SALİH TUNA / Ne mutlu sana aklın yok


Uğur Mumcu “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” derdi; okumadığı yazıya “yorum” döşeyenlere biz ne diyelim peki?
Üstelik okumadıkları o yazıda tüm lakırdılarına peşinen cevap verildiği hâlde.
“Ankara nire Elazığ nire?” serlevhalı yazımda bu tarz “okur makulesi akınına” maruz kaldım da ondan söylüyorum.
Okumuş olsalardı söz konusu naçizane yazımda bahsi geçen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş‘ın sadece bir araçtan ibaret olduğunu kolaylıkla anlarlardı.
Zaten anlama sorunlu olanları da hesaba katarak şu notu düşmüştüm: “Doğrusunu isterseniz fakiri Mansur Bey‘in diploması hiç ilgilendirmiyor. İster Oxford mezunu olsun, isterse üniversite sınavında başkası yerine girmiş olsun, umurumda olmaz. En fazla ‘Allah çarşısına pazar versin’ der geçerim. Lakin muhalif güruhun tepkisi fevkalade umurumda…”
***
Demem o ki sevgili muhalif okumazlarım, anlattığım sizin hikâyenizdi, Mansur Bey‘in değil.
Hâliyle “Falan da yapmıştı ama!” veya “Filanı da araştırdın mı?” şeklinde özetleyeceğimiz “argümanlarınız” bana çalışmaz.
Kaldı ki bu tepkilerinizin saçmalığını dile getirmek için “Hep aynı nakarattan sıkılmadınız mı?” demiştim, “Hiçbir usulsüzlük, hiçbir yolsuzluk, hiçbir hırsızlık başka bir usulsüzlük veya yolsuzluk veya hırsızlığın gerekçesi veya mazereti olarak öne sürülemez…”
Bu kafayla giderseniz korkuyorum bir gün CHP’li belediye başkanlarını jurnalleyen CHP’lilere veya CHP’li itirafçılara da “AKP’liler de yapmıştı ama onlara gelince susmuştunuz!..” diyeceksiniz!
Sizde bu cevher var çünkü.
En entelektüellerinin “ufuktan doğan güneş” şeklinde çizdiği İmamoğlu‘nu “İkinci Atatürk” belleyen güruh geçmiş yazımın altına “yalakalıktan” dem vuruyor.
Karşınızda milletvekili olmak için birbirini çiğneyen yazarçizerleriniz yok, haddinizi bilin.
Burnum yere düşse almam, siz kime laga luga ediyorsunuz?
***
Dünyanın en çok satan Rus mizah dergisi Krokodil 80’li yılların başında “Türkler mizah bilmez” demeye getirince, dönemin Gırgır dergisinde Oğuz Aral okurlarına çağrı yaparak (mealen) “Gösterin şunlara mizahımızı…” demişti. Bunun üzerine “Nasreddin Hoca bir gün eşeğine ters binmiş…” fıkraları bitmez tükenmez şeklide dergiye akmaya başlamış, ışıklar içinde yatası Huysuz İhtiyar da “Yetişir…” demek zorunda kalmıştı.
Aynı fıkra da olsa nihayetinde kendilerinin seçtiği fıkraydı. Günümüz muhalif trollerinin tepkileri de birbirinin kopyası ama düğmeyle çalışıyorlar galiba. Düğmelerine basıldığında da hep birlikte başlıyorlar nakaratlarına.
İçlerinde en küfürsüzü de “Sabah gazetesi linki veren bir bedbaht blok” yorumu yapmış ilgili yazıma. (Sabah gazetesinde yazdığımdan olmasın, hay Allah.)
Merhum felsefe hocamız Buud Hayri Bey, kimi ahmaklara “Ne mutlu sana ki aklın yok” derdi, biz bunlara ne desek bilmem ki.