
Sadık Albayrak
Böyle bir ortamda… Güçlü Türkiye çok önemli. Güçlü Türkiye için ise… Yerli ve milliye dönüş kaçınılmaz.
Sadık Albayrak, Türkiye’nin bu yoldaki eylemlerinin, savunma sanayii, petrol ve doğalgaz hamlelerinin Batı’da yarattığı rahatsızlıkları uzun uzun anlattı.
Bakan Berat Albayrak‘a yapılan tehditler… Batı‘nın FETÖ‘ye verdiği destek… 15 Temmuz’a uzanan yola döşenen taşlar.
15 Temmuz’u konuşurken de söz bir ara, Eymen‘e geldi.
Sadık Albayrak, “15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’ten havalanan uçağındaki en küçük yolcu, 8 aylık Eymen’di” dedi.
Eymen… Torun… Berat Albayrak’ın oğlu.
***
Türkü
Sadık Albayrak, bahçeden çilek kopartıp uzatıyor… Ve bir türkü tutturuyor:
“Parma’nın her tarafı koruluktur, koruluk, Ey kız senin peşine gide gide yorulduk.”
Yayla… Ayran… Türkü… Ve bir türkü daha:
“Sabahın ezanında buluşalım kiranda (tepede).
Alır kaçarım seni kukolar (baykuşlar) bağıranda.”
– Sadık Bey… Bu türküleri yengem için mi yaktınız? Yengeme okudunuz mu?
Kahkahayı basıyor:
– Karıştırma şimdi geçmişi… Türküyü dinle.
***
Yeniden hayat
Sohbet uzun… Darbeler… Muhtıralar… Ve arkasındaki yabancılar.
Sadık Albayrak, kitabın ortasından konuşuyor: Batı var ya Batı… Türkiye’yi hasta adam olarak görmek istiyor.
Şimdi söyleyeceğim belki mübalağa sayılabilir ama… Sayın Cumhurbaşkanı’mızın izlediği yol, Batılıların deyimiyle, ‘yeniden hayat bulma’.
***
Teşekkür
Tereyağı… Hani ne derler, mis gibi.
Sadık Bey, bir topak tereyağı uzatıyor: “Bunu yengeme götür.” Sonra… Bir topak daha… Cemil Çiçek’e vermemizi istiyor.
– Teşekkürler… Hiç gerek yok… Size kalmayacak.
– Merak etme, gerisi var… Serhat’a, Berat’a, torunlara da gönderiyorum… Sayın Cumhurbaşkanı’na da.
***
Ters kelepçe
Bahçede gezerken dikkatimizi çekti… Sadık Albayrak, bir kolunu pek rahat kullanamıyor… Zorlanıyor.
“Hayırdır” diyoruz:
– Geçmiş olsun… Mevsimden mi?
Sadık Bey, “Boş ver” diyor… Uzaklara bakıyor… “Uzun hikâye” diyerek devam ediyor: