YAZARLAR

SALİH TUNA / Bu ‘hilali’ ne yapacağız Yusuf’um

Yemen‘in İsrail‘e düzenlediği saldırılardan ne çıkar demeyin, hiçbir şey çıkamasa da İbrahim’i yakacak ateşe bir damlacık su taşıyan karınca misali yönünü/duruşunu ortaya koyar.
Bu soylu duruş uğruna dönüp “hâllerine” bakmadılar. Yani, çocukları açlıktan ölecek kadar dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olduklarını hesaba katarak duruş ve direnişlerini ertelemediler.
ABD, İngiltere ve İsrail bu isyankâr duruş sona ermezse Yemen’i topyekûn yerle bir edeceklerini ilan edince de o ayeti anıştırır şekilde müthiş bir dirayet gösterdiler: “Bazı insanlar onlara, ‘Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun’ dediklerinde, bu, onların imanını artırdı; ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir…’ dediler.” (Âl-i İmrân Suresi, 173)
İsrail ve dostları tehdit etmekle kalmayıp F-35′lerle ölüm kusan bombalar yağdırdılar.
Yemen Ensarullah’ı milim geri adım atmadı. Hatta İsrail’e yaptıkları saldırıları daha da artırdılar.
Demem o ki, karınca misalinden çok çok öte İsrail’e zarar verdiler. Bunu da kategorik olarak İsrail’in yok edilmesine değil, Gazze‘deki katliamın sona erdirilmesine bağladılar: “Soykırımı durdurun, çocukları öldürmekten vazgeçin, biz de size füze atmaktan vazgeçelim…” dediler.
Balistik füzelerle yaptıkları saldırılarla İsrail havalimanlarını felç ettiler. O kadar ki Ben Gurion Havalimanı yolcu trafiğinin neredeyse yarısına yakınını kaybetti.
Gelgelelim…
Birçok yabancı havayolu, İsrail‘e olan uçuşlarını durdurmuş yahut büyük ölçüde azaltmışken halkı Müslüman olan bir bölge ülkesi uçuşlarını yüzde 30 artırdı.
Hangi ülke mi?
Hani şu kadınların saçlarını Trump‘a törenle sallayanların ülkesi.
İtalya‘nın Cenova‘sında İtalyan liman işçilerinin İsrail terör devletine gidecek gemiye silah yüklemeyi reddettikleri o geminin Suudi Arabistan‘a ait olduğunu birkaç gün evvel dercetmiştim.
Mısır‘a gelince…
Bir yandan Netanyahu‘nun Gazze’yi işgal planını en şiddetli dille kınarlarken, diğer yandan neredeyse eşzamanlı şekilde (7 Ağustos 2025’te) İsrail’le 35 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması yaptılar.
Netanyahu da geçen gün İran halkına yaptığı ayaklanma çağrısına bir yenisini daha ekledi. İran’da da BAE, Suudi Arabistan ve Mısır‘daki gibi uyum içinde çalışabileceği bir rejim istediği herkesin malumu.
Böylesi bir kukla rejim marifetiyle İbrahim Anlaşmaları’na dâhil edilecek bir İran da Hamas gibi direniş örgütlerinin alayını “terörist” ilan edecektir. Hâliyle, Şah döneminde olduğu gibi İsrail’in bölgedeki biricik müttefiki İran olacaktır.
İran’da rejim değişmedi ama İran’a düşmanlıkta Netanyahu’yla yarışan muhteremlerin “Şii Hilali” paranoyası sükûnete erdi galiba.
İçlerinden en nahifi geçenlerde “İnsan insanın kurdu değil, insan insanın yurdudur” şeklinde son derece revnaklı bir aforizmasını takipçileriyle paylaştı. Mezhep taassubu söz konusu olduğunda, insan insanın neyi olduğunu bizzat kendi örnekliğinde gördük.
Sonuç itibarıyla, “İsrail-ABD” hilali bölgeye tastamam musallat oldu.
Lübnan’da İsrail’e karşı tampon vazifesi gören Hizbullah’ın liderinin katledilmesi helva yenerek kutlandı. Ardından da İran bölgeden tasfiye edildi. O kadar ki ABD’nin çöktüğü Zengezur Koridoru’nu bile sorun etmeyen bir cumhurbaşkanları var.
Yusuf’umuz artık rahata ermiştir.
Bakalım Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ı kafaya takan kimi “İrani çevreler” ne vakit rahata erecekler?
Putin‘in bile “Gazze için her şeyi yapan uluslararası toplumun lideridir” dediği Erdoğan’ı, “Filistin/Gazze duyarlığı” üzerinden mahallede sinsice itibarsızlaştırmaya çalışmak akla/izana/ insafa ziyan bir tutumdur.
Dahası, istemeden de olsa Netanyahu‘nun amacına hizmet etmekten başka bir şey değildir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu