Sigara mesane kanseri riskini 4 kat artırıyor

Uluslararası Ürolojik Araştırmalar Derneği (IURES) eski Başkanı, İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Şanlı, mesane kanseriyle ilgili önemli uyarılarda bulundu…
ERKEKLERDE DAHA FAZLA
Mesane kanserinin, idrar kesesinde gelişen kanser türü olduğunu, erkeklerde, kadınlara kıyasla belirgin şekilde daha sık rastlandığını belirten Prof. Dr. Şanlı, “İdrarda kan görürseniz, ağrı olmasa bile vakit kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurun. İdrarda kan, mesane kanserinin en sık belirtisidir ve idrar kırmızı, bordo ya da çay renginde olabilir. Erken tanı ise tedavinin başarısını ve yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır” dedi.

SIK İDRAR VE YANMA!
Bunun yanı sıra sık idrara çıkma, ani sıkışma, idrar yaparken yanma, tam boşaltamama hissi gibi şikayetlerin de mesane kanserinin belirtileri arasında yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Şanlı, “Bu yakınmalar her zaman kansere bağlı değildir, enfeksiyon, selim prostat büyümesi veya mesane taşı gibi nedenlerle de oluşabilir. Ancak özellikle kanama varsa, ‘geçer’ demek yerine mutlaka hekim tarafından değerlendirme gerekir” dedi.

BU MESLEKLERDE ÇALIŞANLAR DİKKAT!
EN büyük ve değiştirilebilir risk faktörü tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının ve maruziyetinin sonlandırılması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şanlı, “Bunun dışında boya, kauçuk, tekstil, metal ve deri sanayinde bazı kimyasallara maruziyet, uzun süreli idrar yolu irritasyonu, ileri yaş ve erkek cinsiyet de risk artışıyla ilişkili. Bu meslek gruplarında çalışanların koruyucu önlemlere uyması ve periyodik sağlık kontrollerini aksatmaması önemlidir. Kimyasal maruziyeti olan işlerde koruyucu ekipmanı eksiksiz kullanın ve işyeri hekimliği ile işbirliği yapın” diye uyardı.

DÜZENLİ SİSTOSKOPİK TAKİP
TANIDA ilk adımın yapılacak bazı testler olduğunu belirten Prof. Dr. Şanlı, bunları şöyle sıraladı: “İdrar tahlili ve bazı durumlarda idrar sitolojisiyle kanser hücreleri araştırılır. Ultrason ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle böbrekler ve idrar yolları değerlendirilir. Kesin tanı çoğunlukla sistoskopiyle (ince bir kamera ile mesanenin içeriden incelenmesi) ve mesane içindeki kitlelerin transüretral yolla temizlenmesi (TUR-T) sonrası patoloji incelemesiyle konur. Düzenli sistoskopik takip, olası nüksleri erken yakalamak için şarttır. Kas tabakasına ilerlemiş hastalıkta temel tedavi mesanenin cerrahi olarak çıkarılması (radikal sistektomi) şeklindedir.”
UMUT VERİCİ YÖNTEMLER
TIBBIN her alanında olduğu gibi mesane kanserinde de son dönemde önemli gelişmeler yaşandığını belirten Prof. Dr. Şanlı, şunları söyledi:
Özellikle manyetik rezonans görüntüleme, tümörün mesane duvarındaki derinliğini, lenf düğümlerini ve çevre dokuları değerlendirir.
Mesane içini kamerayla (endoskopi) incelerken, kullanılan mavi ışık gibi teknolojiler, bazı yüzeysel tümörlerin daha iyi fark edilmesini sağlayabilir.
Klasik evreleme (tümörün yayılımı) tedavinin temelidir. Buna ek olarak tümörün genetik ‘alt tipleri’ ve bazı genetik değişiklikler, tedavi seçiminde yol gösterebilir.
Halk arasında akıllı ilaç olarak bilinen immünoterapi, onkolojik tedavi düşünülen hastalarda, tümörde PD-L1 düzeyi gibi belirteçler, bazı ilaçlar için yanıt olasılığını anlamaya yardımcı olur.
Ameliyat sonrası kanda dolaşan tümör DNA’sının (ctDNA) araştırılması, ‘mikroskobik kalıntı’ hastalık riskini saptamada umut verici bir yöntemdir.
Robotik cerrahi, mesane kanseri tedavisinde uygulanan radikal sistektomi ameliyatlarında daha hassas disseksiyon, küçük kesiler ve genellikle daha az kan kaybı gibi avantajlar sağlayabilir.



