Neoliberal demokratların ‘Washington’ sınavı


Başkan Trump’ın önce Alaska‘da Rusya Devlet Başkanı Putin, ardından Washington‘da Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ve Avrupalı liderler, AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Rutte ile gerçekleştirdiği görüşmeler, Rusya- Ukrayna Savaşı’nın bir an önce sonlandırılması adına umutları yeşertmiş olsa da, sürecin perde arkasında neoliberal ‘uç’ demokratlar ile, ‘yeni sağ’ arasında derinleşen gerginlik önümüzdeki dönemin en kritik başlıklarından birisi olacak gözüküyor. Başkan Trump ve ekibinin temsil ettiği ‘yeni sağ’ anlayış, ekonomi- politik boyutlarıyla, Batı Avrupa’nın temsil ettiği neoliberal ‘uç’ demokrat anlayışla ciddi boyutlarda ayrışmakta.
Nitekim, Macaristan Başbakanı Orban başta olmak üzere, kimi Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri liderlerinin de ‘yeni sağ’ anlayışı temsil ettiklerini dikkate aldığımızda, Orban’ın gerçek manada von der Leyen’e karşı AB içerisinde açık bir ‘savaş’ başlatmış olması şaşırtıcı olmamalı. Başkan Trump’ın Oval Ofis’te, tüm Avrupalı liderleri, AB Komisyonu Başkanı ve NATO Genel Sekreteri’ni Zelenski ile birlikte karşısına dizdiği fotoğraf uluslararası siyaset alanının en unutulmayacak karelerinden birisi olacak. Nasıl ki, Trump’ın Oval Ofis’teki toplantının bir noktasında, von der Leyen’e dönüp, liderlerle yapacağı değerlendirme nedeniyle, kendisinden Oval Ofis’ten çıkmasını belirtmesi ve AB Komisyonu Başkanı’nın o anki yüz hatları da yine unutulmayacak fotoğraflardan birisi ise.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, kendisi kollarını kavuşturmuş bir şekilde otururken, Merkel’in masaya ellerini koymuş vaziyette ve diğer G7 liderlerinin masanın etrafında ayakta durdukları fotoğraf da unutulmadı. Başkan Trump, başkanlık kampanya döneminde, neredeyse Batı Avrupa ülkelerinin tümünün ve von der Leyen’in açıktan rakibi Harris’i desteklemesini asla unutmayacak. Bu nedenle, o dönem ki ekibin Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinde ‘demokrat’ Biden ve ekibini Ukrayna’ya uçsuz bucaksız destek için ikna etmelerini de not aldığını belirterek, Trump ‘bu Biden ve Batı Avrupa’nın savaşı, benim değil’ mesajını net veriyor. Günün sonunda, G7 üyesi Batı Avrupa, Kanada ve Japonya ABD’den daha fazla enerji ithalatı yaparak ve daha fazla ithalat vergisi ödemeyi kabul ederek, Trump’la orta yol bulmak zorunda olduklarının farkındalar.
Neoliberal ‘uç’ demokrat siyasi anlayış, hem ‘küreselleşme 2.0’da, hem tüm çok taraflı kuruluşlara sadece kendi önceliklerini ve kendilerince önemli gördükleri ‘değerleri’ empoze etmede, hem de Ukrayna’yı zorla Rusya ile savaşa soktukları süreçte çuvallamış durumdalar. Ukrayna konusunda ortalığı ayağa kaldıran Batı Avrupa’nın, Kanada’nın, Gazze ve Netanyahu’nın soykırımı karşısında ahlak yoksunu bir ikiyüzlülük içinde olmaları tüm dünyaca not edildi. Bu ikiyüzlülük ve çifte standart, yükselen ekonomiler ve Küresel Güney ülkeleri açısından, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, çok taraflı sisteme duyulan güveni ve itibarı yerle yeksan etmiş durumda. Neoliberal ‘uç’ demokrat siyasetçiler, Washington’da Trump karşısında ‘hak ettikleri’ bir muameleyle karşı karşıya kalmalarına hiç bozuk atmasınlar. Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında, Sayın Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde, Türkiye bu savaşın bir an önce bitmesini sağlayacak bir anlaşmaya iki tarafı da ikna etmişken, yüzbinlerce asker ve sivilin ölmesinin yegane sorumluluğu, ‘İstanbul Süreci’ni sabote eden neoliberal ‘uç’ demokratlardır. Şimdi, aynı ekip, Trump yönetimindeki ABD olmadan Ukrayna’ya güvenlik garantisi veremeyeceklerinin pek ala farkındalar. Washington’da maruz kaldıkları ağır sınavdan gereken dersi çıkarıp çıkarmayacaklarını birlikte göreceğiz.