PINAR YILDIZ YÜKSEL / Çocuk depreme bakışını anne-babasından öğreniyor

Çocuklar, deprem gibi büyük bir felaketi sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da yaşarlar. Anne-babanın davranışları ve duygusal tutumları, çocukların depremle ilgili algılarını şekillendirir. Ebeveynin panik hali çocuğun iç dünyasında da bir düzensizlik oluşturur. Aileler duygularını bastırmak zorunda değiller ama düzenlemeliler
23 Nisan‘da yaşadığımız deprem bizi sürekli unutmaya çalıştığımız bir gerçekle de yüzleştirdi. Maalesef ki, deprem ülkesiyiz ve depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Binalarımızın sağlam olması, uygun yerlerde yerleşim yeri inşa etmek gibi fiziki gerçekliklerimizin yanında psikolojimizi de yönetebilmemiz gerekiyor. Özellikle de anne-baba olarak çocuklarımızın depreme yaklaşımını, ruhsal olarak da bu durumu en sağlıklı şekilde nasıl karşılayabileceğini planlamalıyız. Ama bunu nasıl yapacağımızı bilemeyebiliriz tabii! Biz de bu hafta tüm anne-babalar için Psikolog Danışman Aleyna Nazlıcan Yıldız ile görüştük ve çocuklara deprem konusunun nasıl anlatılması gerektiğinden panik anında yapılması gerekenlere kadar tüm detayları kendisiyle konuştuk. İşte yaş gruplarına göre deprem ve çocuk rehberimiz…
GÜVEN VERİCİ CÜMLELER ÖNEMLİ
Çocuğun yakınında olun. Ona fiziksel olarak dokunun: elini tutun, yanına çökün, göz teması kurun. Çök-kapan-tutun uygulamasını çocukla birlikte yapmak, onun paniğini kontrol altına almasına yardımcı olur. Kısa ve güven verici cümleler kullanın. ‘Ben yanındayım, güvendesin.’ ‘Ne yapacağımızı biliyoruz.’ Bu sözler çocuğun zihinsel yükünü hafifletir. Ses tonunuz da çok önemlidir. Ne söylediğinizden çok nasıl söylediğiniz çocuğun duygusal güvenliğini belirler. Ebeveyninin panik dolu haykırışları, çocuğun zihninde depremin tehlikesinden çok, dünyasının ‘kontrolsüz’ hale geldiği ve yetersizim, güçsüzüm algısını yaratır. Bunun olmaması için ebeveyn deprem anında önce kendisini kontrol altında tutmalıdır. Nefes egzersizleri kendisini dengelemeli sonrasında çocuğunun yanına gidip onun yanında olduğunu hissettirmelidir.
TV KALICI KORKU OLUŞTURABİLİR
Deprem olduğunda doğal olarak medyada sürekli canlı yayınlar dönüyor. Çocuklar bu haberlerden etkilenebilir mi?
Deprem sonrası haber kanalları sürekli açık kalır: yıkılan binalar, enkaz altındaki insanlar, ağlayan yakınlar, kurtarma çalışmaları… Tüm bu görüntüler, çocuk için bir bilgi kaynağı değil, duygusal yük ve korku üreticisi haline gelir. Çocuk, görsel belleğini kullanarak bu haberleri gerçeklikten kopuk biçimde büyütür. Özellikle tekrar tekrar yayımlanan yıkım görüntüleri, onların zihninde kalıcı korkulara yol açabilir. Üstelik bu görüntüler, çocuğun “tehlike hâlâ sürüyor” düşüncesine kapılmasına neden olabilir.
Bu nedenle çocukların yanında haberler sınırlandırılmalı, özellikle akşam saatlerinde izlenmemeli. Çocuk bilgi almak isterse, onun anlayacağı düzeyde, doğru kaynaklardan açıklamalar yapılmalı.
İZLEDİKÇE UYARAN DEPOLUYOR
Tekrar tekrar aynı görüntülere maruz kalmak, çocukta travmatik yaşantının içselleştirilmesine neden olur. Çocuk, bu görüntüleri uyaran olarak depolar. Gece korkuları, alt ıslatma, ayrılma kaygısı gibi belirtiler gelişebilir. Görsel içeriklerin “sürekli sürüyor” algısı yaratması, çocukta tehlikenin hâlâ bitmediği hissini doğurur.
KÂBUS GÖREBİLİR, MİDESİ BULANIR
Çocuğun deprem haberlerinden etkilendiği nasıl anlaşılır?
Geceleri yalnız kalmak istememe, artan ağlama nöbetleri, kabus görme, karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel şikâyetler, legolarla bina yıkmak gibi oyunda travmatik senaryoları canlandırma durumlarını ebeveyn gözlemliyorsa bu tür belirtiler, çocuğun iç dünyasında haber görüntülerinin iz bıraktığını gösterir. Böyle durumlarda bir uzmandan destek almak gerekebilir.
YETİŞKİNİ ROL ALIR
Bazı yetişkinler panik oluyor, korkusunu her şekilde hareket ve sözlerinde belli ediyor. Bu durum çocukları nasıl etkiliyor?
Deprem gibi travmatik durumlarda çocuğun dünyası, çevresindeki yetişkinin duygusal haliyle şekillenir. Çünkü çocuk bu durumu ilk kez deneyimleyecek ve bilinmez ani bir olaya karşı nasıl tepki verilecek sorusunun cevabını anne babasından alacak ve onu kopyalayacaktır. Eğer anne-baba yüksek sesle bağırıyor, ağlıyor, kontrolsüz hareketler sergiliyorsa, çocuk doğrudan “tehlike geçti mi geçmedi mi” sorusuna değil, “annem-babam neden böyle davranıyor?” sorusuna odaklanacak. Bu, çocuğun yalnızca depremin değil, duygusal olarak da güvende olmadığını hissetmesine neden olacak ve bu anlarda böyle tepki verilmesi doğal olandır, cevabı geliştirmesini sağlayacaktır.
Çocuk, duygusal düzenleme becerisini yetişkinden öğrenir. Ebeveynin panik hali çocuğun iç dünyasında da bir düzensizlik yaratır. Panik durumu bulaşıcıdır. Özellikle küçük yaş gruplarında çocuk, kendi duygusundan çok ebeveynin duygu durumuna odaklanır. Ebeveynin ağlaması, kontrolsüz bağırması ya da sürekli tekrarlayan endişe cümleleri çocukta derin bir güvensizlik ve korku oluşturur. ‘Ben yalnızım’, ‘dünya güvensiz’ gibi temel inançlar oluşabilir. Panikleyen yetişkin, çocuğun fiziksel olarak yanında olsa bile duygusal olarak yanında olamaz. Bu da çocukta ‘duygusal terk edilme’ hissine yol açabilir. Bu durumların yaşanmaması için aynı uçak düşerken yaşanılan durum gibi yetişkin önce oksijen maskesini kendine takmalı daha sonra çocuğa vermelidir. Ebeveynler, kendi duygularını bastırmak zorunda değildir ama düzenlemelidir. ‘Ben de korktum ama birlikteyiz ve güvenli bir yerdeyiz’ gibi dürüst ama düzenlenmiş açıklamalar çocuğa hem gerçekliği hem de güveni sunar. Gerekirse bir uzmandan destek alınması aile için fayda sağlayabilir.
Ebeveyn panik anında ne yapabilir?
1. Nefesini düzenlenmelidir: Panik anında vücut otomatik olarak hızlı nefes almaya başlar. Bilinçli olarak nefesi yavaşlatmak, beyne ‘tehlike geçiyor’ mesajı verir.
2. Kısa bir cümle belirlenmelidir: ‘Sakinim, buradayım, yanındayım’ Bu cümleyi hem kendine hem çocuğa tekrar etmek, duygusal kontrolü destekler.
3. Fiziksel hareket edilmelidir: Panik anında yer değiştirmek, çocuğa sarılmak, elini tutmak bedeni düzenlemeye yardımcı olur.
4. Kendi duygunu fark etmek önemlidir: “Ben şu an çok korktum ve bu doğal.” Kendi duyguna şefkatle yaklaşmak, onun seni yönetmesini değil, senin onu fark etmeni sağlar.
5. Deprem sonrası güvenli alana geçildiğinde kendine zaman ayırmak önemlidir: Deprem bittiğinde, çocuk uyuduğunda ya da bir güvenli alan oluştuğunda, ebeveynin de kendi bedenine dönmesi gereklidir. Yetişkin olarak yardım istemek, duygusunu yakınlarıyla paylaşmak veya bir uzmandan destek almak da hem kendi ruh sağlığı hem de çocuğun psikolojik iyiliği için gereklidir.
0–3 Yaş
(Bebeklik ve erken çocukluk dönemi)
Bu yaş grubundaki çocuklar sözel ifadeleri tam olarak anlayamaz; ancak çevrelerindeki gerginliği ve bakım veren kişinin duygularını çok güçlü hissederler. Bu yaş grubundaki çocuklar için açıklamadan çok güven hissini artırmak önemlidir. Rutinleri bozmadan sürdürmek, sakin bir ses tonu kullanmak, sarılmak, yanında yatmak önemlidir ve dokunsal temasla güven vermek faydalı olur.
3–6 Yaş
(Okul öncesi dönem)
Bu yaş grubundaki çocuklar hayal ile gerçeği ayırmakta zorlanabilirler. Çocuklar için depremin ‘canavar’ ya da ‘ceza gibi algılanması mümkündür. Kısa, basit ve somut cümlelerle açıklama yapılmalı: Gelişim düzeyine bağlı olarak bildiği bilgilerden yola çıkılabilir. Dünya ve yer kabuğu bilgisi varsa şu şekil bir açıklama yapabilirsiniz: ‘Yer kabuğu zaman zaman hareket eder. Bu hareketlere deprem denir. Bazen biz bu hareketleri hissederiz. Evlerimiz, öğretmenlerimiz ve büyüklerimiz bizi korumak için hazır olur.’
Bu yaş grubunda ki çocuklar için depremi oyunla ve hikâyeyle anlatmak çok etkilidir. Böylelikle çocuk yaşadığı durumun ona özgü bir durum olmadığını öğrenebilir ve kişiselleştirmeden uzakta başa çıkma becerilerini geliştirebilir. Yaşadığı olumsuz duyguları dışarı vurması için resim çizme aktiviteleri de yaptırılabilir. Görsellerle desteklenmiş boyama kitapları ve güvenli alan çizimleri yaptırmak faydalı olur.
7–11 Yaş
(İlkokul dönemi)
Bu yaşta çocuklar neden-sonuç ilişkisi kurabilir, ama yine de duygusal olarak travmatik içerikleri büyütme eğilimleri vardır. ‘Deprem yerin altında bulunan fay hatlarının hareket etmesiyle oluşur. Bazen hissederiz, bazen de hissetmeyiz. Biz bu durumlar için önlem almayı biliriz. Hep birlikteyiz ve güvendeyiz.’
Sürecin yönetilebilir olduğunu hissettirmek için deprem tatbikatı, deprem çantası konusunda çocuklarıyla iş birliği yapmalıdır. Çocuğa bir kişisel deprem çantasını hazırlama gibi bir görev vermek faydalıdır. Deprem anında aile bireyleri nerede toplanacak, bireysel olarak farklı yerlerde durulacaksa bunun tatbikatı yapılabilir. Bilinmezlik çocuklar için en korkutucu olan durumdur. Var olan durumu olabildiğince bilinir kılmak o an geldiğinde yaşanılan stres ve kaygıyı yönetmek de yardımcı olacaktır. Bilgilendirici kitaplar ve çizgi filmleri izlenebilir üzerine fikir alışverişi yapılabilir.
+12 Yaş
(Ergenlik ve üstü)
Bu yaş grubu daha gerçekçi bilgiler talep eder, haberleri takip eder ve felaket senaryolarına kapılabilir. Daha açık, bilimsel bilgiler verilebilir. Ancak duygular da ihmal edilmemeli.
“Biliyorum aklında birçok soru var. Bu süreçte birlikte bilgi alabiliriz. Güvende kalmak için neler yapabileceğimizi birlikte planlayalım. Kaygı yönetimi konusunda birlikte egzersizler yapılabilir: Nefes egzersizi, gevşeme çalışmaları… Ancak haberleri sınırlı izleme konusunda ebeveynler de rol model olmalı ve kontrollü haber takibi yapılmalıdır. Depremlerle ilgili bilimsel içerikler edinebileceği uzman videoları ve eğitici kitapçıklardan faydalanabilirler.