YAZARLAR

PINAR YILDIZ YÜKSEL / Çocukları sosyal medya malzemesi yapmayın

Sınıfta yaşanan küçük bir an, bir kahkaha ya da yapılan bir hata birkaç saniyelik videoya sığıyor, sonra herkesin önüne düşüyor. O videodaki çocuklar bunun ne anlama geldiğini bilmiyor ama izleri kalıyor. Öğretmenlik biraz da bazı görüntüleri paylaşmamak, çocukları alkıştan önce koruyabilmek değil mi? Milli Eğitim Bakanlığı, haklı bir kararla fenomen öğretmenleri mercek altına aldı

Sınıfta çekilen birkaç saniyelik videolar, çocukların mahremiyetini görünmez kılıyor. Eğlence, bağ kurma ya da görünür olma isteğiyle paylaşılan görüntüler; çocukları farkında olmadan herkese açık bir sahneye çıkarıyor. Oysa öğretmenlik, içerik üretmekten önce çocuğu koruma sorumluluğu taşıyor.
Bir öğretmen düşünün. Elinde telefon, sınıfın ortasında. Çocuklar gülüyor, biri yanlış cevap veriyor, diğeri arkadaşına takılıyor. O anlar birkaç saniyelik bir videoya sığıyor. Sonra “paylaş” tuşu…
Ve sınıf, bir anda herkese açık bir sahneye dönüşüyor. Son zamanlarda Türkiye’de bu manzaraya sık rastlıyoruz. Öğretmenlerin öğrencileriyle çektikleri videolar sosyal medyada dolaşıma giriyor. Kimisi “eğlenceli ders”, kimisi “öğretmen-öğrenci bağı”, kimisi de açık açık “fenomen olma” hevesiyle paylaşılıyor. İlk bakışta masum gibi duran bu görüntüler, biraz durup düşününce insanın içini huzursuz ediyor.
Çünkü ortada bir detay var: O videolardaki çocuklar, bizim çocuklarımız. Bir çocuğun sınıfta yaptığı bir hata, arkadaşları arasında kalması gerekirken artık binlerce kişinin yorumuna açılıyor. Gülüşü, mimikleri, sesi… Hepsi kayda giriyor. Üstelik çoğu zaman çocuk bunun ne anlama geldiğini bilmiyor. “İnternete düşmek” diye bir şey var ama çocuk dünyasında bunun karşılığı yok.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın son dönemde bu paylaşımları mercek altına alması boşuna değil. CİMER’e giden şikâyetler, velilerin rahatsızlığı, sosyal medyada büyüyen tartışmalar bir noktada “dur” deme ihtiyacını doğurdu. Çünkü mesele sadece bir video değil; mahremiyet, etik ve sorumluluk meselesi.
Öğretmenlik, sadece ders anlatmak değil. Çocuğu korumak, kollamak, güvenli bir alan yaratmak demek. Sınıf dediğimiz yer, çocuğun kendini rahat hissettiği, hata yapabildiği bir alan olmalı. Kamera açıldığında bu alan değişiyor. Çocuk artık öğrenci değil, içerik oluyor.
“Veliden izin alındı” deniyor bazen. Peki, çocuk ne istiyor? Sekiz yaşındaki bir çocuk, videosunun yıllar sonra karşısına çıkabileceğini, başka çocuklar tarafından alay konusu olabileceğini, hiç tanımadığı insanların yorum yapacağını gerçekten kavrayabilir mi?
Sosyal medya tuhaf bir yer. Bugün alkışlanan bir video, yarın linç edilebiliyor. Ve bu dalga, en çok da savunmasız olanı, yani çocuğu vuruyor. Öğretmen için birkaç saniyelik görünürlük, çocuk için uzun süreli bir iz bırakabiliyor. Elbette kimse öğretmenlerin dijital dünyadan tamamen uzak durmasını istemiyor. İyi örnekler, yaratıcı fikirler, eğitici içerikler paylaşılabilir. Ama çocukların yüzü, sesi, adı olmadan.
Sınıfın ruhunu anlatmak mümkün; öğrenciyi vitrine koymadan da. Belki kendimize şu soruyu sormak gerekiyor: Bu video gerçekten eğitim için mi, yoksa biraz da “beğeni” için mi? Çünkü öğretmenlik, takipçi sayısıyla ölçülen bir meslek değil. Ve bazı görüntüler vardır; alkış alsa bile, sınıfta kalması gerekir.

ERZURUMLU KIZLAR OLİMPİYAT YOLUNA GİRDİ
Geçtiğimiz haftalarda Erzurum, Palandöken’deydim. Kayak sporunda belki de ileride ülkemizi temsil edecek kız çocuklarımıza destek için gittim. Dağ Gibi Arkandayız projesiyle Erzurum’da yaşayan ama hayatında hiç Palandöken’i görmemiş ve kayakla tanışmamış kız çocukları bu sporla tanıştı. Hatta tanışmakla kalmadı. Daha önceden yapılan duyuru ile Erzurumlu 8-12 arasındaki kız çocukları, bu projeye dahil olacakların seçilmesi için bir eleme için çağrılmış. Tam 300 kız çocuğu başvurmuş. Bu çocuklarımız, Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde bilimsel olarak temel performans testlerine tabi tutulmuş. Testlerde kayak sporu için önemli olan “Dikkat, Sağlık, Çeviklik, Denge ve Sprint” parametreleri değerlendirilerek 30 kız çocuğu seçilmiş.

İşte ben de bu 30 kız çocuğu içinden seçilecek üç kızımızın elemelerini izleme şansı yakaladım. Her bir çocuğumuz öyle motive olmuş, öyle istekli ve yetenekliydi ki! Ama içlerinden seçilen çocuklar, Ravza Ilgın Çılgı, Havsa Berra Çılgı ve Zeynep Turhan oldu. Onlarla tanıştım ve heyecanlarına ortak oldum. Yaklaşık 10 yıl boyunca Allianz Türkiye tarafından desteklenecekler ve birer eğitmen olarak Erzurum’daki diğer kız çocuklarına kayak eğitimi verecekler. Bu üç kızımıza baktıkça içimden “Belki de on yıl sonra sizinle Kış Olimpiyatları’nda karışılacağız” diye geçirdim.
Olimpiyattan bahsetmişken Balkan Şampiyonu milli kayakçı Ceren Reyhan Yıldırım da oradaydı. Kendisiyle tanışıp sohbet etme imkanımız oldu. 2026 yılında Milano’da yapılacak Kış Olimpiyatları’nda ülkemizi temsil edecekti ama talihsiz bir kaza geçirmiş. Aksayarak yürüyordu, üzülerek ne olduğunu sordum.

TALİHSİZ BİR KAZA UMUDA DÖNÜŞTÜ
Yıldırım, “Kayak sporuna 7 yaşında başladım. 11 yaşında ilk kez Çocuk Millî Takımı’na seçildim. O günden bu yana farklı yaş kategorilerinde millî formayı 196 kez temsil ettim. Halen Olimpik Millî Takım sporcusuyum. Bugüne kadar uluslararası alanda 18’i birincilik olmak üzere toplamda 32 kez kürsüye çıktım. Ancak tam da olimpiyatlara kota alacakken, 2026 kış olimpiyatlarına hazırlanırken, en zirve dönemimde, en hazır zamanımda İsviçre’de antrenman sırasında talihsiz bir kaza geçirdim, sakatlandım. Hatta geçtiğimiz haftalarda bir operasyon geçirdim.

Olimpiyatlara bu kadar yakınken büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Şimdi iyileşmeye çalışırken Allianz Türkiye’den gelen bu haber benim motivasyonumu artırdı. Zor bir süreç geçirirken hiç beklemediğim bir zamanda böyle bir sponsorluk teklifinin gelmesi beni çok şaşırttı, şaşırttığı kadar da sevindirdi. İyileşeceğime artık daha çok inanıyorum” dedi.
Erzurum’dan büyük bir umutla döndüm. Kız çocuklarımızın böyle imkanlara sahip olacağı organizasyonların olması çok güzel. Şimdi gelecek on yıl içinde bu minik kız çocuklarının bize yaşatacağı gururu görmeyi iple çekiyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu