OKAN MÜDERRİSOĞLU / Erdoğan neden öyle deme gereği duydu?


Tarih, 21 Mayıs 2025… TUR uçağı… Türk Dünyası Gayri Resmî Zirvesi’nin düzenlendiği Budapeşte‘den dönüyoruz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kendisine yöneltilen sorulara net cevaplar veriyor. Derken, “yeni anayasa” bahsi açılıyor. Erdoğan, “Bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde darbe anayasasının olduğunu bilmeyen var mı? Siyasi hayatım boyunca Türkiye’nin sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bugün de aynı noktadayım. Artık darbecilerin yazdığı, darbecilerin ortaya koyduğu bir anayasayla Türkiye geleceğe yürüyemez” diyor.
Sonra, benim tamamlayıcı sorularım üzerine, özellikle CHP cenahının speküle ettiği iki hassas konuya daha değinme gereği duyuyor…
Örneğin “Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok” açıklamasını yapıyor. Neden? Çünkü CHP zihniyeti, “Erdoğan, bir kez daha aday olabilmek için yeni anayasa yapmayı hedefliyor” biçiminde yaygara koparıyor. Yani, ülkenin ve gelecek kuşakların hakiki manada demokratik, sivil anayasaya olan ihtiyacını teğet geçip varsa yoksa “Ama Erdoğan” diye tutturuyor.
Bu nedenle Cumhurbaşkanımız şu değerlendirmeyi de yapma gereği hissediyor:
“Bütün mesele, acaba Cumhuriyet Halk Partisi de bizlerle müşterek bir sivil anayasa yapma yolculuğuna çıkar mı? Önemli olan bu. Diyoruz ki gelin el ele verelim. Komisyonlarımızı kuralım, sivil anayasayı bir an önce oluşturalım ve milletimize takdim edelim. Hem milli olsun hem de yerli olsun. Böyle bir anayasayı inşallah Türkiye görsün, yaşasın. Olmaması için sebep yok.”
Erdoğan, bununla da yetinmiyor. İlk dört madde meselesine de değiniyor.
“Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı, başkenti” bağlamında ve bunların değiştirilemezliği noktasında şunları söylüyor:
“AK Parti olarak bizim anayasanın ilk 4 maddesiyle bir sorunumuz yok. Diğer siyasi partilerin de hemen hemen birçoğunun böyle bir sorunu yok. Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre, sadece yol haritasını belirleyeceğiz.”
***
Bu arka plan aktarımını göz önünde bulundurarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin dünkü açıklamasının şu bölümünü okumakta fayda var:
“Türkiye Cumhuriyeti devleti ilk kez çok güçlü bir ivme kazanmıştır. Önümüzdeki yüzyılı doğru okuyan ve yorumlayan bir yönetim anlayışı çok şükür teşekkül etmiş vaziyettedir… Milletimizin özlemleri hayal olmaktan çıkmıştır. İstikbal, Türkiye’nin ve Türk milletinindir… Sn. Cumhurbaşkanımızın yapacağı daha çok hizmetler vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Macaristan ziyaretinin hitamında yaptığı açıklamalar arasında bulunan, ‘Benim tekrar aday olma derdim yok’ ifadesi bizim nazarımızda adil ve hakkaniyetli bir hal beyanı değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin, yeni yüzyılın yol haritasını çizen Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a çok ihtiyacı olduğu tartışmasız bir tarih ve hayat gerçeğidir.”
Aralarında benim de olduğum, toplumun hatırı sayılır çoğunluğu böyle düşünmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse…
Cumhurbaşkanı Erdoğan sivil, demokratik anayasa ihtiyacı ile kendisinin yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilmesi arasında sistemli bağlantı kuran ve anayasa yapımına engel çıkaran CHP ile türevi muhaliflere mesaj göndermiş oldu.
Ama herkesin de bildiği üzere işin özü şudur:
“Erdoğan, siyasette son sözünü söylemedikçe ve millet de Erdoğan hakkında son kararını vermedikçe” ötesi lafügüzaftan ibarettir.