SALİH TUNA / ‘Soykırım barıştır’


Soykırıma uğratılan Gazze‘nin bir deri bir kemik kalmış çocuklarına bir dilim ekmek götürmeye çalışan Sumud filosundaki aktivistleri zorla alıkoymakla kalmadılar; “Hepiniz teröristsiniz!” diye hakaretler yağdırdılar.
Çocuklar açlıktan ölmesin diye ekmek götüren insanlara “terörist” diyen bir zihniyet, apartheid’den çok daha felakettir.
Chomsky boşuna “İşgal altındaki topraklarda İsrail’in yaptığı şey apartheid’den daha kötüdür…” dememişti.
Nobel Barış Ödülü‘ne aşeren ABD Başkanı Trump, Sumud filosu aktivistlerinin derdest edilmesine gıkını çıkarmadı.
Gerçi soykırımın sponsoru olarak ne diyebilirdi ki?
“Bırakın aktivistler yardımları versinler; nasılsa çocukları öldürüyoruz, hiç değilse tok karnına ölsünler…” mi diyecekti?
***
Herkes biliyor: Gazze Planı‘nda Filistin halkının zerre kadar iradesi yok; sadece İsrail’in çıkarı var.
Mısır Dışişleri Bakanı da “Planda boşluklar var” dedi.
Boşluk ne ki? Koskoca bir “kara delik” var. Kara delik doldurulmaz; içine çeker, yok eder.
Gazze Planı da böyle: Filistin’in direnişini yutmak için hazırlanmış bir kara delik.
Netanyahu tankla başaramadığını masa başında halletmeye çalışıyor. Trump da soykırıma maruz kalanlara, “Şu tarihe kadar kabul edin, yoksa İsrail’le birlikte sizi yok ederiz” diye tehdit savuruyor.
Sanki bugüne kadar farklı bir şey mi yaptılar? Tek fark, bu kez soykırımı “barış” maskesiyle süslüyorlar.
Sonuçta “Tanrı’nın seçilmiş halkı” olduklarına inananların, soykırımı “doğal hak” görmesinden başka bir şey değildir bu.
Orwell görse yeni bir slogan eklerdi: “Soykırım barıştır.”
***
Trump ve Netanyahu‘nun kafa kafaya verip kotardıkları Gazze Planı’nda üzerinde pek durulmayan “dinler arası diyalog” masalı da var. Maksatları “radikalleşmeyi” önlemekmiş.
Hem iki yılı aşkın süredir soykırım yapıyorlar hem de “radikalleşmeden” şikâyet ediyorlar.
Maksatları diyalog falan değil elbette; direnişi kökten bitirmek.
Mezhep asabiyetini körükleyenlerin, dahası Şii-Sünni savaşını kışkırtmak için tuzak kuranların “dinler arası diyalog” terennüm etmesi zaten kara mizah.
Oysa insan olanlar ve insan kalanlar, arazide diyaloğun kralını kuruyor.
Mesela, Gazze soykırımına karşı Latin Amerika’dan Japonya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya her dinden, her ırktan insanlar birlikte seslerini yükseltiyorlar.
Sumud filosunda da Gazzeli çocuklara bir lokma ekmek götürebilmek için ölümü göze alan, farklı dinlerden ve etnisitelerden insanlar var ya işte asıl diyalog budur.
Bu diyaloğu kuran insanları “terörist” tesmiye edeceksin, sonra kalkıp birinci vizyonunu FETÖ’yle idrak ettiğimiz “dinler arası diyalog” martavalını yeniden vizyona sokacaksın.
Geçiniz.