MANŞETLERYAŞAM

Yenidoğan Çetesi için hesap zamanı! Savcı Engin: Haddini bil! Devlet kumpas kurmaz


İstanbul’da ‘Yenidoğan Çetesi’ davasını açan cumhuriyet savcısının ölümle tehdit edilmesine ilişkin 6’sı tutuklu 13 sanık yargılandı. Duruşma esnasında sanıklardan Mustafa Kemal Zengin’in ‘Savcı kumpas kurdu!’ sözlerine davada müşteki sıfatıyla yer alan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin ‘Haddini bil, devlet kumpas kurmaz!’ diye bağırarak tepki gösterdi. Duruşmada yaşadıklarını anlatan Engin, Aylin Aslantatar tarafından tehdit edildiğini belirterek, ‘peşinde tetikçi var, annenle babanı İstanbul’a getirme’ diyerek Arstantatar tarafından ‘iddianame yazıldıktan sonra kırılan bir kalem var’ sözleriyle tehdit edildiğini söyledi. Savunmaların ardından duruşma, diğer sanık ve avukatlarının savunmalarının alınması için yarın saat 10.30’a ertelendi.

Yenidoğan Çetesi için hesap zamanı! Savcı Engin: Haddini bil! Devlet kumpas kurmaz

İstanbul‘da “Yenidoğan Çetesi” davasını açan cumhuriyet savcısının ölümle tehdit edilmesine ilişkin 6’sı tutuklu 13 sanık yargılandı.

Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, cumhuriyet savcısını tehdit eden Mustafa Kemal Zengin‘in de aralarında bulunduğu tutuklu 6 sanık ile bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.

SAVCI YAVUZ ENGİN MÜŞTEKİ SIFATIYLA DURUŞMADA

Müşteki cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’in de katıldığı duruşmanın yapıldığı salonda, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.

Duruşma sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasıyla devam ediyor.

‘KESİNLİKLE ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS YOKTUR’

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin, “Malatya doğumluyum, ben bu dosyanın sanığı değil, mağduruyum. Yavuz Çelik’i 15-20 yıldır tanıyorum, kendisi sevilen biridir, arkadaşımdır. Abisini de tanıyorum. Aylin Arslantatar’ı avukat olması nedeniyle tanıyorum, arkadaşlarım vasıtası ile tanıyorum. Aylin’in abisini de tanıyorum. Diğer sanıkları tanımıyorum, bir temasım olmadı. Ben geçen sene 11 Ekim’de jandarma tarafından evimde gözaltında alındım, 14 Ekim’de tutuklandım. Arkadaşım Yavuz Çelik bana bir arkadaşının tutuklandığını söyledi. Bana iyi bir ceza avukatı aradığını söyledi. Ben de Aylin Arslantatar’ı aradım. O da dosyayı inceledi, bana ‘Bu olayın savcısı çok yakın arkadaşım, benim bu davayı almam doğru olmaz’ dedi. Daha sonra bu olayı araştırırken, tesadüfen yenidoğan çetesi olayıyla karşı karşıya kaldım. Sonrasında ben tutuklandığımda Yavuz Engin bizi gözaltına aldı ve başına bizi servis etti. Araştırmayı, hastane çevremden tanıdıklarım vasıtasıyla yaptım. Yavuz Çelik’in yakınının 6 aylık bebeğinin uygunsuz işlemlerle başka bir hastanede, ölümünün gerçekleştiği hastaneye nakledildiğini öğrendim. Bunu öğrenince dehşete düştüm. 3-5 doktorun hastanelerle anlaşarak, yoğun bakım ünitelerini kiraladıklarını, bunu tek başlarına yapamayacaklarını düşündüm. Ancak suç, soruşturma savcısının hastane yönetiminin değil, sağlık çalışanlarının tutuklandığını öğrendim. Aylin Arslantatar’a savcıdan uzak durmasını, buradan pis kokular geldiğini söyledim. Arslantatar, bana müşteki Yavuz Engin’in kendisine sosyal medya üzerinden mesaj attığını, kendisini makamına davet ettiğini ve görüşmek istediğini söyledi. Ben ilk olarak gitmek istemedim ancak Arslantatar, müşteki Yavuz Engin ile yakın arkadaş olması ve annesini tanıyor olması nedeniyle görüşmek istedi. Ben de bu olayla ilgili bildiklerimi anlatmak için Arslantatar ile beraber Yavuz Engin’in yanına gittik. Savcının yanına geldiğimde, size başlarken, ‘Ben buraya herhangi bir olaya müdahil olmaya gelmedim’ diye başladım. Aylin Arslantatar’ın ısrarı üzerine geldiğimi söyledim. Ben dosyayla ilgili yaptığım araştırmadan bahsederken, konu Tuğçe Toptemel’e geldi. Savcı bana ‘Tugce Toptemel ile ilgili ne istiyorsun’ dedi. Ben de, ‘Yargılansın, beraat etsin’ dedim. Basına servis edildiği gibi bir durum asla olmadı. Ben de neden hastane sahiplerinin tutuklanmadığını sordum, raporları sorduğumda ise raporların gelmiş olmasına rağmen ‘Raporlar gelmedi’ dedi. Biz savcıdan müsaademizi isterken, savcı ‘Biraz daha oturun’ dedi. Kesinlikle öldürmeye teşebbüs yoktur, savcı beyin özel hayatıyla ilgili bir durum yoktur. Bende savcı beyin bir numarası yoktur, nasıl böyle birşey yapayım. Kimseyle ilgili bir bilgi talebim yoktur. Ben Yavuz Engin’in görüşme çıkışından sonra, Aylin Arslantatar’a, ‘Bu kişi senin arkadaşın değil, emin ol ki bizim görüşmemizi kayda aldı’ dedim.

‘DEVLET KUMPAS KURMAZ’

Savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin ise, “Devlet kumpas kurmaz” diyerek Mustafa Kemal Zengin’e tepki gösterdi.

‘KONUŞMALARIM YANLIŞ ANLAŞILDI’

Sanık Zengin savunmasının devamında, “Gökhan Güler, Tuğçe Toptemel’i tanımıyor, dosya şişirilmek ve doldurulmak için bu iddialarda bulunulmuştur. Benim telefonum incelendi. Muhammet Emin Yıldırım ve Mert Yıldırım ile ilgili bir bağım olmamıştır, uzaktan yakından hiçbir bağım olmamıştır. Beydanur Danış ile Halil Emre Yılmaz sevgiliydi. Halil Beydanur’u darbetmişti. Beydanur’un avukatlığını Aylin Arslantatar yapıyordu. Ortada bir örgüt yoktur, kimsenin birbirini tanımadığı bir yerde nasıl örgüt olabilir.Benim buradaki çoğu kişiyle tanışıklığım yoktur. Bir örgüt olmadığı için ben de örgüt olamam. Tuğçe Toptemel’i tahliye ettiler ve savcının tutuklama talep etmediği kişiler firar etti. Bana itibar zedeleme suikastı yapıldı. Ben siyasetçiyim. Aylin Arslantatar beni Yavuz Engin’e müsteşar olarak tanıttığı için ben onu boşa düşürmemek için bu şekilde anıldım. Konuşmalarımın bir çoğu yanlış anıldı, ses kayıtlarıma montaj yapıldı. Makam odasında ‘Kalemin kırıldı’ cümlem, dosyada yapılan hatalardan dolayı Engin’in güven duyulmayan kişi olduğunu söylemeyi kastettim. Aylin hanım kime iyilik yaptıysa, ona kötülükle karşılık verilmiştir. Papa suikastı örneğiyle bir hataya düşmüş olabilirim ama aynı ideoloji karşısında insanların isyan edebileceğini vurgulamak için söyledim. Daha önceki ifadelerimde videoyu izlediğimde, uslubumun yanlış olduğunu söyledim” dedi.

MAHKEME BAŞKANINDAN SANIĞA UYARI

Duruşmada mahkeme başkanı, telefon inceleme tutanağında, Zengin’in sosyal medya hesabında Yavuz Engin’i arattığının belirlendiğini söyledi. Buna ilişkin sanık Zengin, “Olay sonrası merak ettim ve baktım ancak hesapları gizliydi” dedi. Zengin savunmasının devamında, “Ben bu olaydan önce dolandırıcılık suçundan 1-2 yıl hapis cezası aldım. Birinin dosyasına yardım istesem, önce kendi dosyama isterim. Biz Aylin Arslantatar ile cezaevinde fakslaşıyoruz, bizim bu konuyla alakamız olmadığını, bir tetikçi tutmadığımızı söyledim. Aylin bana neden tutukluyken Muhammet Emin Orhan’la alakalı bir faks gönderdiğini bilmiyorum. Ben Yavuz Engin’in odasındaki görüşme görüntülerinin hepsinin izlenmesini talep ediyorum. Gayet iyi niyetli bir görüşmeydi, bu olayda hastane sahiplerinin üzerine git hemşirelerin değil demek istedim.Örgütün ikinci görünmeyen lideri de savcıdır. Ben 1 senedir tek kişilik hücrede kalıyorum. Savcı bana kumpas kurdu” dedi. Savcı Yavuz Engin ise “Tutuklu yargılanıyorsun rahat ol. Şerefsiz suçlu, bana örgüt lideri diyor” ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin sesini yükselttiği sırada, mahkeme başkanı sanığa uyarıda bulundu.

‘ZENGİN BANA “BÜYÜKÇEKMECE SAVCISI ARKADAŞIN MI” DİYE SORDU’

Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin’in ardından tutuklu sanık Aylin Arslantarar’ın savunmasına geçildi. Arslantatar savunmasında, “Bu dosyada olayın mağduru olduğum kanaatine varacağınıza inanıyorum. Sadece tanığı olabileceğim dosyada sanık olarak yer almak kötü. Mustafa Kemal Zengin’in abisinin oğlunun avukatlığını yaptım. Aileyle çok sık görüşüyorduk. Çok zor durumdalardı. Böylece arkadaş olduk. Mustafa Kemal Zengin ile 11 aydır tanışıyoruz. Ben burada duyduklarımın hepsini sizlerle öğreniyorum. Yavuz Engin ile çok fazla ortak arkadaşımız vardı. İstanbul’a tayini çıkmadan sosyal medyadan tanıştık. Sosyal medyadan isteği kendi göndermiştir. Ne kadar samimi olduğumuzu ispatlamak için 4 sayfadan ibaret konuşmalarımızı sunuyorum. Ben zengin bir ailenin oğlunun dosyasını almıştım onlar da bana yemek düzenledi. Mustafa Kemal Zengin de yemeğe katıldı. Zengin bana ‘Büyükçekmece Savcısı Yavuz Engin senin arkadaşın mı’ diye sordu. Ben de ‘Evet’ deyince bana Yavuz Engin’in tutuklu olan bir sanığın ailesinin tutukluluk nedeniyle kendisine kızgın olduğunu, Yavuz’un Bolulu olduğunu bildiklerini, ‘Biz de onun kızkardeşini korkuturuz’ gibi sözler söylendiğini anlattı. Mustafa Kemal Zengin’in bu anlattıklarına o gün yemekte olan herkes şahittir. Ben Mustafa Kemal Zengin’in bu sözlerine tepki gösterip çatal fırlattım ve ‘Sen ne demek istiyorsun. Kendim için değil sevdiklerim için korkarım’ dedim. ‘Ben yarın bunu Yavuz’a anlatacağım’ dedim. Bana bunu anlatan kişiyi Mustafa Kemal Zengin’i götürüp görüştürmem konusunda anlaştık. Hemen Zengin’i aradım ‘Ne biliyorsanız gelin anlatın’ dedim. Zengin, ‘Çok mu üzülüyorsunuz Aylin hanım’ dedi. Bende ‘Evet gelin gidelim anlatalım. Çayını içelim gidelim iyidir Yavuz’ dedim.” şeklinde konuştu. Arslantatar savunmasının devamında, “Ben bir tarafta değilim. Ne Mustafa Kemal Zengin ne de Yavuz Engin ikisi de benim arkadaşım. Hakkımda süphe yokken fiziki takip kararı alınmış. İyi ki takip kararı alınmış. Dosyada sanık olarak yargılanan kimseyle görüşmemin olmadığı tespit edilmiştir. Bir Cumhuriyet Savcısının yalan celişkili ifadeler verdigi ortada. Ben 22. Ağır Ceza’da Yenidoğan dosyasında mı yargılanıyorum. Ben doktor muyum, tıp mı bitirdim, üç hukuk bitirdim ben, ben onun arkadaşıydım. Evime ofisime neden arama emri çıkarttırıyor. Ben kendi elimle Mustafa Kemal Zengin’i getirdim. Ne hakkı vardı. Sen beni Büyükçekmece Adliyesi önünde nasıl çektirirsin.Sen kimsin Yavuz Engin. Kahraman olacağım, çete çökerteceğim dedin” ifadelerini kullandı.

48’ER YILDAN 100 YIL 6’ŞAR AYA KADAR HAPİS İSTENİYOR

İddianamede, elebaşı Mustafa Kemal Zengin ile örgüt yöneticileri Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler hakkında “kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs”, “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak”, “yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs”, “var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle birlikte tehdit”, “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’na muhalefet”, “ruhsatsız silah taşıma ya da bulundurma”, “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” suçlarından toplam 48’er yıldan 100 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Örgüt üyeleri Baki Çelik, Yavuz Çelik, Zeynep Kaman, Muhammed Emin Orhan ile kamu görevlisi olan sanıklar T.A, M.D, M.B, M.E.Y, İ.K. ve M.G’nin ise “kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak”, “yargı görevini yapanı etkileme”, “özel hayatın gizliliğini ihlal etmek”, “suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle tehditte bulunmak”, “istihbarat faaliyetiyle ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek”, “kişisel bilgileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak”, “ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” ve “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçlarından değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Öte yandan Mustafa Kemal Zengin’le birlikte Savcı Yavuz Ergin’in odasına giden ve tehdit anlarında Zengin’in yanında bulunan Avukat Aylin Arslantatar ise duruşma salonuna alındığı sırada bağırışlar eşliğinde salona girdi.

ARSLANTATAR: ZENGİN’E ÇATAL FIRLATARAK TEPKİ GÖSTERDİM

Yenidoğan çetesi soruşturması devam ederken Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in de aralarında bulunduğu 13 sanık hakim karşısına çıktı. Duruşmada, ilk kez savunma yapan sanık Aylin Arslantatar, “Mustafa Kemal Zengin, tutuklu olan bir sanığın dosyası nedeniyle Engin’e kızgın olduğunu, Engin’in ailesini tanıdıklarını, ‘kardeşini korkuturuz’ gibi sözler söylediklerini anlattı. Zengin’in bu anlattıklarına yemekte bulunan herkes şahittir. Ben, Zengin’in bu sözleri sonrası çılgına döndüm ve Zengin’e çatal fırlatarak tepki gösterdim” dedi.

Yenidoğan Çetesi davası soruşturma aşamasında olduğu dönemde, Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülecek duruşmada, müşteki Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, aralarında tutuklu sanıklar Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar’ın da bulunduğu 13 tutuklu sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu.

“ZENGİN OLAYINI DÜZENLENEN RAPORLAR SONRASI ÖĞRENDİ”

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Aylin Arslantatar, “1 yılı aşkın süredir tutuklu kaldıktan sonra nihayet savunma yapıyorum. İddianamede üzerime atılı suçlamalar karşısında hicap duyuruyorum ve kabul etmiyorum. Mustafa Kemal Zengin’i 1 yıldır tanıyorum. Abisinin Antalya’da yargılandığı bir dosya vasıtası ile tanıştım. Mustafa Kemal Zengin, kendini müsteşar olarak tanıttı. Mustafa Kemal Zengin olayını düzenlenen raporlar sonrası öğrendim. Burada duyduklarımı ilk kez öğreniyorum. Ailemin oğlunu okul kaydına götürüyorduk, o sırada Mustafa Kemal Zengin beni aradı ve bir doktor tanıdığının tutuklandığını söyledi. Ben de eğer Büyükçekmece’de ise arkadaşım var ona sorarım dedim. Yavuz Engin’i aradım, bu dosyanın onda olup olmadığını sordum. O da bana, ‘bekle’ dedi, daha sonra beni aradı, ‘bu dosya bende sakın girme, sıkıntılı’ dedi. Bende, ‘yok etik olmaz zaten merak etme’ dedim. Sonrasında Mustafa Kemal Zengin beni aradı, ben de Zengin’e, ‘bu dosya arkadaşıma düştü, ben bu dosyayı alamam’ dedim. Hatta konuşma sonrası para önemli değil, önemli olan dostluk dedim” ifadelerini kullandı.

“AİLE BANA JEST İÇİN BİR YEMEK DÜZENLEDİ”

Mustafa Kemal Zengin ile bir yemeğe katıldıklarını ve Zengin’in burada konuyu açtığını söyleyen Arslantatar, “Ben zengin bir ailenin kaçırılan çocuğunun davasında vekildim. Bu davadan tehdit alıyordum. Aile bana jest için bir yemek düzenledi. Mustafa Kemal Zengin, yemek sırasından Ankara’dan gelerek aramıza katıldı. Bu sırasında hakim ve savcılardan konu açılınca, Zengin bana, ‘Büyükçekmece savcısı Yavuz Engin senin arkadaşın mı?’ Diye sordu. Ben de ‘evet’ deyince, tutuklu olan bir sanığın dosyası nedeniyle Engin’e kızgın olduğunu, Engin’in ailesini tanıdıklarını, ‘kardeşini korkuturuz’ gibi sözler söylediklerini anlattı. Zengin’in bu anlattıklarına yemekte bulunan herkes şahittir. Ben, Zengin’in bu sözleri sonrası çılgına döndüm ve Zengin’e çatal fırlatarak tepki gösterdim. Kendime yönelik tehditlerden korkmam ama sevdiklerimin tehdit edilmesinden korkarım. Yemekte bu konunun konuşulmasına müsaade etmedim. Yavuz Engin’in tehdit edildiğini ilk öğrendiğimde, bunu kabul edemem, diyerek tepki gösterdim” şeklinde konuştu.

Sanık Arslantatar savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin’e dönüp, ağlayarak “Ben seni korudum, Senin için kendimi feda ettim” dedi. Arslantatar, “İşlemediğim bir suçtan adam öldürmeye teşebbüs gibi ağır bir suçlamadan yargılamaktan utanç duyuyorum. 13 aydır tutukluyum ve artık tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.

Duruşmada, Arslantatar savunma yaptığı sırada araya girmeye çalışan sanıklardan Mustafa Kemal Zengin, mahkeme başkanına haklarının korunmadığını ileri sürerek, “Başkanım niye benim kişisel haklarımı savunmuyorsunuz, sadece beni susturuyorsunuz” dedi.

Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Sizi sonra dinleyeceğim. Ben kimsenin tarafını tutmuyorum, size de söz hakkı vereceğim” şeklinde cevap verdi.

MAKAMINDA TEHDİT EDİLEN SAVCI KONUŞTU

Yenidoğan Çetesi soruşturması devam ederken Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada, tehdit edilen Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, “Aylin Arslantatar’ın benimle görüşmek istemesi ve tehdide devam etmesi üzerine, şikayeti oluşturdum. Arslantatar bana Tuğçe Toptemel’in tahliye olması gerektiğini, eşimin ve çocuğumun zarar göreceğini, soruşturmadaki kişilerin çok tehlikeli olduklarından, benim onlarla başa çıkamayacağımdan bahsetti. Bu durum sonrası Aylin Arslantatar yönünden kafamda oluşan şüpheler netleşti” dedi.

Yenidoğan Çetesi davası soruşturma aşamasında olduğu dönemde, Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülecek duruşmada, müşteki Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, aralarında tutuklu sanıklar Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar’ın da bulunduğu 13 tutuklu sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu.

“PEŞİNDE TETİKÇİ VAR, ANNENLE BABANI İSTANBUL’A GETİRME”

Duruşmada, ‘müşteki’ sıfatıyla beyanda bulunan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, Yenidoğan soruşturmasını yürüttüğü sırada tehditler aldığından bahsederek, “O dönem, yenidoğan çetesi olarak bilinen dosyanın soruşturmasını yürütmekteydim. Bu soruşturma süreci devam ederken, tehditler aldım. Bu konu üzerinden Aylin Arslantatar, 30 Ağustos 2024’te, İnstagram üzerinden mesaj attı. Benimle konuşup, soruşturmayı durdurmak istedi. Ben o dönem ailemin yanına, Bolu’ya gidiyordum. Yolda Arslantatar, beni İnstagram üzerinden aradı ve mesaj attı, bana Bolu’ya gittiğimden haberi olduğunu, erkek kardeşimin 9 ay hapis cezası aldıklarını, kız kardeşimin Ankara’da olduğundan bahsetti. Dosyanın çöp olmasını istediler. O dönem annemle babamı hiç görmediğim için İstanbul’a getirmek istiyordum. Bana, ‘peşinde tetikçi var, annenle babanı İstanbul’a getirme’ dedi. O dönem ben, Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürütüyordum. Aylin, bana Tuğçe Toptemel’den bahsetti. Arslantatar bana, 2 yaşındaki kızım ve eşimin olduğunu söyledi. Telefonlarımın dinlendiğinden, takip edildiğimden şüphe duydum. 3 buçuk yıl ailemden ayrı kalma sürecimiz vardı, bu tehditlerden dolayı. Arslantatar’a, şehit kızı olması nedeniyle bir kez çay ikram etmiştim. Benim hakkımdaki söylediği bilgileri bilmesi mümkün değildir.” Şeklinde konuştu.

“EŞİMİN VE ÇOCUĞUMUN ZARAR GÖRECEĞİNİ SÖYLEDİ”

Müşteki savcı Yavuz Engin beyanında, soruşturma aşamasında yaşadıklarını Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısına ilettiğini belirterek, “Biz yaptığımız işte kendimiz açısından hiçbir şeyden korkmadan görevinize devam edebiliriz ama yakınlarım için kaygı duyarız bu nedenle eşim ve kızımdan ayrı yaşamak zorunda kaldım. Yaşananlardan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısına bahsettim, kendisi şikayet dilekçesi oluşturmamı istedi, ben de öncesinde 3-4 gün müsaade istedim. Bu sürede, Arslantatar’ın tehdit eylemine aracı olup olmadığını teyit edip, dosyaya dahil olmasını istedim. Aylin Arslantatar’ın benimle görüşmek istemesi ve tehdide devam etmesi üzerine, şikayeti oluşturdum. Arslantatar bana Tuğçe Toptemel’in tahliye olması gerektiğini, eşimin ve çocuğumun zarar göreceğini, soruşturmadaki kişilerin çok tehlikeli olduklarından, benim onlarla başa çıkamayacağımdan bahsetti. Bu durum sonrası Aylin Arslantatar yönünden kafamda oluşan şüpheler netleşti. Başsavcımız, bana sen elindeki her şeyi bize anlat, soruşturmaya ekleyelim, sen bu dosyada mağdursun, bu dosyayı sağlıklı yürümezsin diyerek, gerekli evrakları soruşturma savcısına gönderdim. Arslantatar bana, seni bu işten Mustafa Kemal Zengin kurtarabilir dedi. Zengin ve Arslantatar için bir görüşme ayarladım. Soruşturma savcısı, diğer suç ortaklarının tespiti için fevri davranmamam gerektiğini söylendi. Jandarma tarafından odama bir kamera sistemi kuruldu ve sonrasında bir görüşme gerçekleşti. Görüntülerde izlendiği üzere, Zengin’i bana müsteşar olarak tanıttılar. Ben o anda sessiz kaldım” dedi.

“İDDİANAME YAZILDIKTAN SONRA KIRILAN BİR KALEM VAR”

Müşteki Yavuz Engin beyanın devamında ise, sanık Zengin ile olan görüşmesine değindi. Engin, “Görüşme sırasında kaydedilen görüntülerde, Zengin’in bana parmak sakladığı, kendini istihbarat görevlisi olarak tanıtarak, İnstagram hesaplarını gösterdiği mevcuttur. O an talimata uyarak sessiz kaldım. Bana söylenen tehdit sözleri kamera kayıtlarının dökümlerinde mevcuttur. Benimle görüşmeye geldiklerinde, tek amaçlarının Tuğçe Toptemel’in tahliyesini sağlamak olmadığı, diğer sanıkların da tahliye edilmesini istedikleri bellidir. Arslantatar bana ‘sen bize söz vereceksin, bu iş burada çözülecek’ dedi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, konudan bahsederken, ‘sana bu şahıslardan çeşitli talepler gelir, sen onları oyalayacaksın’ dedi. Mustafa Kemal Zengin bana ‘iddianame yazıldıktan sonra kırılan bir kalem var’ dedi. Aylin bana, ‘seni vuramazlarsa, kız kardeşini vuracaklar’ dedi. Kız kardeşimin Van’da yaşadığını söylediler ancak benim kardeşim Van’a hiç gitmedi. Benim mahkemeden ricam, bir daha hiç kimsenin böyle bir şeye cüret etmemesi adına caydırıcı bir ceza verilmesini talep ediyorum” dedi

“KIZIMI SAVUNMAK İSTERKEN, DÜŞTÜĞÜM DURUMA BAKIN”

Savunma yapan tutuklu sanık ve Yenidoğan Çetesi davasının tutuklu sanıklarından Tuğçe Toptemel’in üvey babası Yavuz Çelik, “Ben niye buradayım anlamıyorum. Bu tutuklama usulsüz bir tutuklama. Soruşturma dosyasında açık ve net bir şekilde yazıyor. Biz de defalarca savcılığa itiraz dilekçesinde bulunuyoruz. Ben et işleri ile ilgileniyorum. Mustafa Kemal Zengin’den sadece kızımın dosyasına bakmasını, bize yardımcı olmasını istedim. Kızımı savunmak isterken, düştüğüm duruma bakın. Dosyada sanık olarak bulunan diğer kişilerin kendi arasındaki meseleler benimle yakından uzaktan alakası yoktur. Sanık Zengin’in soruşturma savcısı Yavuz Engin’i tehdit ettiğini veya tehdit edeceğini bilseydik, bunun cezasını sizden önce biz verirdik. Biz devletini ve milletini seven insanlarız. Mustafa Kemal Zengin’in savcı ile görüşmesine ilişkin içeriğinden haberim yoktu. Öldürmeye teşebbüs iddialarını kabul etmiyorum. Örgüt iddiaları çok saçma bir suçlamadır. Hiç tanımadığım kişilerle bir örgüt kurmamız söz konusu olamayacağı açık ve nettir. Soruşturmada bahsi geçen silah, benim çalışanımın silahıdır. Ben suçsuzum” ifadelerini kullandı.

“BEN SAVCI DEĞİLİM ŞU AN MAĞDURUM”

Tutuklu sanık Aylin Arslantatar’ın abisi tutuksuz sanık Tarık Arslantatar ise savunmasında, “Suçlamaları kabul etmiyorum. Benim kardeşimin işleriyle işim olmaz, sanıklarla illiyet bağım yoktur, Mustafa Kemal Zengin’i tanırım onu da kardeşim Aylin Arslantatar sayesinde istiyorum. Hakkımda soruşturma başlatıldığında, evime operasyon yapıldı. Bu sırada kardeşim Aylin beni aradı. Kardeşimin neden gözaltına alındığını ve evde arama yapma sebebini öğrenirken, adrese gelen savcı ve baro temsilcisi bir açıklama yapmadı. Ben çaresizlik içinde ailem söz konusu olduğu için çaba sarf etmeye başladım. Arama sırasında jandarma görevlilerinden biri sima olarak tanıdık geldi. Ben emekli polis memuruyum. Çok sayıda birimde çalıştım. Aylin emniyete götürülürken neden gözaltına alındığını söylemediler. Benim kardeşim kendi gölgesinden bile korkar. Kardeşim ifade çıkışında, ‘abi içeride senin de ismin konuşuluyor’ dedi. Ben de, ‘konuşsunlar benim neyim var ki?’ dedim. Gece geç saatte eve döndüm, sabaha karşı polis benim evime geldi. Bu soruşturma, şeffaf ve masumiyet karinesine uygun yürütülmedi. Ben hangi kişisel veriyi ele geçirmişim? Bir veriyi temin etmem söz konusu değil. Hukuksuzluklar yüzünden benim çocuklarımın rızkı ile oynandı.” Dedi.

Sanık, müşteki savcı Yavuz Engin’e dönerek, savunma yapmaya devam etmesi üzerine, Engin, “Ben savcı değilim şu an mağdurum, savunmanı mahkemeye yap aslanım” dedi.

Duruşma yarına ertelendi

Savunmaların ardından duruşma, diğer sanık ve avukatlarının savunmalarının alınması için yarın saat 10.30’a ertelendi.

İDDİANAMEDEN DETAYLAR

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in, yürüttüğü bir soruşturma dosyasında tutuklu bulunan avukat Tuğçe Toptemel’in tahliye edilmesi için tehdit edildiği yönünde başsavcılığa yazılı müracaatta bulunduğu belirtiliyor.

Bunun üzerine başlanan soruşturmada, savcı Engin’e yönelik suikast eylemi hazırlığında olan bir örgütün tespit edildiği anlatılan iddianamede, örgütün her türlü imkanının bulunduğu, kamu kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu kaydediliyor.

İddianamede, kamu görevlilerinden ve özel şirketlerde çalışan üyelerinden teknik bilgi ile destek alabilen, tabanca ve diğer ateşli silahları bulundurabilen suç örgütüne ilişkin “silahlı hafiyelik örgütü” değerlendirmesi yapılıyor.

Örgüt üyelerinin genellikle Telegram ve Whatsapp uygulamaları üzerinden iletişime geçtikleri tespitine yer verilen iddianamede, dijital materyal incelemesi sonucunda, sanıkların birbirlerinin cep telefonu numaralarını ve geriye dönük konuşma ve görüşme kayıtlarını sildiklerinin belirlendiği aktarılıyor.

İddianamede, kendisini emekli müsteşar olarak tanıtan suç örgütünün elebaşı Mustafa Kemal Zengin’in, tutuklu Tuğçe Toptemel’in serbest bırakılması maksadıyla cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’in tehdit edilmesi olayını organize ettiği ifade ediliyor.

Avukat Aylin Arslantatar’ın örgütün hukuki konularla ilgili yöneticisi olduğu öne sürülen iddianamede, örgüt yöneticisi olarak gösterilen Gökhan Güler’in ise maddi menfaat sağlamak maksadıyla cezaevinde tutuklu bulunan sanıkların usulsüz şekilde tahliye edilebilmesi için çalışmalar yaptığı, tahliye ettirdiği sanıklardan menfaat elde ederek suç örgütüne maddi gelir sağladığı vurgulanıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu