YAZARLAR

NURULLAH GÜR / Küresel ekonomide istikrarlı olan tek şey istikrarsızlık!

ABD Başkanı Donald Trump, küresel ekonominin tamamını ateşe atacak biçimde ticaret savaşının cephesini genişletti. İsrail’in saldırılarının yanı sıra RusyaUkrayna arasındaki savaş devam ediyor. Buna Hindistan ile Pakistan arasındaki saldırılar da eklendi. Küresel ekonominin sakinleşmeye ihtiyacı var

Küresel ekonominin sakinleşmeye ihtiyacı var. Olumsuz gelişmeler, küresel ekonomiyi adeta esir almış durumda. Dünya belirsizlik endeksi; 2008 küresel finans krizi, Trump’ın ilk dönemi ve koronavirüs salgını döneminden bile daha yüksek seviyelerde seyrediyor.

Bu durumun en önemli nedeni, hiç kuşkusuz ABD’nin yaptığı ve yapamadığı şeylerle ilişkili. Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ilk 100 günü oldukça kötü geçti. Trump, küresel ekonominin tamamını ateşe atacak biçimde ticaret savaşının cephesini genişletti. Her ne kadar tarife artışlarını yaz ortasına ertelemiş olsa da “ticaret anlaşması pazarlıkları” yavaş ilerliyor.

Trump, bu hafta İngiltere ile “çığır açan” bir ticaret anlaşmasına vardıklarını açıkladı. Bu, çok sürpriz bir gelişme değil. İki ülkenin ekonomileri görece birbirleriyle uyumlu bir yapıya ve kurumsal düzleme sahip. AB’den ayrılan İngilizlerin Amerikalılara karşı sıkı pazarlık yapacak kadar kaldıraçları da zaten yok. Asıl mesele, ABD’nin Çin, Kanada, Japonya, Güney Kore ve AB ile anlaşabilmesi.

TRUMP’IN HEDEFİNDE ÇİN VE POWELL VAR
ABD ile Çin arasında bu hafta sonu gerçekleşmesi beklenen görüşmeler oldukça kritik olacak. Trump, Hazine Bakanı Scott Bessent’in İsviçre’de Çinli yetkililerle gerçekleştireceği toplantı öncesinde, ortamı hafif de olsa yumuşatan yönde açıklamalarda bulundu. Trump, Çin’e yönelik gümrük tarifelerinin mevcuttaki yüzde 145 seviyesinden yüzde 80’e düşürülmesinin makul olabileceğini belirtti. İsviçre’deki görüşmelerden hemen somut bir sonuç çıkıp çıkmayacağını kestirmek kolay değil. Tarifeleri yüzde 80’e indirmek de kısa vadeli bir rahatlamadan başka bir işe yaramaz. Trump dönemi öncesindeki tarifelerin seviyesine kıyasla yüzde 80 halen çok yüksek bir oran. Bunun yanı sıra, iki büyük gücün kendi aralarında çözmeleri gereken meseleler, hazine bakanları toplantısı seviyesinin çok üzerinde konular. Dolayısıyla taraflar el sıkışsa bile, bunu sadece küresel ekonomiyi kısa vadeli rahatlatabilecek bir ateşkes olarak nitelendirmek daha uygun olur. Trump, sadece ticaret savaşlarıyla değil, Fed Başkanı Jerome Powell’ı hedef alan açıklamalarıyla da piyasaları geriyor. Hatta Trump’ın bu haftaki eleştirileri hakaret boyutuna ulaştı denebilir. Trump, Powell’ın faizleri yeterince hızlı biçimde düşürmediğini ve bunun da Amerikan dolarını olması gerektiğinden daha değerli kılarak ABD’nin dış ticaret açığının artmasına neden olduğunu iddia ediyor. Trump, Powell’ı görevden almayı aklından geçirmişti. Fakat, yasal olarak yetki alanı kısıtlı olduğu için geri adım attı. Powell’ın görev süresi Mayıs 2026’da doluyor. Şu aşamada Powell’ın yeniden atanması zor görünüyor.

HİNDİSTAN-PAKİSTAN GERİLİMİ
Küresel ekonomi jeopolitik gerilimlerden de muzdarip. Trump, seçim döneminde iddia ettiği gibi göreve gelir gelmez ne Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı bitirebildi, ne de İsrail’in insanlık dışı saldırılarını sonlandırabildi. Bu jeopolitik çatlamalara bir de Hindistan ile Pakistan arasındaki saldırılar eklendi.
Hindistan ve Pakistan arasında tırmanan gerilime ilişkin olarak ABD, başlangıçta tarafsız mesajlar verdi. Trump her iki tarafa da eşit mesafede olduğunu ve çatışmaların sertleşmesini istemediklerini söyledi. Ancak jeopolitik gerilimin artması durumunda, bunun ABD ve Çin arasında bir vekalet savaşına dönüşme riski ortaya çıkabilir Washington yönetimi, Çin’deki Amerikan yatırımlarının bir kısmının Hindistan’a kayması için stratejiler ve politikalar geliştiriyor. Biden döneminde bu taşınmaya “tedarik zincirlerinin dost/müttefik ülkelere kayması (friend-shoring)” adı verilmişti.
Birçok ekonomik, sosyal ve siyasi nedenden ötürü, küresel tedarik zincirlerinde Hindistan’ın Çin’in yerini birebir doldurması mümkün değil. Ancak önemli bir alternatif olacağı kesin. Bazı Amerikan şirketleri, üretimlerinin bir kısmını şimdiden kaydırmaya başladı. Bu yatırımların da etkisiyle Hindistan, son dönemde G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomi konumuna geldi. İşler daha fazla karışırsa, ABD kendi çıkarları doğrultusunda Hindistan’dan yana tavır alabilir. Çin’in ise Pakistan’ı desteklemesi muhtemel. Zira Çin, Tek Kuşak Tek Yol Projesi kapsamında Pakistan’a çok önemli yatırımlar gerçekleştirdi. Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmaların derinleşmesi ve bunun ABD ile Çin arasında bir vekalet savaşına evrilmesi, küresel ekonomi için kaldırılması çok zor bir yük olur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu