YAZARLAR

NİHAT HATİPOĞLU / Emanete riayet etmeliyiz

Hz. Peygamber‘in Peygamber olmadan önceki sıfatı “El-Emin”, yani güvenilir Muhammed, Muhammedü’l-Emin’di. Kuran emin olan Cebrail‘den, emin olan Muhammed’e indirildi. Cebrail’in sıfatı da emindi: “Cibrîlül-Emin.”
Güvenilir Muhammed (SAV) bize iki emanet bıraktı. Bu emanetlere sımsıkı bağlı kaldığımızda elbette dalalete düşmeyiz. Bu iki emanet; Allah‘ın vahyi olan Kuran-ı Kerim ve sünnettir. Yani sahih hadislerdir.
Hz. Peygamber hayatı boyunca güvenilir insan inşa etmeye çalıştı. Her zaman güvenilir insan aradı. Bu nedenle tüccardan bahsederken “güvenilir tüccar” kavramını öne çıkardı.

GÜVENİLİR KİŞİ
Hz. Peygamber her hususta ifade ettiği sözün pratiğini bize sunardı. Sözün ortada kalmasını hoş görmezdi. Nitekim “güvenilirlik, emin olma” noktasında da unutulmaz bir örneği önümüze koydu.
Medine‘ye gelen bazı aşiretler, Peygamber’den (SAV) İslam’ı öğretecek güvenilir bir eğitimci istediler. Hz. Peygamber de, “Yarın size güvenilir, ama hakikaten güvenilir birisini vereceğim” buyurdu.

‘KALK EBU UBEYDE’
Tabii sadece görev değil de göreve tayin yapacak kişinin Peygamber olması ve “güvenilir, gerçekten de güvenilir” birini göndereceğini buyurması herkesin ilgisini çekti.
Bize de ders verir mahiyetteydi.
Ertesi gün Hz. Peygamber’in camisi tıklım tıklım doldu. Herkes, Hz. Peygamber’in “emin” gördüğü isim olmak istiyordu veya en emini tanımak arzusundaydı. Hz. Peygamber, mescidi mübarek gözleriyle taradı. “Neredesin Ebu Ubeyde?” diye seslendi. Ebu Ubeyde kalkınca Efendimiz şöyle buyurdu: “Ümmetin en emini işte budur, Ebu Ubeyde’dir.”
Ebu Ubeyde öğretmen olarak gitti. Ve hayatının sonuna kadar da öyle kaldı. En emin olarak yaşadı. Suriye‘deki Amvas vebasında hayatını kaybedinceye kadar da öyle yaşadı. Peygamber Efendimiz‘in tercihine layık oldu.

EMİN OLMAK ZORUNDAYIZ
Demek ki her görevi belirleyen emin, her görev tevdi edilen de emin olmalıdır. Zira emin olan göz boyamaz. Her kuruşu emanet sayar. İhanet etmez, gadretmez. Allah’tan utanır. Haram lokmaya tenezzül etmez. Haram yedirmez. Rüşvet yemez, rüşvet yedirmez.
Mevki ve makamını dünya hırsına kurban etmez. Kul hakkına el uzatmaz. Yetimi kovmaz.

***

ORMANLARI YAKANLARA EN AĞIR CEZA UYGULANSIN
“Kıyametin kopacağını bilseniz, elinizde de bir fidan varsa onu ekin.” Böyle buyurdu Hz. Peygamber. Başka bir seferinde şöyle buyurdu: “Her lâ ilâhe illallah (Allah birdir) diyen için ahirette Allah zikreden bir ağaç diker.”

Hz. Peygamber boş, kurak yerleri yeşillikle ihya etmeyi emreder. Meyve ağaçlarından yiyen kuşların kursağına giren yemişin sadaka olduğunu belirtir.
Ormanları kasten yakanlar, vatan haini muamelesi görmelidir. En şiddetli cezayla cezalandırılmalıdır. Zira orman hem milli servet hem de yüz binlerce can taşıyan hayvanın barınağıdır. Ülkenin zenginliğidir.
Binlerce insan evinden barkından muhacir oluyor. Bu husustaki cezalar kesin caydırıcı olmalı. En ağır ceza uygulanmalı. Üç gün sonra elini kolunu sallayıp gezeceğini bilen kişi daha çirkin tezgâhları yapar.

***

GÜNAHLARDAN SAKINMANIN YOLLARI
Allah’ın haram kıldıklarından uzak dur.
Kuran-ı Kerim’de müminlerin sıfatları sayılıyor. O sıfatları ve ahlakı edinmeye çalış.
Yaşamın bir gün biteceğini unutma.
Sonsuz arzuların peşinde koşma.
Namazı devamlı kıl. Ama namazın edebini takın.
Gece namazını -teheccüd gibi- ihmal etme.
Diline sahip ol. Boş konuşma. Her şeye zıplama.
Hevasına dalıp Allah’ı unutandan uzak dur. (Kehf 28)
Şeytanın düşmanın olduğunu unutma.
Kendi kusurunla uğraş, başkasının değil.
Sana uzatılan her mikrofona konuşma, büyük laf etme, hakaret etme. Sürekli ayıp araştırma.
Kapıdan çıkıp pencereden girecek kişilerden uzak dur.
Egosu tavan yapmış, hiçbir şeyden tatmin olmayan, doymayan kişilerden uzak dur.
Başkasının kusurunu kulağına fısıldayan, senin de kusurunu başkasına fısıldar. Uzak dur bu kişilerden.
Devlete küfreden, devleti aşağılayan asalaklardan uzaklaş. Devleti olmayanın emanı olmaz. Devletsiz millet olmaz. Çevrene bak, devleti olmayanın ne hâle geldiğine karar ver.

***

HİKMETLİ SÖZLERDEN
Efendimiz buyurdu:
“Bir insan ilim öğrenirken; âlimlerle tartışma, cahillerle alay etme ve insanları kendine çekme niyeti güderse, Allah onu ateşe sokar.”
Evzai der ki:
“Bir kavim şerre yönelirse, aralarında sözlü tartışma çoğalır; iyi işler ve amel ise azalır.”
İbn-i Abbas der ki:
“Gerçek şükür gizli ve açık her hâlükârda bütün organlarınla Allah’a itaat etmendir.” Sen nefesinde Allah’la olmak istiyorsan, ilk nefesinden itibaren Allah’la ol! Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeylerden uzak durması -geveze olmaması- iyi bir Müslüman olduğunun işaretidir.
Amr bin As der ki:
“Söz ilaç gibidir. Azı fayda verir, çoğu ise zarar verir.”
İmam Şafii’nin öğrencisi Rebi şöyle dedi:
“Seni direkt ilgilendirmeyen konularda söz söyleme; kullandığın sözün esiri olursun.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu