Türkiye’nin kalbi yeniden yeşeriyor! Tohum taşıyan kahramanlar: “Ateş ve Barut”

İşletme sektöründe çalışan ve doğa tutkusunu bir projeye dönüştüren 38 yaşındaki Mert Güler, SABAH’a konuştu ve ekibiyle birlikte, orman yangınlarında zarar gören bölgelerin rehabilitasyonu için verdikleri mücadeleyi anlattı.

Güler, bu yıl yaz döneminde İzmir Bozköy’deki yangın sonrası bölgeye yaptıkları ziyaretin, projelerinin başlangıç noktası olduğunu belirterek, ” Biz sık sık kamp yaparız. Gittiğimiz her bölgede de bir fidan ekerek doğaya katkıda bulunmaya çalışıyorduk. Her yerin simsiyah olduğunu görünce, farkındalık yaratmak ve doğayı yeniden canlandırmaya insanlara ilham olmak için ne yapabileceğimizi konuştuk. Aklımıza böyle bir fikir geldi. Bu da projenin ilk adımlarını oluşturdu.” dedi.

“ATEŞ VE BARUT” DOĞA İÇİN KOŞUYOR
Mert Güler ile dostları Musa Kısa (43) ve Duha Salihoğlu’ndan (28) oluşan bu 3 kişilik ekibin özel oyuncuları ise, Alman çoban köpekleri “Ateş ve Barut”. Bu eğitimli patili kahramanlar, sırtlarında yer alan keselerde taşıdıkları tohumlarla projenin en çarpıcı noktasını oluşturuyor. Güler, “Köpeğimiz Ateş 10 sene önce sahiplenildi. Ateş’in oğlu, köpeğimiz Barut 5 yıldır bizimle yaşıyor. Pandemi zamanı dünyaya geldi. Proje için patili dostlarımıza koştuklarında tohumların toprağa saçılmasını sağlayacak özel köpek yelekleri diktirdik. Onlar koştukça, kil ve yöresel tohumlardan hazırladığımız tohum topları, yeleklerin ceplerinden doğaya karışıyordu. Bu basit fikir kısa sürede ‘tohum taşıyan kahraman köpekler’ projesine dönüştü.” ifadelerini kullandı.

ARAMIZDAKİ OLDUKÇA GÜÇLÜ
Patili doğa kahramanları ile aralarındaki özel bağın oldukça güçlü olduğunu ifade eden Güler, “Ateş ve Barut, temel eğitimi almış zeki köpekler. Onlarla kurduğumuz güçlü bağ sayesinde göz temasından bile nerede duracaklarını ve nerede koşacaklarını anlayabiliyorlar. Sistemimiz, köpeklerin tohum yelekleriyle belirlenen alanda özgürce dolaşması üzerine kurulu. Ekip, drone yardımıyla dağıtılan tohum miktarını ve alanı harita üzerinden takip ediyor. Köpeklerin ulaşmakta zorlanacağı çorak ve eğimli bölgelerde ise biz sahaya çıkıyoruz. Kil ve o bölgeye ait meşe, kızılçam, lavanta, ardıç gibi türlerin tohumlarını içeren tohum toplarını sapanlar yardımıyla çevreye atarak destek oluyoruz.” şeklinde konuştu.

GELECEK NESİLLERE MİRAS
Doğrudan yangın söndürme çalışmalarında yer almasalar da ormanların rehabilitasyon süreçlerini yakından takip ettiklerini belirten Güler, “En büyük amacımız ‘Doğa sevgisi için insanlara ilham olma ve miras bırakma’ duygusu. Bizi izleyen herkesin bu duyguyu bizimle birlikte yaşamasını, gelecek nesiller için doğaya karşı sorumlu olduklarının bilincinde olmalarını ve yaptıkları her ufak katkının ne kadar büyük ve önemli olduğunu bilmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bir gün gittiğimiz bölgelerde, Ateş ve Barut’un koştuğu yerlerde yeni fidanlar büyüyecek ve bizim gibi doğaseverlere esin kaynağı olacak. Bundan daha güzel bir his olamaz.” ifadelerini kullandı.



