NEBİ MİŞ / Komisyonun aşırı siyasi mücadeleye alet edilme riski


Terörsüz Türkiye hedefine yönelik yeni bir siyasi yaklaşım başlatıldığında, CHP başta olmak üzere muhalefetin diğer temsilcileri, TBMM‘yi işaret ettiler. “Terörü sonlandırmaya yönelik atılacak adımlar Meclis‘te konuşulsun” dediler. Bir önceki çözüm sürecinin başarısız olmasını, Meclis’te bir komisyonun kurulmamasına bağladılar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Komisyon kurulmasına kendilerinin öncü olacağını belirtti. En nihayetinde Komisyon kuruluyor. Komisyon’a katılacak partiler kendi üyelerinin ismini bugün bildirecek.
CHP’li yetkililer, “Bir an önce Meclis’te Komisyon kurulsun” demelerine rağmen, Komisyon’un kurulması için adımlar hızlanınca ipe un sermeye başladılar.
Önce, partilerin vereceği üye sayısı ile ilgili tartışma başlattılar. Üye sayısı partilerin temsil ağırlığına ve Meclis’te bulunan tüm partileri, hatta bağımsızları da kapsayacak şekilde düzenlenince, bu başlık üzerinden siyaset yapma imkânının daraldığını gördüler. Ardından, karar alma mekanizması ile ilgili tartışmayı denediler. “Nitelikli çoğunlukla karar alınmazsa biz yokuz” dediler. Burada da beklenilen bir sorun çıkmadı.
Şimdi, Komisyon’un adından görev alanına kadar farklı başlıklarda sert siyasi tartışma başlatmak istiyorlar. Hatta, yolsuzluk ve rüşvet iddiası ile tutuklanan yerel yöneticilerle ilgili süreçlerin de bu Komisyon’un görev alanına girmesi gerektiğini söylüyorlar. Komisyonun en baştan kuruluş amacı belli: Terörsüz Türkiye hedefine yönelik çalışmalar yapmak… Sürecin başarı ile sonuçlanması için istişare ve öneri başta olmak üzere farklı başlıklarda “yapıcı ve sorumlu” katkı sağlamak…
Daha kurulmadan bu tip tartışmaların başlaması hayra alamet değil. Komisyon’un muhalefet partileri tarafından siyasi bir mücadele alanına çevrilmesi, şu ana kadar “temkinli bir iyimserlik”le yürüyen sürece zarar verir.
Çalışmaya daha başlamadan bu tartışmalar yapılıyorsa…
Komisyon’da süreçle ilgili tartışmalar yapılırken, daha olgunlaşmamış ve komisyon kararı haline gelmemiş tartışma başlıkları, mecrasından saptırılarak toplumsal hassasiyeti zedeleyecek şekilde siyasi malzeme yapılma riski maalesef şimdiden görülüyor.
Çünkü, CHP’yi destekleyen medya ve siyasi seçkinler, CHP yönetimine Komisyon’a katıldıkları için baskı yapmaya başladılar. Genel Başkan Özgür Özel başta olmak üzere CHP’li vekiller, kendi siyasi ve medya seçkinlerinden gelen bu baskıyı hafifletmek için meseleleri aşırı siyasallaştırma yoluna gideceklerdir.
“Komisyona katıldık ama bak dişe diş mücadele ediyoruz” düşüncesi ve motivasyonu, terörsüz Türkiye ile ilgili konuşulacak konuları geri plana düşürecektir.
Komisyon istişare ve öneri sunma işlevi üstlenecek olsa da, TBMM’deki diğer komisyonlardan farklı bir anlamla yüklenmiştir. Bu nedenle, Komisyon çerçevesinde ele alınan her konu, bazı çevreler tarafından kolaylıkla bağlamından koparılarak manipüle edilebilir ya da dezenformasyona uğratılabilir. Özellikle terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili çalışılmış politika önerisi olmayan partilerin, günü kurtarmak için kısır siyasi tartışmalara yönelme ihtimali yüksektir.
Daha önceki yazılarda da vurguladığım gibi; terörün tamamen gündemden çıkmasından sonra normalleşmiş siyasi alanda, demokratik ve anayasal sınırlar içinde yapılacak tartışmaları şimdiden gündeme getirip, buradan siyasi çıkar elde etmeye çalışmak sürece katkı sağlamaz.
Silahların tamamen tesliminden itibaren atılacak adımlarla ilgili; kesinlikle herhangi bir düzenleme yapılmayacak hususlar üzerinden bir beklenti oluşturulmamalıdır. Hatta bu konular gündeme bile getirilmemelidir. Muhalefete yakın medyanın kamuoyu oluşturucuları, “PKK’lıları bırakırken falanca yerel yöneticiyi hapiste tutamayacaksınız” diye çoktan manipülasyona başladılar bile…
Sonuç olarak tekrar vurgulamak gerekirse; Komisyon’un önündeki en önemli risk, muhalefet partilerinin “yapıcı ve sorumlu” bir siyaset izlemek yerine kendi gündemlerini komisyonun gündemi yapmaya çalışarak çalışmaları sabote etme riskidir. Şimdiden dikkatli olmak gerekir.