TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan Terörsüz Türkiye açıklaması: Bu süreçte terör örgütüyle hiçbir pazarlık yapılmamıştır, yapılmayacaktır

Kurtulmuş, her tarih sayfasından ibret almak, ders almak, ders çıkarmak mecburiyetinde olunduğunu bildirdi.
Büyük Taarruz’un öğrettiklerine işaret eden Kurtulmuş, bunlardan birisinin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu söyledi.
“HİÇBİR ŞEKİLDE BİR BAŞKA GÜCÜN BU MİLLETE DİZ ÇÖKTÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Emperyalizme karşı ortak bir duruş da sergilendiğini aktaran Kurtulmuş, “Hiç kimse, bu milletin boynuna altın tasmayı geçirebilme gücüne sahip olmadı ve kıyamete kadar da olmayacaktır.” dedi.
Kurtuluş mücadelesinin bir diğer özelliğinin de Türk milletinin özgürlüğüne olan düşkünlüğü olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, “Hiçbir şekilde bir başka gücün bu millete diz çöktürmesi, bu millete boyun eğdirmesi mümkün değildir. Bu millet Allahuekber sedasının dışında hiçbir sedaya boyun eğmemiş, hiçbir sesin karşısında diz çökmemiş, rükuya eğilmemiştir. Bu millet Allah’tan başkasına eyvallah etmez ve etmeyeceğini de özgürlüğüne düşkünlüğüyle ortaya koymuştur.” diye konuştu.
“ELLERİNDEN GELSE BU HALKI İSTİKRARSIZLIK İÇERİSİNDE MAALESEF SÜRÜNDÜRMEK İSTERLER”
Eldeki bütün imkanları birleştirerek, fedakarlıkla ve cesaretle mücadele edebilme kabiliyetinin Türk milletinin bir başka özelliği olduğunu anlatan Kurtulmuş, “Bu milletin en temel özelliklerinden birisi de zoru gördüğü zaman kaçmak değil, zorun karşısında örgütlenebilmeyi, dayanabilmeyi, mücadele edebilmeyi ortaya koyabilmesidir.” dedi.
Kurtulmuş, bir asır sonra yine dünyadaki bütün büyük olayların neredeyse hepsinin cereyan ettiği coğrafyanın, Anadolu kıtasının etrafındaki coğrafya olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İsrail’in Filistin üzerindeki baskılarını, zulümlerini, soykırımını görüyorsunuz. Akdeniz’deki karışıklığı, Kızıldeniz’deki karışıklığı, Karadeniz’deki karışıklığı, Kafkaslar’daki, Balkanlar’daki çekişmeleri görüyorsunuz. Tam da bütün bu coğrafyanın ortasında Türkiye istikrar içerisinde olan, yıldız gibi parlayan bir ülkedir. Birileri de Türkiye’nin bu gücünden, güçlenme potansiyelinden fevkalade ciddi şekilde rahatsızlık duymaktadır. Nasıl bizim 103 sene evvel bu topraklarda güçlü bir şekilde, birlik ve beraberlik içerisinde, yan yana ayakta durmaktan başka şansımız yok idiyse, bugün de açıkçası güçlü bir şekilde ayağımızı yere basarak, saflarımızı sıklaştırarak, birlik ve beraberlik içerisinde yola devam etmekten başka hiçbir şansımız yoktur.
Elin oğlu sanmayın ki bu coğrafya üzerindeki ve bu coğrafyanın amiral gemisi olan Türkiye üzerindeki hedeflerinden vazgeçti. Ellerinden gelse Türkiye’yi iki günde bilmem kaç parçaya bölerek bu halkı istikrarsızlık içerisinde maalesef süründürmek isterler. Onun için akıl akıldan üstündür. Hele hele bu milletin feraseti çok daha güçlüdür, büyüktür. Zaman tam da yeniden güçlü, büyük Türkiye olma hedeflerine çok yaklaştığımız bir dönemde, içeride birliğimizi, dirliğimizi sağlamak, yani iç cephemizi tahkim etmek, dışarıda da Türkiye’yi saygın ve güçlü bir ülke olarak, dünyadaki sorunlara çözüm arayan ve çözüm bulan bir ülke pozisyonunda bu istikamette ilerletmektir.”