YAZARLAR

TİMUR SIRT / Türk Telekom 17 yerli girişimi küresel arenaya taşıdı

Türk Telekom Ventures, 2018’den bu yana 17 şirkete yatırım yaparak yerli girişimcilik ekosisteminin gelişimine katkı sağladı. Şirketin portföyünde yer alan girişimler, Türkiye‘nin teknoloji ekosisteminin geleceğini şekillendiriyor

2025’te 315.6 milyar dolar olan küresel bulut tabanlı yazılım pazarı 2032’ye kadar yüzde 20’lik yıllık büyüme oranıyla 1.1 trilyon dolara ulaşacak. Gartner’ın tahminlerine göre, 2025 yılında kamu bulut hizmetlerine yapılan harcamaların 723.4 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu rakamlar, bulut tabanlı çözümlerin artık lüks değil, zorunluluk haline geldiğini gösteriyor. Türk Telekom Ventures (TT Ventures) da bulut tabanlı ve SaaS (Software as a Service) girişimlerine yaptığı stratejik yatırımlarla dikkat çekiyor. 2018 yılında kurulan TT Ventures, bugüne kadar 17 farklı şirkete yatırım yaparak yerli girişimcilik ekosisteminin gelişimine önemli katkıda bulundu. Ancak asıl değer yaratan, şirketin küresel SaaS ve bulut bilişim pazarındaki muazzam büyüme potansiyelini erkenden fark etmesi ve bu alana odaklanması oldu. Bulut bilişim ve SaaS pazarının büyüklüğü, teknoloji tarihinde görülen en hızlı dönüşümlerden birini temsil ediyor. Rakamlar, bu sektörün sadece bir trend olmadığını, dijital ekonominin temel altyapısı haline geldiğini gösteriyor.

BULUT HARCAMALARI ARTIYOR
2025 yılı itibarıyla küresel bulut bilişim pazarı 912.7 milyar dolar değere ulaştı. Pazarın 2034 yılına kadar yüzde 21.2’lik yıllık büyüme oranıyla 5.15 trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Bu büyümenin arkasındaki temel itici güç yapay zeka entegrasyonu, hibrit çalışma modellerinin yaygınlaşması ve işletmelerin dijital dönüşüm ihtiyaçları. Küresel kurumsal yazılım pazarı ise 2025’te 317 milyar dolar seviyesinde ve 2030’a kadar 403.9 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Dikkat çekici bir detay: ABD şirketleri çalışan başına yıllık ortalama 868.40 dolar yazılım harcaması yaparken, Avrupa şirketleri sadece 157.90 dolar harcıyor. Bu fark, hem pazarın olgunluk seviyesini hem de büyüme potansiyelini göstermesi açısından önemli.

TEKRARLAYAN GELİR MODELİ
SaaS şirketlerinin en güçlü yönü, abonelik bazlı gelir modeli. Geleneksel yazılım satışlarından farklı olarak, SaaS şirketleri müşterilerinden düzenli, öngörülebilir gelir elde ediyor. Bu model, yatırımcılar için daha düşük risk ve daha yüksek değerleme çarpanları anlamına geliyor. Bu, SaaS şirketlerinin hızla ölçeklenebilmesini ve yüksek kar marjlarına ulaşabilmesini sağlıyor. Bulut altyapısının elastik yapısı sayesinde, taleple orantılı olarak kaynak kullanımı optimize edilebiliyor. Türkiye‘den geliştirilen bir SaaS çözümü, aynı gün içinde Avrupa, Amerika veya Asya pazarlarına açılabiliyor. TT Ventures’ın San Francisco’da açtığı ofis ve DTCP gibi global fonlarla kurduğu ortaklıklar, portföy şirketlerinin bu global potansiyeli gerçekleştirmesine yardımcı oluyor. SaaS platformları, yapay zeka teknolojilerinin en kolay entegre edilebildiği ortamları sağlıyor. Her müşteri etkileşimi, değerli veri üretiyor ve bu veriler ürünü sürekli iyileştiriyor.

TT VENTURES’IN SAAS VE BULUT PORTFÖYÜ
TT Ventures’ın portföyünde yer alan bulut tabanlı yazılım (SaaS) ve bulut tabanlı girişimler, Türkiye’nin teknoloji ekosisteminin geleceğine dair önemli ipuçları veriyor. Bu girişimler sadece yerel pazara değil, global ölçekte rekabet edebilecek çözümler geliştiriyor. egaranti, perakende operasyonlarını dijitalleştirerek işletmelere rekabet avantajı sağlıyor. Tedarik zinciri yönetiminde devrim yaratan Costifier, bulut tabanlı maliyet tahminleme çözümleri sunuyor. Yapay zeka destekli platformu, şirketlerin tedarik zinciri maliyetlerini önceden tahmin etmelerine ve optimize etmelerine olanak tanıyor. 2024 yılında TT Ventures’ın portföyüne katılan Finceptor, F-Ray ve Medialyzer gibi girişimler, finans teknolojileri ve medya analitiği alanlarında yapay zeka destekli bulut çözümleri geliştiriyorlar. Bu şirketler, bulut altyapısının sağladığı ölçeklenebilirlik ile yapay zekanın gücünü birleştirerek yeni nesil iş zekası çözümleri sunuyor.
Sensemore.io: Endüstriyel IoT ve tahminleyici bakım için bulut tabanlı çözümler
B2Metric: Müşteri analitiği ve yapay zeka destekli pazarlama otomasyonu
Virasoft: Kurumsal bilgi yönetimi ve belge yönetim sistemleri
Cloud4Feed: Tarım teknolojilerinde bulut tabanlı çözümler

YAPAY ZEKA ELEKTRİK SÜPÜRGESİNE DE GİRDİ
Küresel dikey elektrikli süpürge pazarı 2024’te 7.1 milyar dolara ulaştı. 2025-2033 döneminde yüzde 8.7’lik yıllık büyüme oranıyla 2033 yılına kadar 14.4 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Kablosuz elektrikli süpürge pazarı 2024’te 6.6 milyar dolardan 2030’da 12.13 milyar dolara çıkacak şekilde yüzde 10.5 büyüme gösteriyor. Başka bir analize göre kablosuz süpürge pazarı 2024’te 15.27 milyar dolar değerindeydi ve 2034’e kadar yüzde 7.32 büyüme ile 30.94 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Üst segment kablosuz dikey elektrikli süpürgeler 2024’te 3.35 milyar dolar değerindeydi ve 2025’te 6.54 milyar dolara, 2033’te ise 3.56 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.

MADENİ PARA KADAR MOTOR
Dyson Ev Ürünleri İnovasyon Direktörü Matt Jennings, şirketin en yeni nesil elektrikli süpürgelerindeki yapay zekâ (makine zekâsı), enerji ve malzeme verimliliği odaklı yeniliklerini paylaştı. Yeni modelin Gen 5 Detect’ten bile daha kuvvetli olduğunu belirten Jennings, cihazın akıllı sensörler sayesinde zemin tipine ve kirliliğe göre gücünü otomatik ayarladığını, böylece pil ömründen tasarruf ettiğini vurguladı. Jennings ayrıca, 28 mm çapa inen yüksek hızlı motorlar sayesinde malzeme kullanımının minimuma indiğini ve bu motorların bir euro madeni parası büyüklüğünde olduğunu ekledi. Yeni emiş gücü ve farklı zeminlerde çalışmasını sağlayan akıllı sensörlerin etkisinin önemine dikkat çeken Jennings, temel teknolojik yeniliklerle ilgili şunları söyledi: “Cihaz, zemin tipine ve kirlilik miktarına tepki olarak ayarlarını ve emiş gücünü otomatik olarak değiştiriyor. Bu sayede cihaz, yalnızca gerektiği kadar temizleme gücü kullanarak pil ömründen tasarruf edilmesini sağlıyor.” Jennings, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için kullanılan malzeme miktarını en aza indirmeye çalıştıklarını anlattı.

AWS ÇÖKÜŞÜ SONRASI KÜRESEL UYARI: ‘TEK BULUT DEVRİ BİTTİ’
ABD’nin Virginia eyaletindeki “US-EAST-1” bölgesinde başlayan ağ ve DNS hatası, kısa sürede küresel ölçekte binlerce web sitesi, mobil uygulama ve finansal hizmeti durma noktasına getirdi. Snapchat, Signal, Fortnite, Zoom, Ring, Prime Video ve birçok bankacılık sistemi saatlerce erişilemez hale gelirken, üretim hatlarından e-ticarete kadar uzanan dijital ekonomi zinciri ciddi zarar gördü. Uluslararası analiz kuruluşları, kesintinin dünya genelinde milyarlarca dolarlık gelir kaybına yol açtığını, büyük platformların saat başına 70 ila 80 milyon dolar arasında kayıp yaşadığını belirtiyor. Olay, yalnızca teknik bir arıza değil, dijital ekonominin ne kadar merkezi ve kırılgan hale geldiğini de gözler önüne serdi. Artık şirketlerin uygulamalarını birden fazla sağlayıcıda (örneğin AWS, Microsoft Azure ve Google Cloud) paralel çalıştıran çoklu bulut (multi-cloud) mimarilerine geçmesi zorunlu hale geliyor.

SÖZLEŞMELER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Hukuk ve bilişim uzmanları, bu olayın ardından işletmelerin bulut hizmeti sözleşmelerini (SLA) gözden geçirmesi gerektiğini söylüyor. Çünkü kesinti sırasında sağlayıcının sunduğu standart “hizmet kredileri” gerçek zararı karşılamıyor. Nixon Peabody analizinde, bulut anlaşmalarına “kesinti sırasında alternatif erişim” veya “yedek hizmet devreye alma” gibi maddelerin eklenmesi öneriliyor. Bir diğer ders ise bağımlılık haritalarının çıkarılması. Yani şirketlerin hangi yazılım ve platformların hangi altyapıya bağlı olduğunu ayrıntılı biçimde bilmesi gerekiyor. Çünkü tek bir bölgedeki DNS veya veri tabanı hatası, yüzlerce bağımlı servisi aynı anda devre dışı bırakabiliyor. Otomotiv ve üretim sektörü de bu olaydan nasibini aldı. Automotive Manufacturing Solutions dergisine göre, bazı akıllı fabrika sistemleri ve otomasyon hatları AWS tabanlı kontrol altyapısı nedeniyle üretimi kısa süreli durdurmak zorunda kaldı.

2026 GİRİŞİMLERİ YATIRIM İÇİN İYİ BİR YIL BEKLİYOR
Webrazzi Summit’te bir araya gelen yatırımcılar, girişim ekosistemini değerlendirdi. Yatırımcılar, 2026’nın girişimciler için iyi bir yıl olmasını bekliyor
Türkiye girişim ekosistemini bir araya getiren Webrazzi Summit etkinliğinde yatırımcılar 2026 yılındaki fırsatları değerlendirdi. Yatırımcılar 2026 yılında faizlerin düşmesiyle birlikte yatırım ikliminin canlanacağını inandıklarını ortaya koydu. Startupfon Kurucu Ortağı Gülsüm Çıracı, DOMiNO Ventures Yönetici Ortağı Mustafa Kopuk ve Kozon Partners Yönetici Ortağı Özer Fırat, Webrazzi Kurucu ve CEO’su Arda Kutsal ile yatırım ekosistemini değerlendirdi. Hayatında vergilerle her ay uğraşmamış yatırımcıların girişimciye akıl vermesinin çok akıllıca olmadığını belirten Özer Fırat, “Girişimciyi anlayarak empati kurmayı amaçlıyoruz. Bizim için önemli olan fikrin sahibinin neyi yapmaya çalıştığının farkında olması. Girişimcinin kendisi birincil önceliğimiz oldu. Regülasyon yatırım iklimindeki gelişmeleri doğru okuyarak GSYF ile yatırımlara devam edeceğiz. Girişimcilere daha fazla fon sağlamayı hedefliyoruz. 300 bin dolarla yola çıkmak isteyen girişimci hemen ardından mesaisinin yarısını sonraki fona ayırıyor. Biz rakamı daha yukarı çerek işine odaklanmasını istiyoruz” diye konuştu. ABD’de faizlerin düşmesiyle 2026 yılının girişimcilik için iyi bir yıl olacağını düşündüşüğünü de sözlerine ekledi.

İKİNCİL FONLAR NEFES OLDU
İkincil fonların önemine dikkat çeken Gülsüm Çıracı da hem Türkiye’de doğmuş ve küresel iş yapmaya çalışan girişimlere yatırımlar yaptıklarını hem de exit yapmak isteyen yatırımcılar için ikincil fon ile hareket ettiklerini belirtti. Yatırımcının nefesini uzatmasını sağlayan ikincil fonlarla ilgili Çıracı sözlerine şöyle devam etti: “İkincil fon ihtiyaçtan doğdu. Yatırımcı geri dönüşün zorlandığı anda bu fon önemli bir açığı kapadı. Aktif Portföy ile birlikte kurduğumuz ikincil fonun ekosistemin faydasına olacağını düşünüyoruz.” Türkiye’de 600’e yakın GSYF olduğunu fakat bu sayıların çok anlamsız olduğunu da aktaran Mustafa Kopuk, bu yapı kağıt üstünde çalışıyor görünse de aslında durumun öyle olmadığını da sözlerine ekledi. Az miktarlar için kurulan GSYF’ler kürüldüğünü bu nedenle piyasada çok fazla çöp GYSF olduğunu da aktaran Kopuk, ekibi olan GYSF’lerin lazım olduğunu paylaştı. Mustafa Kopuk, “Şu anda her GSYF artık kiminle hareket etmesi gerektiğini daha iyi biliyor. Önemli deneyim oluştu. Bu sayede daha etkin yatırımlarda rol üstlendiler” diye konuştu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu