NEBİ MİŞ / Suriye’de yeni bir iç savaş kimleri etkiler?


Suriye‘de Esad rejiminin yıkılmasının ardından, geçiş sürecinin zorlu olacağı biliniyordu. Bölgede, başarmış ve istikrarını sağlamış bir Suriye’den rahatsızlık duyacak ülkelerin sayısı ile ilgili rakamlar farklıydı. Daha somut bir ifade ile; “temel hak ve özgürlükleri garanti altına alan, dini ve etnik azınlıkları koruyan, kapsayıcı bir devlet idaresini kuran, halkın meşru desteğiyle yönetilen istikrarlı bir Suriye’nin bölge toplumları için model olması acaba bazı ülkeleri rahatsız eder mi” sorusu çeşitli bağlamlarda tartışıldı. Geçen yedi aylık sürede, Ortadoğu‘da istikrarını sağlamış bir Suriye’ye destek arttı. Ahmed Şara yönetimine ilk başta mesafeli bakacağı varsayılan bazı bölge ülkeleri bile istikrarlı bir Suriye’den yana tavır gösterdi. Trump yönetimi, farklı etnik ve dini grupların dışlanmadığı, bütünlüğünü sağlamış bir Suriye’nin bölge için daha faydalı olduğunu dile getiriyor.
Bugün için istikrarsız bir Suriye’den kazanç sağlayacağını düşünen ülkelerin başında İsrail geliyor. Bölgede güçlü bir ulus devlet istemediğini açıkça ilan etmekten geri durmayan İsrail, Suriye’ye fiili saldırılarını devam ettiriyor. Trump yönetimi, soykırımcı Netanyahu‘nun Suriye’ye yönelik saldırılardan rahatsızlığını farklı açıklamalarla dile getirse de, engelleyici bir politika geliştiremedi. ABD‘nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, İsrail’in saldırılarının “yanlış bir zamanda”, “kafa karıştırıcı” olduğunu, Trump’ın hazırlıksız yakalandığını dile getirdi. Durumu düzeltmek için Netanyahu’yu aradığını söyledi. Ancak, sahada “durum” düzelecek gibi görünmüyor. Netanyahu, ABD içindeki desteğine güvenerek bölgesel saldırganlığı sürdürüyor.
***
Suriye’de yeniden patlak verecek bir iç savaş, sadece bu ülke sınırları içinde değil, tüm Ortadoğu’yu derinden etkileyecek gelişmeleri beraberinde getirir. Çok geriye gitmeye gerek yok. Arap ayaklanmaları sonrası ortaya çıkan kaos ortamında, terör örgütleri sahaya sürüldü. Ülkelerin sınırları delik deşik oldu. Devlet içi çatışmalar ve devletler arası rekabet keskinleşti. Mezhep temelli kutuplaşma ve vekâlet savaşları bölgesel jeopolitiği sarstı. Bölgeye dışarıdan müdahaleler kolaylaştı. Ülkeler arasında yeni bloklaşmalar oluştu. İç çatışma ve savaşların sonucunda çökmüş devletler ortaya çıktı. Var olan krizlerin çözümü daha da zorlaştı. Devlet dışı silahlı yapıların güçlendiği için yüzyıllık donmuş sorunlar yeni krizleri tetikledi.
Ülkeler hep kendi iç bütünlüklerini sağlamak hem de bölgesel istikrarsızlıktan daha az etkilenmek için büyük maliyetler ödedi. Savunmalarını güçlendirmek için milyarlarca dolar ödemek zorunda kaldılar. Binlerce insan öldü. Milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu. Bölge ülkeleri arasında gelişen yıkıcı ilişkilerin normalleşmeye başlaması on yıldan fazla sürdü. Yine Arap ayaklanmaları sonrası oluşan istikrarsızlıktan sadece Ortadoğu etkilenmedi. Avrupa başta olmak üzere küresel jeopolitik düzen farklı düzeylerde etkilendi. Göç dalgaları Batılı ülkeleri derinden sarstı. Terör eylemleri batılı başkentlere kadar uzandı. Hatırlatalım, Avrupa’da radikal siyasetlerin yükselmesinin temel nedenlerinden biri iç çatışma ya da savaşlarla istikrarsızlaşan ülkelerden göç etmek zorunda kalan insanlara yönelen tepkidir.
Sözü uzatmaya gerek yok. Arap ayaklanmaları sonrasında ortaya çıkan kaosun ve iç savaşların Ortadoğu’ya ne getirdiği ortada. Suriye’de yeniden alevlenecek bir iç savaş da benzer şekilde bölgesel dengeleri sarsar, sadece sınır komşularını değil, Avrupa’dan Körfez’e kadar geniş bir coğrafyayı etkiler. Bu bağlamda, İsrail’in Suriye’ye yönelik istikrarsızlaştırıcı saldırıları ne yalnızca Suriye’nin ne de Türkiye’nin meselesidir. Bu saldırılar, doğrudan küresel güvenliği tehdit eden bir kriz başlığıdır. İsrail bölgesel değil, küresel bir sorundur.