YAZARLAR

SALİH TUNA / Sermayeyi 2 ayda tükettiler

Bunların hâllerini akılla izah etmek gerçekten de çok zor. Beddua mı almışlar, “çarpılmışlar” mı anlamadım gitti?
Hangi aklı başında muhalefet “ahlaki üstünlüğünü” kendi eliyle yok eder? Bunlar şappadak yok etti, dahası bir kalemde silip attı.
Bir iktidar düşünün ki…
İçeriden dışarıdan biteviye sıkıştırılmış, özellikle de 2012’den sonra adeta akrep kıskacına alınmış. Envaiçeşit badireler atlatmış; kapatma davaları, FETÖ kumpasları, muhtıralar, ABD yaptırımları, bilumum terör saldırıları… Yetmezmiş gibi bir de korona salgınına maruz kalmış, artı Türkiye’nin neredeyse 4’te 1’ini yıkan büyük bir depremle alabildiğine sarsılmış… Bir yandan da gevşekler ve menfaatperestler marifetiyle içten içe çürütülmeye çalışılmış… Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı yaptıkları tarafından da adeta sırtından hançerlenmiş… Hepsinin üstüne sosyal medyada matine-suare yürütülen algı faaliyetlerine karşı sadra şifa çözüm üretememiş…
Böylesi bir iktidar takdir edersiniz ki ayakta duramaz. Ama duruyor!.. Hayır, mucize sayesinde değil, CHP sayesinde.
İddia ediyorum; 23 yıl boyunca CHP lök gibi dursaydı, hiçbir şey yapmasa, hülasa ağzını hiç açmasaydı bile iktidar kendiliğinden yıkılırdı.
Güleceksiniz ama söyleyeyim: AK Parti ne vakit kaybetme trendine girmişse, CHP etti eyledi imdadına yetişti.
Nasıl mı? Kendisini/varlığını hissettirerek elbette.
Millet de haklı olarak “15 Temmuz’a tiyatro diyen, müstevlilerle cilveleşen bu CHP iktidara geleceğine, AK Parti kendisini düzelterek yoluna devam etsin, bin kat daha iyidir…” demeye getirdi.
Gelgelelim, bu sefer her iktidarı devirecek ekonomik kriz baş gösterdi. O kadar ki dünya ölçeğindeki ekonomik krize, yaptırımlara veya deprem ve pandemi gibi afetlere kimseciklerin bakacak takati kalmadı. CHP de bunu doğal olarak dibine kadar kullandı.
Zaten CHP nezdinde tek suçlu “yolsuzlukla” ve “liyakatsiz” olmakla itham ettiği iktidardı.
Fakat…
Onca yıl muhalefette kalmaktan kaynaklanan “ahlaki üstünlüklerini” İmamoğlu uğruna 2 ayda tükettiler.
Bu saatten sonra hangi yüzle iktidarı “yolsuzluk” üzerinden suçlayacaklar?
Gırtlaklarına kadar da nepotizme battılar. Bir de “liyakat” kelimesini ağızlarından düşürmüyorlardı “şaibeli diplomaya” göğüslerini siper ettiler.
Koca bir yanılgı var: AK Parti‘nin rakibi İmamoğlu veya Mansur Yavaş veya başka bir siyasi figür değil, bizzat kendisidir. Yani, her seçim sonrası aldıklarını ifade ettikleri mesajın tekabül ettiğidir… CHP‘nin şansı da İmamoğlu veya Mansur Yavaş falan değildir.
Şu kadarını söyleyeyim, ötesini varın siz hesap edin: CHP söz konusu “ahlaki üstünlüğünü” İmamoğlu için bu denli heba etmeseydi, aklıevvel Can Ataklı‘yı veya “Islak Nevşin” tesmiye edilen bacımızı bile aday gösterse kazanırdı.
Güvenlik kameralarının bantlanmasını ve o jammer’ları komik gerekçelerle izah etmeye çalışırsan, her şey dımdızlak ortaya çıktığı, onca belge/görüntü ortalığa saçıldığı hâlde ve kendi müdürlerinin bile itirafçı olduğu yerde hiçbir şey olmamış gibi yaparsan, ayrıca yargının mahut yolsuzlukları soruşturmasını müstevlilere gammazlarsan “ahlaki üstünlükten” eser kalmaz tabii.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu