NEBİ MİŞ / BM kendi geleceğine çözüm arıyor

BM 80’inci Genel Kurul toplantıları devam ediyor. Ülkelerin liderleri sorunları konuşuyor. Ama çözüm konusunda ve gelecekle ilgili genellikle kötümser bir tablo çiziyorlar.
Genel Kurul Başkanı Annalena Baerbock’un belirlediği tema; barış, kalkınma ve insan haklarının merkeze alınması için “birlikte hareket etme” üzerine odaklansa da Genel Kurul görüşmeleri İsrail soykırımı gölgesinde geçiyor.
Dolayısıyla, BM gündemini bu yıl Filistinlilere yapılan soykırım ve küreselleşen İsrail sorunu oluşturuyor. İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın BM Genel Kurul görüşmeleri başlarken Filistin’i tanıdıklarını açıklamaları, bu ülkelerin İsrail sorunuyla ilgili Washington çizgisinden ayrılmaları bakımından önemliydi.
Trump yönetimi bu ülkelerin tanımasının zamanlamasını yanlış olarak görse de, Batılı ülkelerin bu tutumu, İsrail’e karşı duracak ülkelerin sayısını artıracaktır.
BM, İsrail’in soykırımını iki senedir durduramasa da, en azından İsrail’in kınanması ve Filistin’in daha fazla ülke tarafından tanınma ve dayanışma için bir farkındalık oluşturmuştur.
Bu yıl sadece Genel Kurul’un devam ettiği günler boyunca Filistinlilerle ilgili 14 farklı toplantının yapılması bunun göstergesidir. BM, Filistinlilerin hakkına ve hukukuma daha fazla sahip çıkarak, kendi geleceğini kurtarma açısından önemli bir sıçrama oluşturabilir.
Önceki dönemlerde liderlerin gündeminde daha fazla kalkınma, yoksulluk, açlık gibi klasik BM gündemleri ağır basarken, bu yıl dijital eşitsizlik, iklim adaleti gibi konular daha ön plana çıkmaktadır.
Yine son yıllarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da öncülüğünde BM üzerinde reform baskısı giderek artıyor. Güvenlik Konseyi‘nin yapısı, karar alma mekanizması ve mali reform baskısı bu yıl gündemde öne çıkan konular.
Trump tekrar iktidara geldikten sonra, bir taraftan BM’yi etkisizlikle suçlarken, diğer taraftan BM’ye ABD’nin ayırdığı bütçeden kesintiye gitti. Trump dünkü konuşmasında da “BM’nin boş mektuplar yazmaktan başka bir işe yaramadığını” söyledi. Aslında konuşmasının odağı da BM’yi daha da önemsizleştirme üzerineydi.
Bugün için küresel kurumların meşruiyeti giderek azalırken, bunun en başında BM geliyor. Birçok liderin bunun farkında olmasını önemsemeliyiz. BM gibi bir kurum olmadığında küresel düzeyde güvenliği konu alacak bir kurum yok. Bu eleştirilere karşı reform daha fazla gecikirse meşruiyet krizi daha da derinleşecek. Ancak BM’nin yerine koyacak başka bir alternatif olmadığına göre, BM’yi reforme ederek işler hâle getirmekten başka çare yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel sorunların çözümü için “insanlık ittifakı” çağrısı karşılık bulmaz ise dünyada en güçlü ülkeler bile gelecek nesillerini savaştan koruyamayacaktır.