YAZARLAR

ÖZLEM DOĞANER / 21. Yüzyılın İyilik Hareketi: Türkiye’nin Yumuşak Gücü

İstanbul, bu hafta dünyaya yalnızca bir çevre vizyonu değil, bir vicdan çağrısı yaptı. 17-19 Ekim tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Sıfır Atık Forumu, 104 ülkeden temsilciyi, onlarca uluslararası kuruluşu ve yüzlerce uzmanı buluşturdu. Yoğun ilgiyle, salonlardan taşan bu büyük buluşmanın onur konuğu, Sıfır Atık Vakfı Onursal Başkanı Emine Erdoğan‘dı. Erdoğan’ın sözleri, teknik raporların soğuk satırlarının ötesine geçti:
“Sıfır atık, umut ürettiğimiz, yepyeni bir dönemin adıdır. Bize, ‘Ben mi kurtaracağım dünyayı?‘ demeden elinden geleni yapan milyonlar lazım.”
Bu sözler, sıfır atığı bir regülasyon konusu olmaktan çıkarıp bir kültür dönüşümü olarak tanımlıyor. Emine Erdoğan’ın liderliğinde 2017’de başlatılan Sıfır Atık Hareketi, sekiz yılda yerelden küresele uzanan bir dönüşüm hikâyesine dönüştü. Bugün bu hareketin ulaştığı rakamlar, sözcüklerden daha etkili:
%36 geri kazanım oranı,
74,5 milyon ton atığın ekonomiye kazandırılması,
285 bin ton deniz çöpünün toplanması,
Toplamda 256 milyar liralık ekonomik katkı.
Atığın değere döndüğü yerde verimlilik, istihdam, teknoloji ve yerli milli üretim konuşulur. Plastik, cam, metal vb ayrıştırıldığı her yeni tesis, yerel kalkınma ve bölgesel istihdam anlamına geliyor. Atık, maliyet kalemi olmaktan çıkıp katma değere dönüşürken, belediyelerin bütçesinde döngüsel ekonomi gelirleri görünür hale geliyor.
Forumun en çarpıcı yanı, Türkiye’nin çevre diplomasisini yumuşak güce dönüştürmesiydi. Hatırlayalım: BM Genel Kurulu’nda kabul edilen karar sayesinde, 30 Mart “Uluslararası Sıfır Atık Günü” ilan edildi. Şimdi İstanbul’daki forum, bu adımı kalıcı bir yapıya dönüştürerek 2026 BM Sıfır Atık Raporu‘na temel oluşturacak. Bu, yalnızca bir çevre girişimi değil, Türkiye’nin uluslararası sistemde norm üreten bir ülke haline geldiğinin kanıtı.
Forum öncesi konuştuğum Sıfır Atık Vakfı Başkanı Samed Ağırbaş, “Bu, 21. yüzyılın en büyük iyilik hareketidir” dedi. Ağırbaş, “İstanbul, sıfır atığın merkezi olacak” derken, aslında Türkiye’nin yeşil diplomaside liderlik vizyonunu özetliyordu.
Forum boyunca öne çıkan bir diğer mesaj da iklim adaleti oldu. Emine Erdoğan, “İklim adaletsizliği artık bir çevre sorunu değil, bir insan hakları meselesidir” dedi. Türkiye, iklim krizindeki payı düşük olmasına rağmen çözümün aktif parçası olmayı seçiyor. Bu alanda da “Dünya 5’ten büyüktür” diyor. Karbon salımında payı binde seviyelerde olan ülkeler, iklim krizinin faturasında orantısız yük taşıyor. Emine Erdoğan’ın adaletsizlik vurgusu, sıfır atık politikasını finansman mimarisiyle buluşturuyor: Az gelişmiş ülkeler için fonlar, teknoloji transferi ve standardizasyon.
Anadolu’nun “israf haramdır” bilinciyle başlayan bu yerli değer, bugün Birleşmiş Milletler kürsüsünde evrensel bir dile dönüşmüş durumda. İstanbul Forumu, bu nedenle yalnızca bir çevre etkinliği değil, Türkiye’nin yumuşak gücünün vücut bulduğu bir vitrindi.
Sözün özü, sıfır atık, artık bir yönetim politikası değil, 21. yüzyılın iyilik hareketidir. Ve bu hareketin kalbi, İstanbul’da atıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu