YAZARLAR

NEBİ MİŞ / Siyasal partilere düşen sorumluluk

Terörsüz Türkiye hedefinde, siyasal partilere büyük sorumluluk düştüğü aşikar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında, “Türkiye cumhuriyeti, kendi meselesini kendi devletinin, kendi siyasi kurumlarının, kendi vatandaşlarının iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta, düşmana göstermiştir” açıklamasını yapmıştı.
Terörün sonlandırılmasında süreç, bir “devlet politikası” olarak devam etmektedir. Bir sorunun çözümünün “devlet politikası” olarak ilan edilmesi muhalefet partilerinin de süreci sahiplenmesi ve sonuca pozitif katkı vermesi açısından önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı konuşmasında DEM Parti içerisinde, “sorumluluk bilinciyle hareket eden, tüm isimlere, eş başkanlara” teşekkür etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere, diğer siyasi partilere “süreçte sergiledikleri yapıcı tutum” için taktirlerini sunduklarını belirtti. Hatta, mesafeli ve ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar bile “sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan” muhalif parti liderlerine de yine ayrıca teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu pozitif yaklaşımına rağmen, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan‘ın, “korucuları işsiz bırakmayacağız inşallah. Elinden silahı al, ver sopayı, köyde hayvan baksın. Daha onurlu bir görevdir” açıklaması çok yanlış bir ifadeydi. En başından itibaren, sonuca ulaşmak için hem sürekli pozitif bir dilin kullanılması gerektiğini söyleyip hem de korucuları rencide eden bu sözlerin sarf edilmesi büyük bir çelişki ve sorumsuzluktu.
Neyse ki, Bakırkan, “kalbi kırılan korucular olduysa…Yanlış ifade edilmiş olabilir. Özür dilerim” açıklamasını yaparak sözlerinin yanlış olduğunu kabul etti. Bozucu etkilere mahal verecek bu tür yol kazalarının yaşanmaması için daha dikkatli ve sorumlu olmak gerektiği bir kez daha görüldü.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, terörsüz Türkiye hedefine üst siyasal söylemde destek verdiğini açıklasa da bu konuda ikili bir siyaset tarzı yürütmeye devam ediyor. Alt katmanda, alışılmış siyaset yapma tarzının bir tezahürü olarak, “terörün sonlandırılması Erdoğan’a yararsa” endişesini gizleyemediği açıkça görülüyor.
“Cumhurbaşkanı kendi siyasi çıkarları için kullanacaktır” yaklaşımı bu endişenin söze dökülmüş bir yansımasıdır. Terör ikliminin bitirilmesi için, Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlığı döneminden itibaren hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri almış ve çok ağır yüklerin altına girmiştir.
Bir parti kronikleşmiş bir ülke sorunun çözümü için siyaset ürettiğinde onun taktirini millet yapar. Muhalefet, terörün sonlandırılmasının “siyasi bir kazancı olduğunu” düşünüyorsa, burada kendi çözüm perspektifini toplumun önüne koyarak, kendi payına düşeni zaten alır.
Ancak herhangi bir siyasi parti önemli bir ülke meselesinde, siyaset üretmede yetersizse ve katkı sunacağı somut bir politikası yoksa, toplumun hassasiyetlerini kaşıyarak buradan bir fayda sağlamaya çalışır.
Örneğin başta CHP olmak üzere muhalefet partileri, bir yandan iktidarı terör örgütünü muhatap almakla suçlarken, diğer yandan terör örgütünün ‘kuyruğu dik tutma’ amacıyla fesih ve silah bırakma kongresinde Lozan Anlaşması ile ilgili safsatayı siyasi alana taşıyor. Aslında, terör örgütünü muhatap almak tam da bu yaklaşım değil midir?
Terörün tamamen gündemden çıkmasından sonra normalleşmiş siyasi alanda, demokratik ve anayasal sınırlar içinde yapılacak tartışmaları şimdiden gündeme getirip, buradan iktidara bir takım eleştiriler getirmek sürece katkı sağlamaz. Bu sağduyulu bir yaklaşım da olmaz.
CHP, şimdiden bütün partilerin dahil olduğu bir komisyon üzerinden sürecin ilerletilmesini önermektedir. Terörsüz Türkiye sürecinin adım adım ve aşama aşama yürütüldüğü dikkate alındığında, silahların tesliminden itibaren zaten atılacak adımlarla ilgili Meclis’in gündemine bazı konular gelecek ve orada her parti kendi yaklaşımını ortaya koyacaktır.
Atılacak adımlarla ilgili Meclis sürecinde komisyonlar çalışacak ve meseleler enine boyuna tartışılacaktır. Şimdiden rasyonel olmayan önerilerle ipe un sermek yerine, bu konularda kendi partisinin hazırlığını tamamlayıp Meclis safahatına hazırlık yapmak daha yapıcı ve sorumlu bir siyaset tarzı olur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu