Ya istikrar Ya da fetret!


İttifak ilişkileri her zaman sınamaya açıktır. Hele ki o ittifak ülkenin bekasından doğrudan sorumlu ise… Haliyle ittifaka yüklenen anlam sözde değil özde test edilir. Bu nedenle… Liderler düzeyinde sağlanan mutabakatın, uygulayıcılar düzeyinde sahaya yansıtılma biçimi ve derecesi, ortak paydanın tahkimine katkı sağladığı kadar yanlış anlaşılmalara da meydan verebilir. Hatta siyasi ve bürokratik kadroların meseleleri ele alış ve neticelendirme üslûbu bu noktada kritik önem kazanabilir.
Buradan, Cumhur İttifakı‘na dair güncel spekülasyonlara gelecek olursak…
Muhalif kesimlerin, başından itibaren bu ittifaktan rahatsız, kronik sorunlu aktörler olduğu açık bir gerçek. Buna, her iki partide karnından konuşan, farklı yetki ve sorumluluk taşıyan isimler de eklendiğinde süreç ve ortam yönetimi ister istemez zorluklarla karşılaşabilir.
MHP özelinde ele alındığında, siyasi analiz için ince işçilik yapılması gerekir. MHP lideri Devlet Bahçeli‘nin, ilkesel söylemleri ile ana doğrultuya dair tespitlerinin, genel geçer hitap veya mesaj bağlamında yorumlanması çok yanıltıcı olur. Tarzı itibariyle Sn. Bahçeli, adrese teslim konuşmayı seven ama bir kadar da alt anlam yüklü cümleler kuran bir söz üstadı. Taşı gediğine koyduğu gibi lafın kalan kısmını anlamasını lüzumlu gördüğü kişi ve kurumlara da bırakıverir.
Ülkenin siyasi ve ekonomik huzuru, milli güvenliği, toplumsal barışı, manevi değerlerinin korunması, bürokrasideki kadroların liyakati ile devlete ve millete bağlılık kodlarının pekiştirilmesi, genç kuşakların bilinçlendirilmesi, sosyal medya üzerinden yürütülen psikolojik harekâtın önlenmesi, dış politikadaki etkinliğin reel politikle alternatif iş birliklerine dönüştürülmesi…
Bu ve benzeri bir dizi başlığı MHP kurmay aklının değişik vesilelerle yaptığı konuşmalarda okumak mümkün. Genel Başkan Devlet Bahçeli‘den ilham alan o açıklamaların hepsinin hususi olarak medya ile paylaşılması da dikkate değer tutarlılık ölçüsü. Kim, ne kadarını okur bilemem. Ancak MHP’nin sürdürdüğü siyasetin, cari saha çalışmasının kamuoyuna dönük bölümleri, gelecek tasavvuru bakından ciddi ipuçları sunmakta.
İlâveten…
Sn. Bahçeli’nin, iç ve dış siyasete dair tüm gelişmeleri titizle izlediğine, stratejik bakış açısıyla tahlil ettiğine kuşku yok. Devlet Bey’in… Herhangi bir beyanatın veya fotoğrafın arka plânını masaya yatırması, beyan sahibinin kim olduğuna bakması, beyanın zamanlamasını değerlendirmesi, hedefine ve olası sonuçlarına ilişkin çıkarımlar yapması kuvvetle muhtemel. Elbette bu muhakeme biçiminin çoklu kaynaktan beslendiğini de kabul etmek durumundayız.
Ve nihayet…
MHP merkezli duyarlılıkların, ittifaka ömür biçme mesaisine dönüştürülmek istenmesini de hafife almamak gerekir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinden Terörsüz Türkiye- Terörsüz Bölge ideali için gövdesini taşın altını uzatmasına varıncaya kadar Sn. Bahçeli’nin izlediği çizginin kırıklık içermediği ama kırılmak istendiği de her an akılda tutulmalı.
Elbette, beklentilerin karşılanamadığı, bazen örtüşmediği gelişmeler yaşanması hayatın olağan akışı içinde vardır ve olacaktır da… Lâkin gerekçesi ne olursa olsun… PKK terör örgütünün tasfiye aşamasına gelindiği, ekonominin kritik virajı döndüğü böylesine tarihi günlerde, lider diplomasisine düşen görev, fitne odaklarına fırsat vermemek, hatta susturmak olmalıdır. Neden? Çünkü bu ortaklık Türkiye Yüzyılı iddiası için hayati değerdedir.
Özetle…
Türkiye,
-Her şeye rağmen- sağlam dayanışma- duruşu korumalı ve fetret devri kulvarına itilmemelidir!
				


