YAZARLAR

NEBİ MİŞ / SDG/PYD için bahane kalmadı, zaman daralıyor

Yeni Suriye yönetimi ile SDG (YPGPYD) arasında 10 Mart’ta sekiz maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu sekiz madde arasında SDG’nin en önemli yükümlülüğü, “tüm sivil ve askeri kurumların, Suriye devletinin yönetim yapısına entegre edilmesi; sınır kapıları, havaalanları ile petrol ve gaz sahalarının devlet kontrolüne” geçmesiydi.
Anlaşmada mutabık kalınan hususlarla ilgili süreç yıl sonuna kadar tamamlanacaktı.
Yeni yönetim, kendi sorumlulukları ile ilgili üzerine düşeni büyük oranda yapmaya çalıştı. Kapsayıcılık, haklar, kimlik temelli talepler, güvenlik inşası gibi konularda yapıcı ve pozitif bir tavır sergiledi. Koşulların da zorlamasıyla oldukça iyi niyetli davrandı.
Ancak SDG, anlaşmanın şartlarını yerine getirmede direnç gösterdi. Şam’ın tam egemenliğine girmek istemedi. İstikrarsızlık beklentisi ile geciktirme stratejisi izledi. Sürekli bahane üretti. İsrail‘e sırtını dayadı. İsrail’in istikrarsızlaştırıcı saldırılarını devam ettirmesiyle, elinin güçlendiğini düşündü. Mutabakatın gereklerini yapmak yerine, yeni maksimalist taleplerde bulundu.
Şimdi gelinen süreçte; Şara Beyaz Saray’da ağırlandı. Washington’un jeopolitik müttefiki olarak lanse edildi. Trump, Suriye’nin istikrarının devamından yana olduğunu açıkça ve güçlü ifadelerle bir kez daha vurguladı. Şara, terör listesinden çıkarıldı. Suriye’ye yönelik devam eden Sezar yaptırımları altı aylık bir süre için donduruldu. Bundan sonra, yönetimin tutumuna ve İsrail ile ilişkilerin seyrine göre Kongre’den kaldırma kararı çıkabilir. Ya da belirli periyotlarla dondurma seçeneği sürekli uzatılacaktır. Yine en önemli gelişmelerden biri, Suriye DEAŞ‘la mücadelede uluslararası koalisyona katıldı.
Washington’daki görüşmelerin önemli bir kısmına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılması, ABD‘nin Suriye dosyasını Türkiye ile eşgüdüm içinde yürütme niyetinin de bir kez daha güçlü bir şekilde teyidiydi.
Tüm bunlara ek olarak Irak seçimlerinden istikrarın devamı çıktı. Başbakan Sudani’nin ittifakı seçimden birinci çıktı. Hükümet beklenenden daha hızlı kurulabilir.
Bundan sonrası için; SDG/YPG’nin eli bir ay öncesine göre daha zayıfladı. Çünkü, Şara yönetiminin güç kaybedeceği, istikrarsızlık ve yeniden çatışmalara dönme beklentisi gerçekleşmedi. DEAŞ kozu elinden alındı. Yeni yönetim, beklenenden çok daha hızlı bir şekilde, Batılı ülkelerle ilişkileri derinleştirdi.
SDG’nin kontrol ettiği alanlar, hükümetin kontrol ettiği bölgelere göre toparlanmada daha geride kaldı. Elektrik gibi önemli ihtiyaçlar, hükümetin kontrol ettiği şehirlerde daha iyiye gitmeye başladı. Dolayısıyla da SDG’ye içerden tepkiler ve gösteriler giderek artıyor.
Washington görüşmesinin ardından, SDG/PYD bölgesinin Şam yönetimine entegrasyon baskısı daha da artacak. Sahadaki gelişmeleri bahane ederek müzakereleri uzatmasına tolerans gösterilmeyecek.
ABD, Suriye ve Türkiye 10 Mart mutabakatının gerçekleşmesi için ortak bir mekanizmayı işleteceklerdir. Sürecin tamamı yıl sonuna kadar sonlanmasa bile, özellikle sınır kapıları, havaalanları ve petrol ve gaz sahalarının devletin kontrolüne geçiş sürecinin hemen başlatılması istenecektir. Yani SDG’nin, Şam’ın egemenliğini kabul ettiğini uygulamalarla bir an önce göstermesi için baskı artacak. Silahlı grupların entegrasyonu için bir müddet daha ayrıntılar müzakere edilecektir.
SDG’nin yeni bahanesi, kendi içindeki farklı grupların itirazı ve bu şartları uygulamaya yanaşmaması olacaktır. Hatta, PKK’nın silah bırakmasına ve Suriye ordusuna entegrasyona karşı çıkan Bahoz Erdal ve Sipan Hamo grubu süreci sabote eden eylemler yapacaktır. SDG de bu eylemleri bahanesine dayanak yapacaktır.
Türkiye ve Suriye yeni yönetimi şu ana kadar tüm süreçleri iyi niyetle işletti. Tolerans eşiği kapandı. Artık mutabakata uyulmaz ise çözüm başka yollardan denenecektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu