Ömer Çelik: Türkiye’nin milli güvenliğine tehdittir


AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
Parti genel merkezindeki toplantı saat 16.50’de başladı.
Toplantı sürerken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın mensuplarına MYK’nın gündemine açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.
Çelik “Yakında partimizin 24. yaş gününü kutlayacağız. Partimizin yaş günümüzü kutladıktan sonra da Türkiye çapında yeni bir kampanya başlatacağız. Bununla ilgili hazırlıklarımız devam ediyor. Önemli günler söz konusu. Erzurum Kongresi’nin yıl dönümü. Dünyanın içinden geçtiği günlere bakınca Erzurum Kongresi’nin milli sınırlar içinde vatan bir bütündür ilkesi cumhurbaşkanımız tarafından ifadeleri çerçevesinde pusulamıza yön veriyor. Hatay’ın ana vatana katılmasının da yıl dönümündeyiz. Bunun arkasında Türkiye‘nin önemli bir mücadelesi var” dedi.
Çelik toplantıdaki en önemli gündem maddelerinin Gazze olduğunu söyledi. Çelik, “Kuşatmanın kalkması ve insani yardım korudorunun açılması için küresel bir birliğin ortayla konması şarttır. Netanyahu’nun yargılanması insanlık meselesi haline gelmiştir” dedi.
“TÜRKİYE’NİN MİLLİ GÜVENLİĞİ İÇİN TEHDİTTİR”
Suriye Süveyda’daki çatışmalara ilişkin “Bunun siyonizm destekçisi Dürzilerin bir sabotaj girişimi olduğunu” söyledi.
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye’de bir istikrarsızlık girişimi oluşturulmaya çalışıldı. Süveyda’da, İsrail yanlısı, siyonizm destekçisi bir Dürzi grubun öncülüğünde bir propaganda merkezi ve şiddet odağı, Suriye’nin istikrarına yönelik bir sabotaj girişiminde bulundu. Bu sabotaj girişimi, İsrail tarafından kendisi için bir fırsat olarak değerlendirildi. Soykırımcı Netanyahu hükümeti, Suriye’nin Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere çeşitli birimlerine yönelik saldırılar gerçekleştirdi. Burada şunu net bir şekilde ifade etmek gerekir: Bölge barışı ve dünya barışı açısından bir numaralı tehdit, Netanyahu hükümetidir.
Eğer birileri İsrail’in güvenliğinin tehdit altında olduğunu söylüyorsa, bu kişiler aynı zamanda İsrail’in güvenliğini tehdit eden asıl unsurun Netanyahu hükümeti olduğunu da açıkça görmelidir. Dolayısıyla İsrail’in Suriye’yi bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya yönelik her faaliyeti, Türkiye’nin milli güvenliği açısından doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır. Biz, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine yönelik her olumsuz girişim, kardeş Suriye’ye sahip çıkma ilkemiz doğrultusunda tarafımızca kesin olarak reddedilmektedir. Aynı şekilde, oradaki her türlü istikrarsızlığın Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit edecek sonuçlar doğuracağına inanıyor ve buna karşı net bir tutum alıyoruz.
Ayrıca, bazı Batılı yayın organlarında Suriye’deki gelişmelerin etnik ya da mezhepsel bir gerilim şeklinde yansıtıldığını görüyoruz. Bu yayınlarda, Suriye’deki meşru yönetim ve Cumhurbaşkanı, mezhep temelli bir anlayışla Dürzilere karşı bir girişim içerisinde olmakla itham edilmektedir. Ancak burada esas meseleyi doğru görmek gerekir. Suriye’de etnik ve mezhepsel krizleri tetiklemeye çalışanlar, aslında Suriye’nin iç dinamiklerinden ziyade, vekâlet savaşları aracılığıyla çeşitli projeleri hayata geçirmeye çalışan dış güçlerdir.
Görüntüde bir etnik ya da mezhepsel çatışma gibi yansıtılsa da, bu olayların arkasında büyük devletlerin yürüttüğü vekalet savaşları vardır. Nitekim Süveyda’daki Dürzi grup da doğrudan siyonizmin müdahalesini talep ederek, kim adına hareket ettiğini ve asıl amacının ne olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
LGS İDDİALARI: BU BİR VAHŞET SİYASETİDİR
Ömer Çelik, LGS ile ilgili iddialara ilişkin, “Geçtiğimiz hafta biliyorsunuz, sınavlarla ilgili, özellikle LGS’ye ilişkin bir süreç yaşandı, bir tartışma ortaya çıktı. Burada öncelikle muhalefet odakları tarafından kamuoyuna yalan bir bilgi servis edildi. Bu yalan bilginin ardından, yalan siyaseti çerçevesinde bir kampanya yürütüldü ve bu ülkenin göz bebeği olan İmam Hatip okulları, haksız, şuursuz ve vahşi bir şekilde hedef alındı. Ortaya atılan bu yalanlar bir bir çürütülmesine rağmen, ne bu yalan bilgiyi yayımlayanlar ne de bu yalan siyaseti sürdürenler geri adım attı. Ne bir özür, ne bir düzeltme gördük. Bu durum, söz konusu kampanyanın bilinçli, kasıtlı ve hedef odaklı bir yalan siyaseti üretimi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu, vatandaşlarımız üzerinde tereddüt oluşturmaya yönelik kötü niyetli bir girişimdir. Yapılan resmi açıklamalarla bu yalanlar tümüyle çürütülmesine rağmen, hâlâ bu pozisyonu sürdürmeleri, bize geçmişte yaşanmış benzer kampanyaları bir kez daha hatırlattı.
Bu nedenle, bu yalanları deşifre etmeye ve yalan siyasetiyle mücadele etmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Özellikle başarılı çocuklarımızın anne babalarının kimlikleri veya meslekleri nedeniyle hedef gösterilmesi, bu kampanyayı yürütenlerin nasıl ayrımcı, nasıl vahşi bir zihniyete sahip olduğunu göstermektedir. Bu bizim açımızdan tam anlamıyla bir vahşet siyasetidir ve buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi özellikle belirtmek isterim” dedi.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE: GEREKLİ HASSASİYET GÖSTERİLECEK
Çelik, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin şunları söyledi: “Çeşitli çevrelerden bir takım fikirler ortaya atılarak fesihle ilgili kafa karıştırmaya dönük adımlar atılmaya çalışıldı. Türkiye terörle mücadeledeki kararlılığından vazgeçmiş değildir. Vatandaşlarımızın güvenliği için birimlerimiz görev başındır. Bütün birimler tabii ki görev başındır. Terörsüz Türkiye süreci de büyük bir hassasiyetle yürütülecektir. Gerekli hassasiyet Cumhur İttifakı tarafından gösterilecektir. Odağımız Terör örgütünün feshidir. Terörsüz Türkiye ile Terörsüz bölgenin ortaya çıkmasıdır. Çeşitli zamanlarda yapılan açıklamalarla Terörsüz Türkiye’ye dönük haksız eleştiriler oluyor bunlara cevap veririz ancak şu an silah bırakma sürecinin sağlıklı ilerlemesine odaklanmış bulunuyoruz. Ağustos ayını boş geçirmeyeceğiz. Türkiye buluşmaları adı altında kapsamlı toplantılar gerçekleştiriyoruz.”
KOMİSYON SÜRECİ: HERKES SORUMLULUK ALMALI
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis başkanımız günler içinde bunu hayata geçirecek şekilde siyasi ziyaret trafiği yapıyor. Bunun kapsayıcı şekilde tüm unsurların kendisini gösterdiği şekilde yer almasıdır. Sayısı için Meclis Başkanlığı çalışma yaptırıyor. Meclis Başkanı’mız değerli çalışma yaptırıyor. Önemli olan herkesin gelip fikirlerini söylemesidir. Birtakım marjinal fikirler söz konusu. Bunların hepsi siyasetin doğasına aykırı. Bunlar siyasetsizleşmeyi derinleştiren fikirlerdir. Türkiye’nin meselesi ile ilgili bir konu konuşulurken herkes fikrini ortaya koyduğunda bunun hakkı verilmiş olur. Bir partinin bunun dışında kalıyorum demesi süreci zayıflatmaya dönük çalışmaları demektir. Şu parti oraya girmesin demek siyasetin zeminini zayıflatmaya yöneliktir. İtirazlarınızı ortaya koyarsınız, kabullerinizi ortaya koyarsınız. Bu tip büyük meselelerde herkesin bu meselenin parçası olarak sorumluluk alması, elini taşın altına koyması, itirazını ifade etmesi son derece kıymetli olur. Ortada tartışma yokken tartışmayı siyaset temelinden yapmayıp ihanet şeklinde yaftalama yapmak siyaseti zayıflatmak demektir.”
EUROFİGHTER ANLAŞMASI: GEÇ KALINMIŞ AMA İYİ BİR NOKTADIR
Ömer Çelik, bugün imzalandığı duyurulan Eurofighter anlaşmasına ilişkin “Uzun zamandır NATO müttefikleri özelinde ambargo ve yaptırımın olmaması gerektiğini söylüyoruz. Tabanca alımımız reddedilmişti. O günden bu güne savunma sanayimiz büyük işlere imza atmıştı. IDEF’te Türkiye’nin geldiği noktayı görmek istiyorlar. biz müttefikler arasında yaptırım ve engellemelerin yanlış olduğunu söylüyoruz. Eurofighter gelişmesi bir takım engelleri aşma konusunda önemli. Türkiye bunları milli güvenliği için gerçekleştirmekte. Bu gelinen aşama geç kalınmış ama bugün için iyi bir noktadadır. Ticareti güçlendirecek her şey dünya barışına hizmet edecektir. büyük savaşların bir sebebi de bölgesel ve küresel ticaretin engellenmesi olmuştur” dedi.
SURİYE’NİN TALEPLERİ
Suriye hükümetinin Türkiye’den yardım talebine ilişkin ise Çelik şunları kaydetti: “Suriye’nin güvenlik noktasındaki taleplerinde Türkiye olarak Suriye’ye yardımcı olacağımızı ifade ettik daha önce. biz buna yardım bile demiyoruz, kardeşin kardeşe yardımı değil desteği olur. Kahraman TSK’mızın bu konuda deneyimi vardır. Mesele belli silahların verilmesi değil savunma kapasitesinin bütün unsurlarından bahsediyoruz.”