YÜKSEL AYTUĞ / Akran zorbalığı nasıl önlenir?

Çanakkale‘de iki gün üst üste yaşanan iki akran zorbalığı olayı da bizi harekete geçirmeyecekse artık ne geçirir bilmem. Hele 4 ortaokul öğrencisi kızın, “makyajını beğenmedikleri için” bıçakla arkadaşlarının evini basmalarını kim, nasıl izah edecek? Eğer şiddeti giderek artan akran zorbalığını; ergenlik sorunu ya da şımarıklık olarak değerlendirme sığlığından kurtulamaz ve meseleyi “bekâ sorunu” düzeyinde değerlendiremezsek, geleceğimiz ellerimizin arasından kayıp gidecek.
Şimdi hem iğneyi hem çuvaldızı kendimize batırma zamanıdır:
Ne yazık ki çocuklarımız sabah gözlerini açıp, gece yeniden kapatana kadar kendilerini sonu gelmez bir şiddet sarmalının içinde buluyorlar. Evde annesi ile babası arasında sürekli tartışma ve şiddet var. Televizyonda gündüz reality şovlarından, haberlere ve dizilere kadar her şeye şiddet hakim. Bilgisayar oyunları akla hayale gelmeyecek şiddet örüntüleriyle dolu. Sosyal medyada içinde şiddete dayalı aksiyon olmayan paylaşımlara kimse dönüp bakmıyor. Sporda şiddet, sanatta şiddet, siyasette şiddet, trafikte şiddet… Böylesine kaotik bir ortamda çocuk şiddete, akran zorbalığına yönelmesin de ne yapsın, söyler misiniz?
Peki bunca yıldır biz ne yaptık? Dilimize “Zorbalamak” diye meymenetsiz bir kelime kazandırdık. (!) Hepsi o kadar…
Sorunu belirlediğimize göre çözüm için de bir şeyler söylemek şart oldu:
1- Önce kendimizi ve içinde yaşadığımız toplumu sakinleştirelim ki, çocuklarımızın da ruhuna huzur ve sükûn gelsin.
2- Bu iş sadece rehberlik öğretmenleriyle çözülmez. Okullarda mutlaka uzman pedagoglar görevlendirilsin.
3- LGS sınavlarında öğrencinin “hal ve gidiş” notu da değerlendirilmeye alınsın.
4- Akran zorbalığına karışan çocukların ebeveynleri de rehabilitasyon sürecinden geçirilsin.
5- Tıpkı terörle mücadelede olduğu gibi akran zorbalığı ile mücadele için de özel birimler kurulsun.
Aslında 350 bin bebek katledildi
İsrail çeşitli bahanelerle yardım kuruluşlarının, gazetecilerin ve özellikle de Türklerin Gazze‘ye girişlerini engelliyor. Çünkü içerideki gerçeklerin bilinmesini istemiyorlar.
Nedir o gerçekler? Sözüne güvenilir, itibarlı uluslararası kurumların çalışmalarına göre tahmini ölüm sayısı 700 binin üzerinde. Bunun 450 bin kadarı çocuk, 350 bin civarı da 3 yaş ve altındaki bebekler.
İki yıl süren bombardımanın ardından henüz enkaz altından çıkarılamayanlar ve İsrailliler tarafından toplu mezarlara konuldukları iddia edilenlerle birlikte bu sayının katlanarak artacağı tahmin ediliyor.
F-35’ler çakıldı!
Türkiye’ye verilmeyen F-35 savaş uçaklarının cümlesi bir anda çakılıverdi. Neden mi? ABD Savunma Bakanlığı ve Hükümet Hesap Verebilirlik Ofisi (GAO), F-35 savaş uçaklarıyla ilgili tarihi bir itirafta bulundu. Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde (SDE) yer alan habere göre, ABD Savunma Bakanlığı ve Hükümet Hesap Verebilirlik Ofisi, F-35 savaş uçağı programının vaat edilen yetenekleri sunamayacağını resmen duyurdu.
GAO, F-35 savaş uçağı programının başlangıçta belirlenen yetenekleri karşılamayacağını açıkladı. GAO’nun raporuna göre, programın “Blok 4” aşamasında planlanan bazı modernizasyonlar daraltılacak ve uçak, başlangıçta vaat edilen tüm savaş yeteneklerine sahip olamayacak.
Gerisini, yetenekleri kısıtlı ve son derece sıradan bir uçağı, milyar dolarlar ödeyerek satın alan ülkeler düşünsün…
Eee, atalarımız boşuna dememiş “Alma garibin ahını, çıkar aheste aheste” diye…
Gaf’let kürsüsü
“Gazze’de ateşkesin sağlanmasında CHP’nin de payı var. Özgür Özel’in de çok ciddi çabaları oldu.” (CHP’nin eski başkanlarından Murat Karayalçın’ın sözleri)
Zap’tiye
Allah bu ülkeyi, tek pozitif yanları uyuşturucu testi olan sözde ünlülerden korusun!
Ne demiş?
“Ezenin köpeği olma, ezilenin aslanı ol ki mezar taşına it değil yiğit yazsınlar.” (Muhsin Yazıcıoğlu)