YAVUZ DONAT / Türkiye, sizinle gurur duyuyor

Cemil Çiçek ile birlikte, eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin‘i ziyarete gittim… Bilkent Şehir Hastanesi’ne… Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’ne.
Aynı gün… İki ziyaret daha… Başkent Hastanesi… Ve Başkent Üniversitesi.
“Doktorlarla bir gün” desem yeridir.
Hastaneler… Atatürk‘ün modern Türkiye’sine yakışır sağlık kurumları. Ve sağlık çalışanlarımız…
“Beni, Türk hekimlerine emanet ediniz” diyen büyük Atatürk, gerçekten de çok haklı.
Sizlerle gurur duyuyoruz.
***
Bir seçim hikâyesi… Birinci perde
Hikâye diyorum ama… Gerçek… Yaşanmış bir olay… Anlatmanın tam da zamanı. Yıl 1991… Turgut Özal Cumhurbaşkanı… Mesut Yılmaz da Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan.
Süleyman Demirel… Doğru Yol Partisi Genel Başkanı. Ve Rize… Demirel kürsüde. “ANAP, bu seçimi kazanamaz… Artık iktidar olamaz” dedi. Doğru… ANAP kazanamadı… Sandıktan ikinci çıktı… İktidar olamadı. Neyse… Dönelim Demirel’in konuşmasına: “Eğer hamsi kavağa çıkarsa, ANAP işte o zaman iktidar olur… Soruyorum, hamsi kavağa çıkar mı?”
Ve… Tıklım tıklım dolu meydanda… Sessizlik… Sinek uçsa duyulacak.
***
İkinci perde… Hamsi
Rizelinin kafası karıştı… “Hamsinin siyasetle, seçimle ne ilgisi var? Demirel, ne diye hamsiden söz etti?”
Mesut Yılmaz için büyük fırsat… Hemen Rize’ye gitti: “Hemşerilerim… Demirel demek istedi ki… Rize’den başbakan çıkmaz.”
Rizeli öfkelendi. Sonra… Demirel’e öfke giderek arttı… Rizeliler, her yerde seslerini yükseltti:
“Hamsi, kavağa çıkar… Rize’den de başbakan çıkar.”
***
Üçüncü perde… Bir miting daha
Demirel, 1991 seçim kampanyasında sadece bir ile iki kez gitti… Rize’ye.
“Hamsi… Kavak… Seçim… İktidar” söylemine tepki gösteren Rizelilere derdini anlatmak için dil döktü.
– Hamsi, bir balıktır… Balık, kavak ağacına çıkamaz… Yani demek istiyorum ki… Anavatan Partisi artık iktidar olamaz.
Rizeli… Yine tepkili. Hamsiye söz söyletmiyor. Rizelilere göre… Hamsi, pekâlâ kavağa çıkabilir… Ve Rize’den de başbakan çıkar.
***
Ve son perde… Hamsi kavakta
Seçim sonucu… Türkiye genelinde, DYP birinci… Demirel, yedinci kez başbakan.
Yardımcısı… Koalisyon ortağı… Erdal İnönü.
Fakat… DYP, Rize’de sıfır çekti… Milletvekili çıkaramadı… Hamsi gerçeği… Hamsi tepkisi.
DYP, Rize’de milletvekili çıkarsaydı… Liste başı olan Prof. Mehmet Haberal, Meclis’e girecekti. Sağlık Bakanı olacaktı… Demirel, söz vermişti.
***
Tebrik ve teşekkür
Türkiye’de organ naklinin 50’nci yılı… Gurur yılı.
Etkinlik… Ev sahibi, Prof. Dr. Mehmet Haberal… 50 yıl önce, Türkiye’de ilk böbrek naklini gerçekleştiren isim.

Davetliler… 35 ülkeden gelen 300 bilim insanı… Ve açılış töreni…
“Öldükten sonra da hayat kurtarabileceğinizi unutmayın” diyen… Organlarını bağışlayan… “Eşim ve çocuklarım da bilsinler… Bu benim vasiyetimdir” diyen Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da törendeydi.

Tebrikler… Dünyaca ünlü değerimiz Mehmet Haberal.
Teşekkürler… Organ nakline desteğini yüksek sesle ilan eden Bakan Kemal Memişoğlu.
***
İyi ki…
Sayın Mehmet Haberal Hocam,
İyi ki seçilmemişsiniz… İyi ki siyasete girmemişsiniz.
Siz, büyük ve başarılı bir cerrah olmanın ötesinde, insanlık onuru ve toplumsal sorumluluk konusunda dünya çapında isim yapmış bir bilim insanımızsınız.
Salonda… 300 bilim insanı sizi ayakta alkışlarken… Şifa dağıttığınız, böbrek naklettiğiniz insanlar, konuşmanızı gözyaşları arasında dinlerken… Bunları düşündüm.
***
Dede
Torun… Renkli kalemleri eline almış… Hastanede yatan dedesine, mektup yazar gibi yazmış. Büyük harflerle… Ve harfleri süsleyerek… Tablo gibi: “Dede seni çok seviyoruz.”
Hikmet Çetin‘in yattığı odanın duvarında.
***
Beşiktaş aşkı
Cemil Çiçek… “Çok iyi gördüm… İyisiniz Hikmet Bey… Yakında ayağa kalkacaksınız… Birlikte olacağız” dedi.
Hikmet Çetin… Cemil Bey’in elini tuttu… Dudakları titredi… Tebessümle, gözleriyle teşekkür etti.

Bu sırada… Hikmet Çetin’in yakasındaki Beşiktaş rozeti dikkatimi çekti… Tam bir fanatik.
Dayanamadım: “2-0 galipken… Kırmızı kart görülür mü? 3 gol yenilir mi?”
Hikmet Çetin, önce durgunlaştı… Sonra gülecek oldu, gülemedi… Ve Cemil Çiçek araya girdi:
-Sırası değil… Kaşıma yarasını.
***
İki kıdemli
Siyasette iki marka… İki saygın, siyaset ve devlet adamı… Millet hizmetinde geçen iki ömür… İkisi de TBMM Başkanlığı yaptı.
Cemil Çiçek… Ve Hikmet Çetin.

Partileri farklı… Siyaseten ayrı dünyalar. Ama… İkisi de hoşgörülü… Uzlaşmacı… Kendileriyle de barışık, değişik görüşteki insanlarla da.
Ve hastane odası… Cemil Çiçek… Hikmet Çetin… Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar uzun uzun… Sanki gözleriyle konuştular. Gerçekten… Gözler, kalbin aynasıymış.
***
Duvar
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi personeli… Başhekim Yardımcısı Uzman Dr. Öznur Uzun… Diğer doktorlar… Hikmet Çetin’in üzerine titriyorlar. Moral… Çok önemli… Hastanedeki oda ev gibi.

Duvarda fotoğraflar… İnci ve Hikmet Çetin. Altında… Yan yana dört fotoğraf: Handan… Ailenin büyük kızı. Ece… Küçük kız. Arın… Oğlu. Ale… Arın’ın eşi… Gelin. En altta… Ava Roni… Torun.
Hikmet Çetin… Cemil Çiçek’e bakıyor… Gülümseyerek… “Geldiğinize sevindim” dercesine.
Sonra… Gözleri duvardaki fotoğraflara kayıyor… Duygusal bir sahne.
***
Allah, sağlık versin
Ankara’da… Çukurambar’da… Diyarbakır lezzetleri lokantası: Zerzevan.
Hikmet Çetin… Hastalanmadan önce, “Bu lokantayı çok duydum… Ama hiç gitmedim… Beni götür” demişti.
Söz verdim… Gidecektik. Ama… Kader… O şimdi hastanede.
Ayrılırken kulağına eğildim:
– Sözümü unutmadım… Hastaneden çıkınca gideceğiz… Dördümüz… Siz, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu ve ben… Misafirimsiniz.
Sevgili Hikmet Çetin’in gözlerinde bir ıslaklık hissettim.
Allah’tan sağlık diliyorum.



