OKAN MÜDERRİSOĞLU / Devlet siyaseti ve Cumhur İttifakı…


Cumhur İttifakı, 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişimi karşısında, milli beka için bizatihi milletin kurduğu siyasi çatının adıdır.
Hukuken ele alındığında ise…
2018 yılında yürürlüğe giren 7102 sayılı Kanun’la Türk seçim mevzuatında ilk kez resmî olarak tanımlanan seçim ittifakıdır. Yani, Cumhur İttifakı’nın doğuşu, hukuki yönüyle seçim öncesi iş birliği modelidir. Lakin siyasi niteliği itibarıyla Cumhur İttifakı “kalıcı bir iş birliğine” dönüşmüştür. Bu bakımdan özgün karakter kazanmıştır. Klasik ittifaklardan farklı olarak Cumhur İttifakı, seçimlerden sonra devam eden siyasal dayanışmanın da özüdür! Nitekim MHP, 2018 ve 2023 seçimlerinden sonra hükûmette yer almamış, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi‘nin devamı ve milli bekanın tahkimi için parlamentoda sorumlu parti rolünü sürdürmüştür. MHP, yönetim ortaklığını değil, yönetimi destekleme biçimini tercih etmiştir. Bu tercihi ile MHP, zaman içinde dikkate değer bir konuma oturmuştur. Buna, “kabinede yer almamakla birlikte kritik politikaların oluşumunda etkinlik” denilebilir.
Kanımca Cumhur İttifakı aynı zamanda, “Lider temelli bir stratejik ortaklıktır!”
Kabul edelim ki dün olduğu gibi bugün de farklı sınamalardan geçen Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki siyasal uzlaşı ve itimat telkin eden ortak payda sayesinde sürekliliğini pekiştirmiştir. Kuşkusuz bu uzlaşı, ideolojik olarak AK Parti ve MHP’nin siyasal çizgilerini ön planda tutmalarına, orjinal parti politikalarını izlemelerine engel değildir. Nedeni de gayet açıktır. Cumhur İttifakı,
“Devletin bekası, millî güvenlik ve istikrar” ekseninde ete kemiğe bürünmüştür.
Buradan gelelim güncel meselelere…
Elbette, hiçbir şey yokmuş, açık veya örtülü mesajlar verilmiyormuş gibi davranamayız. Cari durumu değerlendirmek Cumhur İttifakı’na ve gerekliliğine verilen değerle doğrudan ilintilidir. Haliyle duygusallık değil rasyonellik ve soğukkanlılık gerektirir. Bu ilkesel duruş da bizi Cumhur İttifakı bağlamında “devlet ebed müddet” noktasına götürür. O da devletle ilgili konularda yapılacak açıklamalarla günlük siyasi beyanlar arasında fark oluşturma gerekliliğini ortaya çıkarır.
Yani AK Parti ve MHP sözcülerinden, devlet aklını temsil eden gelişmeler karşında, sosyal medyaya yönelmeden önce karşılıklı istişareyi öncelemeleri beklenir. Anlaşılan o ki devlet siyaseti ile parti siyaseti arasındaki hassas eşik, MHP Genel Merkezi‘nde sanılandan da fazla karşılık buluyor.
Buna ek olarak…
Cumhur İttifakı-MHP örtüşmesinin örselenmemesi için varsa müstakbel alternatiflerin “MHP’yi dışlama planı” gibi algılanmamasına özen gösterilmesi gerekir.
Unutmadan..
Sn. Bahçeli’nin, Sn. Erdoğan’ın bir dönem daha cumhurbaşkanı seçilmesine dönük açık desteği, gerek AK Parti gerekse genel siyasetteki muhtelif denge ve hesapların akıbeti bakımından da kıymetlidir!



