YAZARLAR

TİMUR SIRT / Robotlar yeni yoldaşımız olacak

Efsane teknoloji şefi Werner Vogels, 2026 yılına girerken 5 önemli öngörüsünü paylaştı. Robotların ‘yeni yoldaşımız’ olacağını söyleyen Vogels yeni nesil yazılım geliştiricileri, güvenlik konusunu ve işimizi kaybetme tehlikesini anlattı farklı konulardaki öngörülerini paylaştı

Her etkinlikte beni en çok heyecanlandıran kişilerden biri kesinlikle teknoloji şirketi Amazon‘un CTO’SU (Teknoloji projelerinin geliştirilmesinden ve operasyonların verimli bir şekilde yürütülmesinden sorumlu olan kişi) Werner Vogels oluyor. Vogels sahneye mühendis gözüyle değil, problem çözen biri olarak çıkar. Ve olaylara biraz damdan düşen ve pratik bakış açıları sunar. Vogels, bu sunumlarında hiçbir zaman ürün listesi okumaz. “Bu ürün hangi problemi çözüyor?”, “Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu?”, “Arkasındaki matematik ve mimari nedir?” gibi soruların yanıtlarını izleyicilerle paylaşır. Bu nedenle de her sunumu ürün kadar sektör ve özellikle de gelecekte yaşanması beklenen konular hakkında bizleri bilgilendirir. Sonuç olarak Amazon CTO’su Dr. Werner Vogels yine bizlerle hangi projeler üzerinde çalıştıklarını ve bu projelere neden eğildiklerini paylaştı. Bu paylaşımları arasında yalnızlıkla mücadele eden yapay zeka asistanı da kuantum güvenliğe kadar 2026’da bizi bekleyen birçok çarpıcı konu yer alıyor.
Dr. Vogels, teknolojinin insani zorluklara daha fazla yöneldiği bir çağa girdiğimizi belirterek, “Önümüzdeki yıllarda teknolojiyi pozitif etki yaratmak için kullanmak, başarıyı ve kendimizi nasıl tanımladığımızı yeniden şekillendirecek” dedi.

YALNIZLIK EN ÖNEMLİ KONU
Yalnızlık, dünya çapında her altı kişiden birini etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da ‘halk sağlığı krizi’ olarak ifade ediliyor. Sosyal izolasyon, ölüm riskini yüzde 32 oranında artırırken, demans riskini ise yüzde 31 oranında artırabiliyor. MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) araştırmacısı ve teknoloji etiği alanında önde gelen bir uzman olan Kate Darling’in de ifade ettiği gibi, otonom hareketlerle niyet ve yaşam arasında bağlantı kurmaya programlanmış durumdayız. İşte bu nedenle insanlar robotlara bir cihazdan çok, ‘evcil hayvan’ gibi davranma eğiliminde. Amazon tarafından yapılan son araştırmaya göre de insanlar, ‘yoldaş robotlar’ ı ile gerçek ilişkiler kuruyor. Ve bu robotların insanların ‘yalnızlık salgınıyla’ mücadele etmek için çalışacağı düşünülüyor. Bu konuda iş birlikçi bir model yaratılmaya çalışılıyor.

YENİ NESİL YAZILIM GELİŞTİRİCİ
Üretken yapay zeka, yazılım geliştirme süreçlerimizi yeniden şekillendiriyor. Bu da geliştiricilerin modasının geçeceği dedikodusunun yeniden ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu, geliştiricilerin sonu anlamına gelmiyor. Tam aksine yeni nesil geliştiricilerin doğuşu anlamına geliyor. Üretken yapay zeka saniyeler içinde kod oluşturulmasını sağlıyor. Ancak yöneticilerin maliyet ve performans tartıştığı bütçe toplantılarına katılamıyor. Yani kısaca geliştiricilerin; yaratıcılık, merak ve sistemler üzerinde düşünme gibi özellikleri değişmiyor. Bu saydığım özellikler her teknolojik devrimde olduğu gibi şimdi de bu mesleği tanımlamaya devam edecek. Yapay zeka dünyasında başarılı olan geliştiricilerin sistemlerin yaşayan, dinamik ortamlar olduğunu anlamaları gerekiyor.

KUANTUM GÜVENLİK BİZİ KURTARACAK
Risk, verileri bugün nasıl güvence altına aldığımızda yatıyor. Kötü niyetli aktörler, şifreli verileri çözmek için gereken kuantum işlem gücünü sabırla bekleyerek yıllardır kişisel verileri, finansal kayıtları ve devlet sırlarını topluyorlar. Hata düzeltmedeki ilerlemeler zaman aralıklarını daralttı ve proaktif savunma penceresi kapanıyor. Kuruluşların üç cephede hareket etmesi gerekiyor: kuantum sonrası kriptografiyi şimdiden uygulamaya almak, fiziksel altyapıyı güncellemeye yönelik planları yapmak ve kuantum kullanmaya hazır yetenekler geliştirmek.

SAVUNMA TEKNOLOJİSİ ETKİLİ OLUYOR
Hem devlet hem de özel sektörün teknolojiye yaptığı askeri yatırımlar artıyor. İnovasyon ivme kazandı ve otonom sistemlerin yazılım güncellemeleri artık yıllık değil, haftalık olarak gerçekleşiyor. Algoritmalar reel verilerden öğrenerek bir gecede gelişiyor. Sivil kuruluşlar, savunma teknolojisindeki bu gelişmelerden yararlanabilecek ve bunları felaket müdahalesinden gıda güvenliğine, uzak bölgelerde sağlık hizmetlerine erişime kadar kritik sorunları çözmek için uygulayabilecek.

SONSUZ MERAKLA BULUŞMA ZAMANI
Her öğrenci, meraklarını uyandıran ve yaratıcılığı besleyen bir eğitimciyi hak eder ancak insanlık tarihinin çoğu boyunca, yalnızca zenginler kişisel bir öğretmeni karşılayabilirdi. Bu durum değişmek üzere. Yapay zeka destekli, kişiselleştirilmiş özel ders sistemleri eğitimi kökten değiştiriyor. Khan Academy’nin yapay zeka destekli öğretim asistanı Khanmigo, ilk yılında 1,4 milyon öğrenciye ulaştı. Birleşik Krallık’ta yapılan bir ankete göre, herhangi bir yapay zeka aracı kullanan öğrencilerin oranı geçen yılki yüzde 66’dan bu yıl yüzde 92’ye yükseldi. Öğretmenler ortadan kalmıyor, iş yapış şekilleri değişiyor. Yapay zekâ, onları rutin işlerden kurtarırken, daha yaratıcı ve kişiselleştirilmiş eğitimi mümkün kılıyor.

10 YILIN DİJİTAL İZ DÜŞÜMÜ
Son 10 yıla bakıldığında bu özel sunumların ortak noktası, her yılın yalnızca yeni bir teknolojiyi değil, aynı zamanda o teknolojiyi hayata geçiren gerçek şirket deneyimlerini sahneye çıkarmasıydı. Belki de bu yüzden diğer dev konferanslardan hep farklı bir yerde durdu. Sahnede ürünler değil, ürünlerle dönüşen hikayeler vardı.
Her yıl en çok sahnede tekrarlanan kelimeler üzerinden teknolojideki değişimin izini bulmaya çalışalım…

2015: “INFRASTRUCTURE”
2015’in odak noktası altyapıydı. Ölçeklenebilir, güvenilir ve esnek mimari arayışındaki finans, medya ve oyun sektörleri bulutla ilişkisindeki en kritik eşiği bu dönemde geçti. Bu yıl özellikle altyapı mühendisleri, sistem yöneticileri ve DevOps uzmanları öne çıktı.

2016: “SERVERLESS”
2016 yılında sunucusuz dönüşümün başladığı yıl oldu. Mobil uygulamalar ve SaaS girişimleri maliyet ve hız avantajı kazandı. Uygulama geliştiriciler ve bulut mimarlarının rolü büyüdü; backend geliştiricileri serverless dünyaya uyum sağladı.

2017: “MACHINE LEARNING”
Makine öğrenimi 2017’de re:Invent sahnesinde en çok duyulan kelimeydi. Sağlık, finans, üretim ve lojistik sektörleri tahmine dayalı iş modellerine yöneldi. Veri bilimcileri, ML mühendisleri ve analitik uzmanlarının yıldızı parladı.

2018: “CONTAINERS”
2018’in baskın kavramı konteynerleştirme oldu. Kubernetes, EKS ve bulutnatif mimariler özellikle oyun, medya akışı, e-ticaret ve mikroservis tabanlı girişimlerin temel yapı taşı hâline geldi. SRE’ler ve container mühendisleri bu yılın kilit rolleri arasındaydı.

2019: “DATA”
Veri yönetimi, veri gölleri ve analitik bu yılın ana omurgasını oluşturdu. Bankacılık, sigorta, telekom ve enerji sektörleri veri modernizasyonuna hız verdi. Veri mühendisleri ve analitik platform yöneticileri ise en kritik uzmanlar olarak öne çıktı.

2020: “REMOTE”
Pandeminin damga vurduğu 2020’de anahtar kelime uzaktan çalışma, uzaktan altyapı operasyonları ve bulut temelli dayanıklılık oldu. Eğitim, sağlık, perakende ve kamu sektörü dijitalleşmeyi zorunlu olarak hızlandırdı. Güvenlik uzmanları, ağ mühendisleri ve iş sürekliliği ekipleri bu dönemin kahramanları sayıldı.

2021: “SECURITY”
2021, re:Invent sahnesinde en çok “güvenlik” kelimesinin duyulduğu yıl oldu. Sıfır güven, şifreleme, uçtan uca kimlik yönetimi başlıkları öne çıktı. Finans, kamu, savunma ve kritik altyapılar için güvenlik bir numaralı gündem haline geldi. Siber güvenlik uzmanları en çok ihtiyaç duyulan mesleklerden biri oldu.

2022: “SUSTAINABILITY”
Bu yılın ana teması sürdürülebilirlikti. Enerji, üretim, lojistik ve büyük kurumsal yapılarda karbon ayak izinin hesaplanması ve azaltılması hedeflendi. Kurumsal sürdürülebilirlik yöneticileri, enerji analistleri ve yeşil bulut çözümleri uzmanları yeni bir alanın kapısını açtı.

2023: “GENERATIVE AI”
Generatif yapay zeka 2023’e açık ara damgasını vurdu. Medya, tasarım, yazılım geliştirme, müşteri hizmetleri gibi alanlarda süreçler yeniden şekillendi. Prompt mühendisleri, AI ürün yöneticileri ve LLM entegrasyon uzmanları yeni çağın meslekleri olarak ortaya çıktı.

2024: “AGENTIC AI”
2024’te ise “Bağımsız ajanlar” en çok tekrarlanan kavramdı. Otomasyon, iş akışı optimizasyonu ve görev tabanlı AI çözümleri özellikle finans, operasyon, e-ticaret ve tedarik zincirinde devrime yol açtı. AI operasyon (AIOps) uzmanları, otomasyon tasarımcıları ve agent mimarları geleceğin mesleği olarak konumlandı. Kısacası değişen endüstride herkes pozisyon aldı.

BU YILIN DİJİTAL MÜZİK FESTİVALİ: ‘MUUD LOOK 2025’ İLE FAVORİLER AÇIKLANDI
Türk Telekom’un dijital müzik platformu Muud, 2025 yılı boyunca kullanıcıların yıl boyunca dinledikleri şarkıları, sanatçıları ve türleri içeren yıllık müzik özetini açıkladı. Peki bu özetleri çıkarırken yapay zekayı nasıl kullandı?
Muud Look’un kullanıcı dinleme verilerini nasıl ölçtüğü ve hangi teknolojileri kullandığı, modern dijital müzik platformlarının arkasındaki karmaşık yapay zeka altyapısını gösteriyor. Platform, kullanıcıların her dinleme aktivitesini kaydetmekle başlıyor. Bir kullanıcı bir şarkıya bastığı anda, sistem bu etkileşimi timestamp yani zaman damgası ile birlikte kaydediyor. Hangi şarkı, hangi sanatçı, ne kadar süre dinlenmiş, tam olarak hangi tarih ve saatte dinlenmiş gibi detaylar veritabanına işleniyor. Bu veri toplama süreci gerçek zamanlı olarak çalışıyor ve milyonlarca kullanıcının eş zamanlı dinleme verilerini işleyebilecek kapasitede olması gerekiyor.
Arka planda çalışan veri işleme sistemleri, toplanan bu ham verileri anlamlı istatistiklere dönüştürüyor. Büyük veri teknolojileri olan Apache Spark veya Hadoop gibi sistemler, devasa miktardaki dinleme kayıtlarını paralel olarak işleyebiliyor. Her kullanıcı için ayrı ayrı hesaplama yapılması gerektiği için dağıtık hesaplama mimarileri kritik önem taşıyor. Örneğin bir kullanıcının yıl boyunca toplam kaç dakika müzik dinlediğini hesaplamak için, o kullanıcıya ait tüm dinleme kayıtlarının sürelerinin toplanması gerekiyor. Bu basit gibi görünse de milyonlarca kullanıcı için bu işlemi yapabilmek ciddi bir hesaplama gücü gerektiriyor.
Müzik türlerinin ve tempo analizlerinin tespiti için platform, ses işleme teknolojilerini kullanıyor. Müzik kütüphanesindeki her şarkının önceden analiz edilerek etiketlenmesi gerekiyor. Bu aşamada makine öğrenimi modelleri devreye giriyor. Ses sinyallerini analiz eden algoritmalar, bir şarkının dakikadaki vuruş sayısını yani BPM’ini otomatik olarak tespit edebiliyor. Ayrıca şarkının akustik özelliklerine bakarak hangi türe ait olduğunu, enerjisinin ne kadar yüksek olduğunu ve genel ruh halini belirleyebiliyor. Bu tür analizler için Librosa gibi ses işleme kütüphaneleri ve derin öğrenme modelleri kullanılıyor.
Mevsimsel dinleme analizleri ve zaman bazlı desenler için zaman serisi analizi teknikleri kullanılıyor. Sistem, bir kullanıcının hangi aylarda daha aktif olduğunu, hangi saatlerde daha çok müzik dinlediğini tespit ediyor. Bu veriler, kullanıcının dinleme alışkanlıklarındaki döngüsel kalıpları ortaya çıkarıyor. Örneğin yaz aylarında daha enerjik şarkılar dinleyen bir kullanıcının bu davranışı, sistem tarafından öğreniliyor ve kişiselleştirilmiş özette “en çok müzik dinlediği mevsim” olarak sunuluyor.
Verilerin görselleştirilmesi ve “festival atmosferi” temalı sunumu için frontend teknolojileri ve interaktif tasarım araçları kullanılıyor. Her kullanıcıya özel dinamik raporlar oluşturulması, template-based sistemler ve veri görselleştirme kütüphaneleri ile sağlanıyor. D3.js, Chart.js gibi JavaScript kütüphaneleri veya özel geliştirilen görselleştirme araçları, istatistikleri çekici grafikler ve animasyonlarla sunuyor.
Sonuç olarak Muud Look, veri bilimi, makine öğrenimi, büyük veri işleme, ses analizi ve bulut teknolojilerinin bir araya geldiği karmaşık bir sistem. Kullanıcıya basit ve eğlenceli görünen yıllık özet, arkada milyonlarca hesaplama işleminin ve sofistike algoritmaların çalıştığı bir teknoloji şöleni aslında.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu