NEBİ MİŞ / Kriz beklentisine mahkum olmak


AK Parti‘nin 24 yıllık iktidarında kurumsal muhalefet, kendilerinin iktidara gelebilmesini “kriz siyasetine” bağladılar. “Kriz olacak iktidar düşecek” beklentisi hiç eksik olmadı. Kriz konuları değişse de formül hep aynı kaldı: Siyaset üretip alternatif olmak ve gelecek için güven ortaya koymak yerine, muhalefet ulusal özgüveni zedeleyecek, toplumsal direnci azaltacak siyaseti önceledi.
Uluslararası çevrelerin, FETÖ gibi dışardan yönetilen örgütlerin, karanlık dehlizlerde ürettiği senaryolar ve manipülatif içerikler maalesef CHP muhalefeti tarafından hep sahiplenildi. Bu çevrelerin ürettiği kirli senaryoları, “bize yarayacak olsa bile biz reddediyoruz” demediler. FETÖ retoriğini “anti iktidar refleksi” ile sahiplenmenin kendilerine yaramayacağını göremediler.
Yine bu karanlık çevreler, muhafazakar ve mütedeyyinleri ve onların sivil toplum kuruluşlarını hedefe koyduğunda, muhalefet bu kurumlardan yana değil, o karanlık çevrelerin amaca matuf manipülasyonlarından yana tutum takındı. Bu kurumlara yöneltilen saldırılar, “iktidarı zayıflatıyor” gerekçesiyle desteklendi.
Hatta bu siyaset alışkanlığı ile çoğu kez dışardan güdümlü müdahale siyasetleri içerde meşrulaştırılmaya çalışıldı. Bunun en can yakıcı örnekleri, MİT TIR’ları kumpasında, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ve benzer birçok gelişmede görüldü.
Son birkaç haftadır, karanlık senaryolar ve kriz tellallığı eş zamanlı olarak köpürtülmeye çalışılıyor. Yine yurtdışından bazı mahfiller dijital mecralarda harekete geçti. Daha önce defalarca piyasaya sürülen manipülatif içerikler tekrar tedavüle çıkarıldı. Aynı yöntemler deneniyor.
Karanlık senaryo tarafında; yine muhafazakar mütedeyyin kesimlerin STK’larına iftara atılıyor. İktidarın önemli aktörlerine karşı negatif kampanyalar düzenleniyor. Montaj görüntüler karanlık çevreler tarafından yeniden servis ediliyor.
Kriz tellallığı başlığında ise, “Cumhur İttifakı‘nda çatlak var” yaygarası tekrar koparılıyor. Şu ana kadar Cumhur İttifakı bir çok sınamadan başarı ile geçti. İttifakın bazı konularda ayrı düşünebileceğini bu güne kadar liderler defalarca açıkladılar. Cumhur İttifakı’nın geçici bir seçim ittifakı olmadığı kararlı ifadelerle liderler tarafından bir çok kez dile getirildi. Böyle olmasına rağmen, “bu kez iş ciddi” diyenler, birkaç gün içinde mahcup olma pahasına krize yatırım yapmaktan geri durmadılar.
Liderler, bir kez daha Cumhur İttifakı’nın kararlılıkla yoluna devam ettiğini vurguladılar. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “En büyük hedefleri, 15 Temmuz gecesi şehitlerimizin mübarek kanlarıyla harcı karılan Cumhur İttifakı’nın birliğini, beraberliğini ve disiplini bozmaktır. Fakat muvaffak olamayacaklar” dedi.
Bir gün sonra MHP lideri Devlet Bahçeli ise, “Dedikodunun gönüllü havarilerine, fesadın canlı cesetlerine, FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılından dönersek, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğinden ödün verirsek, şimdi birileri kulağını açıp dinlesin, gök girsin kızıl çıksın” cümleleri ile sert bir tonda aynı çevrelere cevap verdi.
Kriz beklentisine, müdahale siyasetine ve karanlık senaryolara mahkum olmak acizliğin, başarısızlığın, siyasi tembelliğin açık göstergesidir. İktidarın en başarılı olduğu alanların başında kriz çözme becerisinin geldiğini muhalefet bir türlü anlamadı.
Karanlık senaryoların, onu sahiplenene yaramadığı görülmelidir. Operasyon siyasetinin yapana ve destekleyene fayda etmediği tecrübe ile sabittir. Türkiye’ye hasım çevrelerin ülkemizin hayrına bir şey söylemeyeceği ve istemeyeceği bilinmelidir.



