BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ilişkin Eresin Topkapı Hotel’de basın toplantısı gerçekleştirildi

2 Mayıs gecesi Gazze’deki insanlık dışı ablukayı kırmak amacıyla hareket eden Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ait Vicdan Gemisi, koalisyon üyesi avrupalı aktivistleri gemiye dahil etmek üzere Malta’ya demirlemişti. Fakat aktivistleri dahil edeceği günün gecesinde İsrail’in droneli saldırısına uğradı. Saldırı anında geminin ön kısmında çıkan yangın güçlükle söndürülebilirken, Malta hükümeti geminin uluslararası sulardan Malta sularına girişine izin vermedi. Gemideki aktivistler ve Malta hükümeti arasındaki görüşmeler devam etse de ne yazık ki geminin güvenli alana geçişine izin verilmedi.

Yaşanan bu hadiseden dolayı gemi büyük darbe almış ve gemi kendi başına denize ilerleyemeyecek hale geldiği için, aktivistlerin talebi üzerine Malta Başbakanı Robert Abela, geminin denizde tamirat işlemlerinin yapılabileceğini ve bu konuda destek verilebileceğini ifade etmişti.

Tarihler 5 Mayıs’ı gösterdiğinde, gemideki aktivistler Malta hükümetinin tahliye botlarıyla gemiden tahliye edildiler. Gemi içerisinde yer alan 6 Türk aktivisti tahliyenin ardından dün akşam 23:00 saatlerinde Türkiye’ye iniş yaptı.

Yaşanan tüm bu süreçlere dair, İstanbul’da yer alan Eresin Topkapı Hotel’de bir basın açıklaması gerçekleştirildi ve bu basın açıklamasına Özgürlük Filosu Koalisyonu paydaşı olan Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneğinin Başkanı Beheşti İsmail Songür, Özgürlük Filosu Koalisyonu Hukuki Danışmanı Av. Hüseyin Dişli, Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya, Mazlum-Der Vekili Ali Öner, Filistinli Avukat Reem Naim, Rahmet Derneği’nden Necmettin Irmak ve saldırı esnasında gemide yer alan aktivistlerde yer aldı.

Basın açıklamasını gerçekleştiren Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Ekrem Kubilay Karadeniz şunları söyledi:

Biz bu basın açıklamasını yaparken, ne yazık ki dünyanın bir bölgesinde insanlık dışı bir soykırım gerçekleşmeye devam ediyor.

İşgalci İsrail, tüm dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde Gazze halkını yok etmeye, hayatta kalanları ise açlığa ve susuzluğa mahkum etmeye devam ediyor.

PEKİ İSRAİL’İN BU EYLEMLERİ KARŞISINDA DÜNYA DEVLETLERİ VE ULUSLARARASI ÖRGÜTLER NE YAPIYOR?

Gazze’deki soykırımı durdurmak için atılması gereken adımlar konuşulması gerekirken, bugün geldiğimiz süreçte İsrail’in ve kuklacısı ABD’nin sinsi planı olan Gazze halkının tehcir edilmesi planını konuşuyoruz.

Öte yandan, İsrail Gazze’de yaktığı soykırım ateşini Lübnan’a, Suriye’ye ve son yaşadığımız hadise de Avrupa kıyılarına kadar taşımışken, dünya devletleri bu çete yapılanması İsrail’in haydutluğuna kayıtsız kalmaya, soykırım ateşinin topraklarına kadar gelecek olma ihtimali karşısında, üç maymunu oynamaya devam ediyor.

Dünya devletleri ve uluslararası örgütler gözlerini ve kulaklarını kapatmış vaziyette, bir kurban eti gibi poşetlerde taşınan parçalanmış insan etleri ve açlıktan ölen çocuk bedenleri görüntülerini seyrederek ve yaşanan bu mezalim karşısında yalnızca kınama metinleri yayınlayarak tarih önünde hesap verebileceklerini zannediyorlarsa, yanılıyorlar.

Çünkü bizler inanıyoruz ki insanlık vicdanı artık uyandı, Gazze’deki soykırımı durdurmak için ortak bir akıl geliştirdi ve bu akıl karşısında devletlerin yapabileceği tek şey kalacak: Gazze’deki soykırımı durdurmak. Aksi takdirde üzerlerine gelen halk öfkesinin önünde asla duramayacaklardır.

Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği Başkanı Beheşti İsmail Songür ise, son yaşanan hadiselerde sonra Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun nasıl bir yol haritasında devam edeceğine dair bilgiler içeren şu açıklamayı yaptı:

Biliyorsunuz Özgürlük Filosu Koalisyonu olarak 12 ülkeyle beraber uzun yıllardır Gazze ablukasının delinmesi, gazze ablukasının delinmesi ve Gazze’ye yardımların ulaşması ve aynı zamanda Gazze’ye komşu olan ülkelere insani yardımların geçişlerinin hızlandırılması ile alakalı bir misyona sahibiz.

7 Ekim sonrası olaylarda İsrail’in dünyanın gözüne bakarak tüm dünyanın gözleri önünde yaşlı, çoluk çocuk demeden sivilleri katlettiğine ve bu sivilleri aç bırakarak bölgede soykırım gerçekleştirdiğine tanık olduk.

Özellikle 12 ülkeyle yaptığımız görüşmeler neticesinde açık ve net söylemek gerekirse ülkelerden, siyasi liderlerden ve devletler arası siyasi oluşumlardan çok bir şey beklememiz gerektiğine kanaat getirdik. Bu süreçte BM’yle, İslam İşbirliği Teşkilatıyla Akdeniz havzasında bulunan ülkelerle görüşme gerçekleştirdik. Şunları söyledik bakın, burada bir soykırım yaşanır ve insanlar açlıktan hayatını kaybediyor. Böyle bir dönemde popülizmin, siyasetin, ticaretin, konjonktürün veya uluslararası anlaşmaların pek bir önemi kalmaz. Soykırımın yaşandığı anlarda risk almak zorundasınız.

Bizler uzunca bir uğraş sonucunda Vicdan Gemisini hazırladık. Biliyorsunuz vicdan gemisi 7 ay boyunca Haydarpaşa Limanı’nda hukuksuz şekilde engellendi. Bu engellemenin kalkması için 150 gün süren büyük bir eylem yapılmıştı. Bu eylemler neticesinde bizim tavrımız netti: Gazze’ye giden insani yardım gemilerinin yolunun açılması.

Vicdan gemisini, üzülerek söylüyorum bağıra çağıra göstere göstere yapmamız gereken bu organizasyonları gizli gizli ve yavaş yavaş çıkarmak zorunda kaldık. Belki gemi vurulana kadar hiçbirinizin gemi hakkında bir bilginiz yoktu.

Olayın olduğu gece Vicdan Gemisi üzerinde çok ilginç şeylere şahit olduk. Vicdan gemisi sadece vurulmadı, gemi karartıldı. İnternet erişimi engellendi, elektrikleri kesildi, bölgedeki ülkelere yapılan SOS çağrılarında İtalyan sahil güvenliği ile başlayan iletişim sonrasında sinyallerimiz bloke oldu. O gece İtalyan sahil güvenliği ile yapılan görüşmede şöyle bir hadiseyle karşılaştı: Yapılan görüşmede yardım çağrısı yaptık, görüşme sırasında araya farklı bir sinyal girerek ”Hayır bizim durumumuz iyi, bu konuda hiçbir yardım talep etmiyoruz” dediler.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Hukuki Danışmanı Hüseyin Dişli ise, yaşanan hadiseyi uluslararası hukuk açısından değerlendirdikten sonra UCM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası kurumlara meselenin taşınacağını ifade ederek, konuşmasına şu şekilde devam etti:

Saldırı sürecinin başından beri, süreci dakika dakika takip ettik ve krizin en etkili yönetilmesi hususunda pek çok birimle, STK ile ve avukatla ve hatta Avrupa Parlamentosu’ndan tutun BM raportörleri ve BM’den çeşitli pozisyondaki bireylerle bu süreci yürüttük.

Bu saldırının Malta’da gerçekleşmesi bence tüm dünya için bir şok yarattı. Fakat şunun altını çizelim, İsrail sadece 1 Mayıs ve 2 Mayıs tarihlerinde 4 farklı bölgede operasyon yürüttü. Suriye’de onlarca kişiyi öldürdü, Lübnan’ı vurdu, 2 Mayıs’ta filo saldırısının olduğu gün 43 Filistinliyi şehit etti ve Malta’da Özgürlük Filosu’nun Vicdan Gemisini Vurdu!

Bizim uzun süredir hukukçular olarak uyardığımız bir vakayı canlı olarak yaşadık ve Avrupalılar sanırım ilk defa bu kadar yakından yaşadı. Şunu söyleyelim ki: İsrail’in terörü ve askeri tecavüzü Avrupa’nın göbeğine kadar ulaştı. Avrupa medyasından, bürokratlarından ve siyasilerinden gördüğümüz gürültünün bu denli yüksek olması bununla alakalı. Elbette seçimlik bir vicdan uygulaması içinde olacaklar fakat şunu söyleyebilirim birçok arada kalan ve soykırıma ses çıkarmayan insan, Avrupa’nın göbeğinde bu saldırının olmasından rahatsız.

Kriz olur olmaz, kriz olur olmaz derhal gerekli talepler, gemiyle iletişim halinde ve Malta’daki ve İstanbul’daki kriz masası ile iletişim halinde hemen bir projeksiyon oluşturduk. Ve bu projeksiyona göre geminin derhal gerekli güvenlik önlemlerinden ve yangının söndürülmesinden sonra tarafsız ve bağımsız gözlemciler tarafından araştırmasını ve incelemenin hususunda derhal çağrılara geçtik. Fakat bu konuda gerekli işbirliğini göremedik. Malta makamları iddia ettiklerinin aksine olayın başında işbirlikçi bir tavır göstermediler. İki gün önce Malta Başbakanı’nın açıklamalarında kadar. Şu an böyle bir sürece girildi, bugün sabah saatlerinde Avrupa Parlamenterlerinden bazıları Malta’ya inecek ve bu gözlem ekibine dahil olacaklar.

Özgürlük filosunun amaçlarından biri olan Gazze’ye yapılan ambargoyu kırmak İsrail’i o kadar tedirgin ediyor ki bizi Malta’da vurdular. Sayısız ülkeye geminin bayraklarını geri çektirdiler, sayısız ülkeye bu gemiye bayrak vermeyin diye baskı yaptılar. Sayısız gemi lisans prosedürü engeli çıkardılar. Yeterki bu gemiler yola çıkmasın.

“Yasal Uyarıdır. Bu İçerikten Turkuvaz Medya Sorumlu Değildir”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu