ÖMER KARAHAN / Türk kadını ‘prenses erkek’ istemez!

Son dönemde tüm kadınların arasında ‘Prenses erkek’ geyiği dönüyor. Kadınlar ağız birliği etmişçesine bu tarz erkeklerden dert yanıyor, yaka silkiyor. Peki nedir prenses erkek? Gittiği yerlerde hesabı karşı tarafın ödemesini bekleyen, naz yapan, kızdığı zaman trip atan, karısına ya da sevgilisine araba sürdürüp yan koltuğa kurulan erkekler için bu benzetme yapılıyor.

Geçenlerde bir davette karşılaştığımız Sinan Akçıl ile de bu konunun geyiğini yaptık. Kendisine konu hakkındaki düşüncelerini sordum. Akçıl, derinlemesine bildiği bu konu hakkında çok güzel tespitlerde bulundu: “Bu sıfat, kadınların daha çok ince tavırlı, ürkek ve feminen olanlar için kullandıkları bir karakter tanımı. Prenses erkeklerin illa taç takıp, pelerin giymesine gerek yok.

Etraftaki takım elbiseli birçok erkek de bu tanımlamaya uyuyor. Sevdiği kadının elinden tutup sahip çıkmayan, bir kadını evinden almak yerine buluşma yerinin konumunu atan adamlar da bu tanımın içine giriyor. Daha yaşlı olanlar da benim için kraliçe erkektir. Fakat hemen belirteyim sadece kadınlar değil Türk toplumu da böyle adamları sevmez. Çünkü Türk milleti, kıvıran, trip atanları değil adam gibi adamları sever!” Doğru söze ne denir ki….

DÜNYANIN KONUŞTUĞU TÜRK
Bugünlerde özellikle Almanya‘ya gidip gelenlerden hep aynı ismi duyuyorum: Kerim Engizek! Sık sık muhabbetlere konu olma ve adından övgüyle söz ettirme nedenine gelince… Engizek, MMA kısa adıyla tanınan Karma Dövüş Sanatları sporcusu… Önce Almanya sonra Avrupa birincisi olan bir dövüşçü yani. Son olarak Oktagon Dünya Şampiyonası’nda orta siklette Çek rakibi Patrik Kincl’i yenerek dünya şampiyonu oldu. Bu maçı ise 60 bin kişi izledi. Yani bir stadyumu dolduracak kadar fazla… Engizek evet Almanya doğumlu, bu sporu da orada yapıyor ama müsabakalarda Türkiye adına boy gösteriyor. Üstelik maçlarına çıkarken de fonda çoğu zaman Mehter Marşı çalıyor. İşte bu yüzden Engizek, Almanya’da ve gittiği ülkelerde yaşayan Türklerin sevgilisi konumunda.

ÇOK SEVİYORUZ AMA MATEMATİĞİ BİLMİYORUZ
Milletçe en sevdiğimiz şeylerden biridir hesap-kitap yapmak! Gittiğimiz restoranda etraftaki masaları ve sandalyeleri sayıp ‘Kişi başı şu kadar alsan, akşama kadar şu kadar para kazanırsın’ ya da yan taraftaki simitçi tezgahına bakıp “Acaba günde kaç lira kazanıyor?” diye hesap yapmaya bayılırız. Ama işin garibi ortaya hep çok daha fazla rakamlar çıkarırız. İşte bu merakımız bir ünlü öldüğünde de hemen devreye girer. En son Muazzez Abacı rahmetli oldu. Daha merhumun cenazesi kalkmadan bir yalan ortaya atıldı: “Serveti 1.2 milyar dolarmış!” diye…
Günlerdir bu konu konuşuluyor. Ben de eşini dostunu arayıp sordum. Herkes ağız birliği etmişçesine “Rahmetlinin parayla pulla ilişkisi yoktu. Yatırım yapayım, şu kadar para kazanayım muhabbetine şahit olmadık. Öyle büyük parası yoktu” dediler. Bu arada Abacı’nın menajeri de “Benim bildiğim Ataşehir’de 3+1 dairesi ile aynı semtte 1+1 ofisi vardı. Başka malı olduğunu bilmiyorum” dedi. 1.2 milyar dolar servet iddiası abartılı. Bence değil Muazzez Abacı Türkiye’de hiçbir sanatçının o kadar malı yoktur. Ama dedim ya bizim her şeyi abartma huyumuz var.


