Yerel zenginliğin küresel marka yolculuğu


Mut Zeytinyağı ve Kırkağaç Kavunu, Avrupa Birliği’nde tescillenen Türkiye’nin 37. ve 38. coğrafi işaretli ürünü oldu. Bu haberi duyunca hem sevindim hem üzüldüm doğrusu. Belki de 70-80 yıldır Kırkağaç’ın meydanında adeta kendi kendini tescil eder gibi kavun heykeli vardır. Hatta Türkiye’nin neresine giderseniz gidin o bölgenin ürünüyle ilgili heykelleri, tanıtımları görürsünüz. Bizim toprakların bereketi meşhurdur çünkü. Fındıktan kiraza pek çok üründe Türkiye dünyanın en çok üretim yapan ülkesidir.
Peki, coğrafi işaret neden bu kadar önemli?
Coğrafi işaret (Cİ), sadece bir ürünün değil; o bölgenin doğasının, kültürünün, emeğinin onaylanması, korunması demek. Bu nedenle Cİ, hem kırsal kalkınmanın anahtarı hem de küresel marka olmanın kapısı anlamına geliyor. Sadece lezzeti değil; kültürü, emeği ve sürdürülebilirliği koruyor.
Ama tabii işin en çarpıcı yönü ekonomiyle ilgili. Avrupa Komisyonu verilerine göre, coğrafi işaretli ürünler diğerlerine kıyasla ortalama %70 daha yüksek fiyata satılıyor. Yani yalnızca kimlik korumakla kalmıyor, üreticiye katma değer sağlıyor. Fransa’da coğrafi işaretli ürünlerin yıllık ekonomik değeri 30 milyar Euro’yu aşıyor. İtalya, GDO’suz ve yöresel üretime dayalı coğrafi işaretli tarım sayesinde hem iç hem dış piyasada farklılaşıyor. Çin de son yıllarda binlerce yöresel ürünü Cİ sistemi içine aldı ve ihracata yöneltti.
Türkiye zenginlikler ülkesi. Her yörenin kendi tadı, kokusu, toprağa sinmiş geleneği var. Ama bu potansiyelin yalnızca küçük bir kısmı Cİ ile tescillenmiş durumda. Şu an itibarıyla AB nezdinde sadece 38 ürün tescilli. Oysa potansiyelimiz 500’ün üzerinde. Bu ürünler yüksek katma değerle tescillenir ve pazarlanırsa nasıl bir ekonomik senaryo ortaya çıkar?
Ortalama bir Cİ ürün, tescilsiz haline göre %50-70 daha pahalıya satılabiliyor. Eğer 500 ürünün her biri yıllık sadece 5 milyon dolarlık ihracat hacmi oluştursa 2.5 milyar dolar ek gelir demek. Ama tabii bu çok mütevazı bir tahmin. Gerçek potansiyel kırsal kalkınma, turizm, gastronomi, ihracat ve e-ticaret zincirleriyle 30-40 milyar doları aşar.
Peki, Türkiye ne yapmalı? Tescil hızlandırılmalı. Türk Patent ve Marka Kurumu’nun başvurulara öncelik verdiği görülüyor. Ancak daha fazla yerel yönetim, STK ve üniversite bu sürece dahil olmalı. Uluslararası tescil stratejisi oluşturulmalı. AB dışındaki Körfez ülkeleri, Orta Asya ve Uzakdoğu gibi pazarlara da coğrafi işaretli ürünlerimizin tanıtımı yapılmalı. Ulusal marketler bu ürünlere raf garantisi vermeli. Cİ ürünleri e-ihracatta güçlendirmeli. Örneğin Amazon, Alibaba gibi uluslararası platformlara entegre olmalı. Turizm entegrasyonu yapılmalı. Cİ ürünler gastronomi rotalarının merkezine alınmalı.
Bu yalnızca bir tarım meselesi değil. Her coğrafi işaret, büyük kalkınma hikâyesinin bir harfi. Toprağın ruhunu ve kadim bilgeliği, modern dünyaya adapte etmenin yolu.