MUHAMMED HÜSEYİN MERCAN / Küresel Sumud Filosu Gazze Ablukasını Aşabilir Mi?


İşgal devletinin insani, ahlaki ve hukuki her türlü normu ayaklar altına alarak sürdürdüğü saldırganlık karşısında harekete geçmek isteyen insanların meydana getirdiği Sumud Filosu, ismiyle müsemma bir karaktere sahiptir. Sumud, Arapçada kararlılık ve direniş için kullanılan bir kelimedir. Gazzelilerin, her türlü zulme karşı insan üstü bir sabır ve cesaretle sergilediği direnişten ilham alarak adlandırılan bu inisiyatif, Başbakan Netanyahu ve kabinesinin aşırıcı üyelerinin tehditlerine boyun eğmeksizin her türlü kararlılığı göstererek Gazze’ye ulaşma hedefine odaklanmaktadır. İspanya, Tunus, İtalya ve Yunanistan’dan katılımlarla filoyu güçlendirmek isteyen organizatörler, denizdeki gemiler kadar karadan ve sosyal medyadan verilecek desteklerle bu girişimin etkisini olabildiğince artırma çağrısını dile getirmekteler.
Yaklaşık iki yıldır devam eden soykırıma karşı insanlığı harekete geçirmek niyetiyle yola çıkan Küresel Sumud Filosu, işgal devletine karşı gerçekleştirdiği büyük meydan okuma ile oldukça tarihi bir misyonu yerine getirmektedir. 45 ülkeden katılımcının yer aldığı bu oluşum, tüm küre çapında Gazze ablukasını kırmak ve Filistinlilerinin acısını dindirmek için önemli bir farkındalık meydana getirdi. Tel Aviv’in sınır tanımaz saldırganlığının boyutlarının günden güne arttığı bir ortamda, sivil dinamikler üzerine teşekkül eden bu oluşum, küresel alandaki eylemsizliği sonlandırarak Gazze’de ateşkesin sağlanabilmesi için ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturmayı amaçlamaktadır. Uluslararası toplumun Siyonist yönetimin istisnailiğini bitirecek adımları atmak için gerekli siyasi iradeyi bugüne kadar ortaya koyamadığı dikkate alındığında, irili ufaklı gemilerden oluşan bir filodaki topluluğun insanlığın onurunu kurtarmak adına çıktığı sefer hem bugün hem de yarın için büyük anlam ifade etmektedir.
Sumud İnisiyatifinin Stratejik Önemi
Uluslararası katılımcılardan müteşekkil Sumud oluşumu, stratejik açısından birçok öneme sahiptir. Öncelikle yapılanmanın tek bir ülkenin ya da siyasi hareketin kontrolünde olmayışı, mezkûr inisiyatifin küresel çapta ciddi bir karşılık bulmasını beraberinde getirdi. Bu durum farklı arka plana çok sayıda gönüllünün Gazze ablukasını kırmak için filoya katılımına olanak tanıdı. Aynı zamanda oluşumun farklı dinlerden, etnik yapılardan ve milliyetlerden insanı aynı amaç doğrultusunda toplaması, filoya güçlü bir meşruiyet kazandırdı.
Aksa Tufanı‘nın ardından oluşan yeni gerçeklikte Siyonist yönetim epistemolojik alanda büyük bir mağlubiyetle yüzleşti. Küresel alanda bilgi üretim tekelini kaybeden Tel Aviv, Holokost mağduriyeti eksenli geleneksel anlatısının Batı kamuoyunu dahi ikna etmeye yeterli olmadığını müşahede etti. Bugüne kadar işgal devletinin katliamlarını ve ihlallerini kanıksayan kitleler, artık Tel Aviv’in istisnailiğini sorgulayarak tüm dünya genelinde yeni ve güçlü bir söylemin inşası için harekete geçti. Bu yönüyle Küresel Sumud Filosu, Siyonist yönetimin epistemik mağlubiyetini pekiştirmesi bakımından oldukça stratejik öneme sahip bir oluşumdur.
Çağdaş insanın kendi merkezli yaşam tarzı ve öncelikleri düşünüldüğünde, Sumud inisiyatifinin ciddi bir paradigmatik kırılmayı tetiklediğini ifade etmek de yerinde olacaktır. Gazze halkının derdiyle hemhal olmak ve acısını dindirmek için yola çıkan gönüllülerin ya da filoda yer almak için başvuruda bulunan herkesin ortak bir insanlık hissiyatıyla eyleme geçmesi, modern dönemin algı ve anlatılarına dair köklü bir dönüşümün habercisi niteliğindedir. Gazze rotasına doğru yola çıkan aktivistlerin tamamı, benliklerini bir kenara bırakarak insanlık ailesinin bir ferdi olduklarını ve ancak bu aidiyetle var olabileceklerini tüm dünyaya ispatlamaktadırlar. Böylesine güçlü bir tavrın ortaya konulduğu bu eylem, şüphesiz yeni bir paradigma inşa edecek potansiyele sahiptir. Bu bakımdan Küresel Sumud Filosu, siyasi alandaki etkilerinin yanında modern insanın kendisini sîgaya çekmesi ve kendi sorumluluklarını hatırlamasına imkân tanıyacak oldukça stratejik bir yapılanmadır.
Filo Gazze’ye Ulaşabilir mi?
Gazze’deki ablukanın kırılması ve Tel Aviv’in kanıksattığı durumun sonlandırılması için hatırlanacağı üzere daha önce de çeşitli girişimlerde bulunuldu. Bunların tamamı işgal ordusuna bağlı deniz kuvvetlerinin gemilere müdahale etmesi nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Gazze Şeridi’ne ulaşmak için yola çıkan her türlü oluşumun meydana getireceği psikolojik etkinden tedirginlik duyan Siyonist yönetim, uluslararası sularda gemilere müdahale etmekten imtina etmedi. Başka devletlere haram olan eylemlerin Tel Aviv’e mubah kabul edildiği bir vasatın ABD’nin başını çektiği ana akım Batılı devletler tarafından uluslararası topluma dayatılması, Tel Aviv’in ablukayı kırma niyetindeki sivil oluşumları zor kullanarak engelleme yoluna büyük bir fırsat ve kolaylık tanıdı. Gerçekleştirdiği ihlallerin neticesinde hiçbir müeyyideye tabi tutulmayacağının konforuyla işgal devletinin hukuk dışı saldırılarını tüm dünya canlı yayında defalarca izledi. Geçmiş tecrübelerden ötürü Sumud’un hazırlıklara başladığı ve ilk grubun İspanya’dan Tunus’a doğru yola çıktığı andan itibaren akıllardaki en önemli soru filonun Gazze’ye ulaşmasının mümkün olup olmayacağı hususudur. Söz konusu işgal devletinin sınır tanımazlığı olduğu için şüphesiz bu soru oldukça makul ve anlamlıdır.
Sumud inisiyatifinin Gazze Şeridi’ne ulaşma ihtimaline dair bugünden net bir yargıda bulunmak elbette zordur. Bununla birlikte geçmiş denemelere nazaran filodaki gemi sayısının fazlalığı, gönüllülerin çeşitliliği ve uluslararası alanda oluşuma verilen güçlü destek, Netanyahu Hükümetinin daha önceki müdahalelerindeki kadar rahat hareket etmekte zorlanacağına işaret etmektedir. Tunus’ta iki gün art arda limandaki filoya ait teknelere yapılan saldırı, Tel Aviv’in Sumud’un yola çıkması ve tüm gemilerin Akdeniz’de birleşmesinin ardından dümeni tam olarak Gazze’ye kırmasından duyduğu endişenin bir dışavurumudur. Filoya bir müdahale gerçekleşmesi ya da gönüllülerin zarar görmesi halinde küresel alanda daha büyük bir tepkinin ortaya çıkması söz konusu olduğundan, işgal devleti yöneticilerinin süreçte nasıl bir aksiyon alacağı büyük bir merak konusudur.
Küresel Sumud Filosu insanlık onurunu ayakta tutmak adına yola çıkmıştır. Bu zorluk seferinde filoya destek vermek ise insanlık ailesine aidiyet hususunda varoluşsal bir meseledir. Tel Aviv yönetiminin Gazze’deki stratejik mağlubiyetinden ötürü filoya karşı sert bir tutum benimseyerek müdahale yolunu seçme ihtimali gündemde olmakla birlikte Sumud gönüllülerinin kararlı duruşu ve direnişinin süreci tam tersine çevirebilme olasılığı da yüksektir. Filodan bir geminin dahi Gazze kıyılarına ulaşmasının tüm algıları yıkacağı ve ablukanın aşılabileceğine dair inancı kuvvetlendireceği aşikârdır. Bu nedenle bir tarihi misyona sahip seferde Sumud gönüllülerine maddi ve manevi her türlü desteği vermek de tüm insanlık için bir ödevdir. Sumud ile alınacak her türlü kazanımın surda bir gedik açacağı ve bu gediğin hem Gazze’nin kurtuluşuna hem de yerküre üzerindeki en tehlikeli ekstremist örgütün saldırganlığının sınırlandırılmasına vesile olacağı asla unutulmamalıdır.