bu felakete savrulurduk. Ama artık yemiyoruz. Ne kadar yıksalar, o kadar büyük bir hızla yeniden yapıyoruz.
Şükürler olsun…
Netanyahu başkan, İstanbul şampiyon!
İstanbullular yılın 118 saatini trafikte geçiriyormuş. Şehirler Sultanı (!) bu özelliğiyle dünyanın en sıkışık trafiğe sahip şehirleri arasında ilk sıraya yükselmiş. Kentin trafik kaosuna sürüklenmesini yıllardır locadan izleyen İBB, eseriyle ne kadar övünse azdır.
Peki İstanbul’un her saat kilitli trafiğinden kimler mutluluk duyar? Şehrin imajıyla birlikte turizm gelirinin de düşmesini dört gözle bekleyen komşu Yunanistan. “İstanbul’dan göçseler de ucuza arazi kapatsak” diyen Siyonistler. İstanbul’da sıkışan trafiğe heba edilen yakıtı keyifle izleyen uluslararası petrol şirketleri…
İstanbul trafiği “beka sorununa” dönüşürken yıllardır ancak bir karış metro yapabilen, otobüsleri, metrobüsleri yollarda cayır cayır yakmaktan başka bir icraatı bulunmayan İBB’yi Netanyahu yönetse, Türkiye’ye ancak bu kadar zarar verebilirdi.
Gerçek aşk işte budur!
40 yıl aynı yastığa baş koyup, boşandıktan sonra birbirlerine etmedik hakaret bırakmayan, ipliklerini pazara çıkaran, her türlü mahremini ortaya seren şov dünyasının ünlülerine “ibret” olabileceğini umduğum bir hikayem var.
Bakın Latife hanım, Atatürk’ten ayrıldıktan sonra ona nasıl bir mektup yazmış:

“Ne tarihte, ne de dünyada, benim seninle yaşadığım mes’ud dakikaları hiçbir kadın yaşayamamıştır. Bundan emin ol! Bugün merhamet dilenmek üzere yazmıyorum. Merhamet yoktur… Muhabbet vardır… Değil mi büyük reisim?
İnsanlar ölür… Rabıtalar zahiren kırılır… Fakat yüksek hisler… Eserler… Mezarlarda değil… Kalplerde yaşarlar. Onlar ebedidir.
Büyük Gazi! Yaşa.. Varol! Canınla, başınla sevdiğin Türk Milleti, senin dinmek bilmeyen menba-ı dehandan kana kana içsin. Mefkûren iliklerine kadar işlesin, tamamen onun olsun. Sensizliği kimsecik tatmasın. Fecidir…”
Sevgiyi, saygıyı, vefayı, nezaketi unutalı ne çok olmuş değil mi?..
Gaf’let kürsüsü
İnşaat Tekirdağ’da ama bilin bakalım ustası nereli?

Zap’tiye
Musalla taşında bile ölüm tehlikesi yaşayan tek ülke olmalıyız.

Ne demiş?
Atv muhabiri Altay Altuğ’un aslanlarla aynı kafesin içinde yaptığı haberden sonra stüdyodaki İbrahim Sadri endişelendi: “Umarım bu haberi Altay’ın anne babası izlememiştir.”



