YAZARLAR

TİMUR SIRT / Geleceğin veri merkezi uzayda olacak

Yapay zeka devriminin önündeki en büyük engel enerji ve soğutma maliyetleri. Bu önemli iki problemin yeryüzünde değil, yörüngede çözülmesi öngörülüyor. Kısaca uzay merkezli veri merkezleri, geleceğin en önemli devrimi olarak karşımıza çıkacak

Teknoloji dünyası şu anda yapay zeka (AI) çiplerine, bu çipleri barındıracak devasa veri merkezlerine ve bu merkezleri besleyecek enerji kaynaklarına odaklanmış durumda. Ancak deneyimli teknoloji yatırımcısı Gavin Baker, sektörün gözden kaçırdığı ve önümüzdeki 3-4 yıl içinde dünyanın en önemli gelişmesi olacağına inandığı bir kavrama dikkat çekiyor: Uzayda veri merkezleri.
Baker, bu fikrin ilk bakışta “çılgınca” görünebileceğini kabul etse de, konuya fizik ve ekonominin temel kuralları (birinci ilkeler) çerçevesinden bakıldığında, uzaydaki veri merkezlerinin dünyadakilere kıyasla her açıdan daha üstün olduğunu savunuyor,.

ENERJİ SORUNUNU GÜNEŞ ÇÖZER
Bir veri merkezinin en temel girdileri çip, güç ve soğutmadır. Dünyada güneş enerjisi kullanıldığında, gece saatleri için devasa batarya yatırımları gerekir ve bu da maliyetin büyük bir kısmını oluşturuyor. Bir uyduyu, güneş ışığını 24 saat boyunca alacak şekilde konumlandırabilirsiniz. Bu, pil/ batarya ihtiyacını ve dolayısıyla büyük bir maliyet kalemini ortadan kaldırıyor. Atmosferin olmaması nedeniyle güneş ışığı uzayda yüzde 30 daha yoğundur. Bu da dünyadakine kıyasla altı kat daha fazla ışınım (irradiance) ve enerji verimliliği anlamına geliyor. Baker’a göre güneş sistemimizdeki en düşük maliyetli enerji, uzaydaki güneş enerjisidir.

SOĞUTMA MALİYETİ DE YOK
Yeryüzündeki veri merkezlerinde soğutma sistemleri (HVAC, sıvı soğutma vb.) inanılmaz derecede karmaşıktır ve tesisin ağırlığı ile maliyetinin büyük kısmını oluşturur.
Baker, uzaydaki avantajı şöyle açıklıyor:
“Uzayda soğutma bedavadır. Sadece uydunun karanlık tarafına bir radyatör koyarsınız. Burası mutlak sıfıra (-273 derece) ulaşabileceğiniz en yakın yerdir”.
Bu sayede, dünyadaki veri merkezlerinin en büyük baş ağrısı olan ısı yönetimi, uzayın doğal soğukluğu sayesinde maliyetsiz bir şekilde çözülür.

FİBERDEN HIZLI LAZER BAĞLANTI
Uzay veri merkezleri sadece maliyet değil, performans açısından da dünyadakileri geride bırakma potansiyeline sahip. Dünyada veriler fiber optik kablolar içindeki camdan geçerken yavaşlar. Ancak uzayda, uydular arası lazer bağlantıları mutlak boşlukta (vacuum) hareket eder.
Baker’ın belirttiği gibi, “Bir lazerin mutlak boşlukta ilerlemesinden daha hızlı olan tek şey yine bir lazerdir”.
Gavin Baker, yapay zeka çiplerindeki ve enerjideki mevcut kıtlığın, tarihsel döngüler gereği bir gün bolluğa dönüşeceğini öngörüyor. Tayvan merkezli TSMC gibi üreticiler “aşırı üretim” korkusuyla kapasite artırmakta temkinli davranırken, uzay tabanlı veri merkezleri gibi radikal çözümler 5-6 yıl içinde devreye girerek enerji ve işlem gücü kısıtlamalarını tamamen ortadan kaldırabilir.

KULLANICI DENEYİMİ TAMAMEN DÖNÜŞEBİLİR
Telefonunuzdan bir yapay zeka modeline soru sorduğunuzda sinyal önce baz istasyonuna, sonra fiber kablolarla yer altındaki bir merkeze gider, işlem görüyor ve aynı karmaşık yolla geri dönüyor. Telefonunuz (örneğin Starlink teknolojisiyle) doğrudan uzaydaki veri merkezine bağlanıyor. İşlem orada yapılır ve doğrudan size geri dönüyor. Bu, çok daha düşük maliyetli ve hızlı bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Bu vizyonun hayata geçmesi için devasa roketlere ihtiyaç var. Bu noktada Elon Musk’ın şirketleri arasındaki sinerji devreye girebilir. Baker, Bu veri merkezlerini yörüngeye taşıyabilecek tek ekonomik aracın SpaceX’in “Starship” roketi olduğunu belirtiyor.

YAPAY ZEKADAN SİHİRLİ ÇÖZÜM BEKLEMEYİN
teknolojisini Formula 1 aracına benzeten AWS Teknoloji Lideri Tom Godden toprak yolda Formula 1 aracından performans beklenmeyeceği gibi, bağlamından kopuk veri ve yanlış kurgulanmış devasa projelerde yapay zekadan verim almak mümkün değil.
Gerçek değer elde etmek için, Formula 1 aracı (YZ teknolojisi) kadar, o aracın üzerinde gideceği pistin (organizasyonel yapı, kültür ve doğru hazırlanmış veri) kalitesi de önemlidir. Toprak yolda giden bir Formula 1 aracı performans gösteremeyeceği gibi, bağlamından kopuk veri ve yanlış kurgulanmış devasa projelerle YZ’den verim almak mümkün değildir.
Yapay zekadan (YZ) somut ve gerçek değer elde etmek için kaynaklarda öne çıkan stratejiler, verinin sadece temiz olmasının ötesine geçerek bağlamsallaştırılmasını ve büyük çaplı projeler yerine kademeli, odaklanmış bir uygulama planını zorunlu kılmaktadır.
Tom Godden’ın deneyimlerine dayanarak, bu stratejileri aşağıdaki başlıklarda detaylandırabilirim:
Bağlam ve İlişkilendirme Yapay zeka için veri en kritik unsurdur, ancak sadece “temiz veri”ye sahip olmak yeterli değildir.
Kaynaklara göre, şirketlerin veriyi sadece kaydetmekten (bir olayın gerçekleştiğini not etmekten) öteye geçip, o verinin bağlamını (context) anlaması ve veriler arası bağlantıları kurması gerekiyor.
Yapay zekanın insan benzeri kararlar verebilmesi için verinin içerdiği nüanslara ihtiyacı var.
Godden bu durumu şu örnekle açıklıyor:
“Yapay zeka sadece bir müşterinin telefonu iade ettiğini bilmekle kalmamalıdır. Bu iadenin kaçıncı kez yapıldığı, müşterinin ilk kez mi yoksa tekrar eden bir müşteri mi olduğu, iadenin coğrafi konumu (örneğin Türkiye’de mi Fransa’da mı daha sık olduğu) veya iadenin sahiplik süresinin ilk haftasında mı gerçekleştiği gibi detayları bilmek önemli. Geçmişte veriler sadece işlem kaydı için tutulurken, YZ’nin eğitilmesi ve doğru karar verebilmesi için bu tür bağlamsal derinliğe ve ilişkilendirmeye ihtiyaç duyuluyor.”

TUZAKLARDAN KAÇININ
“Hepsini Birden Yapma” tuzağından kaçınma birçok organizasyonun düştüğü en büyük hata.
YZ potansiyelini gördükten sonra tüm veri altyapısını ve temellerini aynı anda, devasa bir proje olarak inşa etmeye çalışıyor. Kaynaklarda bu yaklaşım riskli, maliyetli ve başarısızlığa (ve yöneticilerin işten çıkarılmasına) yol açabilecek bir yöntem olarak tanımlanıyor.
Tüm organizasyonu dönüştürmeye çalışmak yerine, belirli bir problemin olduğu tek bir iş koluna odaklanın. Sadece gerekli veriyi hazırlayın: Tüm veriyi temizlemek yerine, sadece o spesifik kullanım durumu (use case) için gereken veriyi tanımlayın, temizleyin ve hazırlayın.
Değer üretin ve öğrenin: Bu dar kapsamlı proje üzerinden YZ çözümünü inşa edin, değer sağlayın, süreçten ders çıkarın ve ancak bundan sonra bir sonraki kullanım durumuna geçin.

ÇEVİK VE KADEMELİ HAZIRLIK
Kademeli strateji, yazılım dünyasındaki “Agile” (çevik) metodolojisinin yönetim kademesine taşınması anlamına geliyor. Mükemmel zamanı veya tüm altyapının kusursuz olmasını beklemek yerine hemen harekete geçmek, denemek ve yanılmak (fail fast) teşvik edilmektedir; çünkü YZ teknolojisi kullanıldıkça öğrenilen ve gelişen bir yapıdadır. Ayrıca, “citizen developer” (profesyonel yazılımcı olmayan geliştiriciler) kavramının ve üretken YZ araçlarının kullanımı, iteratif geliştirmeyi ve hızlı geri bildirim döngülerini mümkün kılarak bu çevik yaklaşımı güçlendiriyor.
,Teknoloji odaklı bir yaklaşım yerine (örneğin, YZ ile yapılabilecek 500 rastgele fikir üretmek gibi “AI Rodeoları” yapmak yerine), mevcut iş problemlerinden yola çıkarak geriye doğru çalışmak gerekiyor. Eğer bir iş problemi çözülmüyorsa, üretilen YZ projesi teknik olarak başarılı olsa bile iş birimleri tarafından benimsenmeyecek ve başarısız sayılacak.

Türk Telekom’un fiber bağlantısı evlerde akıllı cihaz kullanımını kolaylaştırıyor
Türk Telekom, fiber altyapısını yaygınlaştırmaya devam ederken, evlerde kullanılan akıllı cihazların performansında da belirgin bir iyileşme sağlıyor. Yüksek hız, düşük gecikme ve kararlı bağlantı sunan fiber internet, özellikle çok cihazlı hanelerde verimli oluyor Günümüzde evlerde akıllı televizyonlardan güvenlik kameralarına, akıllı hoparlörlerden oyun konsollarına kadar birçok cihaz internet üzerinden çalışıyor. Türk Telekom’un fiber bağlantısı sayesinde bu cihazlar hem daha hızlı tepki veriyor hem de aynı anda kesintisiz bir şekilde kullanılabiliyor.
Fiber altyapı özellikle 4K ve 8K video akışı, bulut tabanlı oyun hizmetleri, video konferans uygulamaları, akıllı ev sistemleri ve WiFi üzerinden çalışan ev güvenlik çözümleri için ideal bir performans sunuyor.
Yoğun internet tüketiminin olduğu ailelerde, bir yandan yüksek çözünürlüklü dizi izlenirken diğer tarafta çevrim içi oyun oynanması ya da uzaktan çalışmanın sürdürülmesi sorunsuz şekilde gerçekleşebiliyor.
Akıllı prizler, sensörler, termostatlar, robot süpürgeler ve akıllı aydınlatma sistemleri gibi IoT cihazları da sürekli bağlantı gerektirdiğinden fiber internet ile daha stabil ve hızlı çalışıyor. Bu sayede kullanıcılar ev otomasyonunu gerçek zamanlı olarak kontrol edebiliyor.
Türk Telekom’un genişleyen fiber ağı, evlerde artan cihaz sayısı ve dijital yaşam ihtiyacına yanıt vererek kullanıcıların akıllı teknolojileri en yüksek verimle kullanmasını sağlıyor.
Fiber bağlantı, geleceğin akıllı ev ekosisteminin temelini oluşturma konusunda önemli bir rol üstleniyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu