
Başkan Erdoğan ve DEM heyeti (ahaber.com.tr)
“TÜRKİYE’NİN İSTİKBAL VE İSTİKLAL HAKLARINI MUHAFAZA EDECEĞİZ”
Terörsüz Türkiye’yi daha iyi anlatabilmek için yurt genelinde kapsamlı bir çalışma başlatmıştınız. Bu çalışmalar ne durumda? Devam mı ediyor? Yoksa sonuçlandı mı?
Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik temasıyla, Terörsüz Türkiye İçin Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları 9 Ağustos 2025 tarihinde Erzurum’da başlamıştı.
27 Eylül 2025 tarihi itibariyle Adana ve Gaziantep’te düzenlenen toplantılarla birlikte 9 ayrı bölgedeki çalışmalarımız başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.
81 ilimize ulaştık, her insanımıza temas etmeye çalıştık, sivil toplum kuruluşları, mesleki örgütler, muhtarlarımız, yöre insanlarımızla görüştük, çok şükür dava arkadaşlarımızın ve teşkilatlarımızın saha çalışmalarından çok iyi geri dönüşler aldık. Bu vesileyle hepsini kutluyorum.
Türkiye’nin istikbal ve istiklal haklarını muhafaza edeceğiz.
Bir şeyi yaparken başka bir şeyi yıkmak aklımızın ucundan geçen bir yanlış değildir.
Milletimizin her ferdi muhteremdir.
Biz’in içindeki sayısız ben’ler milletimizin güzelliğidir.
“TÜRK-KÜRT ARASINA DİKİLMEK İSTENEN AYRIMCILIK BARİYERLERİ YIKACAĞIZ”
Hiç kimseyi ayırmadan, dışlamadan, ötekileştirmeden; bunun da ötesinde bir ve eşit görerek yeni yüzyılda, yepyeni destanlara imza atacak sosyal, siyasal ve ekonomik doğruluş iradesini ihyanın peşindeyiz.
Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp, ahlakın kılavuzu olarak vicdanı göstermişti. Vicdan ise doğruyla yanlışı tefrik etme basiret ve becerisinin tarifidir.
Maşeri vicdan bu tarifin somut karşılığı ve sağduyu markasıdır.
Sağduyu akıllı, mantıklı ve ahlaklı davranışın bileşkesidir.
Kaldı ki anılan terkip yoksa ortada bir yanlışlık olacak ve düzelmesi imkansız çözümsüzlüğü tedavüle çıkaracaktır.
Türkiye’nin biteviye devam edegelen kısır döngü çemberini muazzez mahiyetli kaynaşma ve kucaklaşma azmiyle kırması gerekmektedir.
Terörsüz Türkiye, kucaklaşmanın sadırdan satıra, kuvveden fiile, retorikten pratiğe, düşünceden eylem ve erdem safhasına geçişini simgelemektedir.
Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm mamulü nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması “Terörsüz Türkiye” hedefinin asıl ve esas amacıdır.
Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır.
“SORUNLAR YUMAK YUMAK OLSA DA BİZ BURADAYIZ”
Takip ettiğimiz kadarıyla “Hayırlı Günler Komşum” ziyaretleriyle, “Derdin Derdimizdir” sohbet toplantıları yurt genelinde yaygın bir şekilde devam ediyor.
Evet, 24 Ekim 2025 tarihinden beridir saha çalışmalarımızı ülkemizin her yerinde, milletimizin her hanesinde, büyük bir aşk ve inanmışlıkla sürdürüyoruz.
Dinlemedik dert, paylaşılmadık sorun kalmayana kadar çalışacağız.
İnsanımızın tasasını dinlemekten, kaygısını anlamaktan, sıkıntısını çözüm üretmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Dertler sağanak sağanak olsa da biz varız.
Sorunlar yumak yumak olsa da gene biz varız ve her zaman milletimizin yanında ve hizmetindeyiz.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’yız.
Çareler azaldı mı güneş ışıksız doğarmış.
Nasipler kesildi mi Ağustos’ta kar yağarmış.
Gerekirse güneş olur hem ışıtır hem de ısıtırız.
Hiç kimseyi dertleriyle baş başa bırakmayız.
Gerekirse yağan kar bile olsa sevdamızla karın ve tipinin önüne geçeriz.
Devamlı ifade ettiğim üzere, siyasetimizin öznesi insandır, nesnesi devlettir, yüklemi demokrasidir, cümlesi de millettir, yani büyük Türk milletidir.
Bugüne kadar 81 ilde, 963 ilçede ve yaklaşık 13 bin programla takdir ve tebrik edilecek saha ve siyasi faaliyetlerimizi yaptık, bundan sonra da süreklilik içinde çıta yükselteceğiz.
“BİZ HEP BİRLİKTE TÜRKİYE’YİZ HEPİMİZ TÜRK MİLLETİYİZ”
Sizin Kürtlere karşı samimi ve pozitif mesajlarınız çok yankı buldu. Terörsüz Türkiye hedefi aynı şekilde bir kardeşlik ve kader ortaklığını mı gözetiyor?
Hiç şüphesiz. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur.
Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır.
Bizim kaybına göz yumacağımız, heba edeceğimiz tek bir insanımız yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir.
Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmak gerekmektedir. Nitekim Kürt kardeşlerim bu amacın safındadır, fazilet ve ferasetleri de iç ve dış komploları püskürtecek kırattadır.
Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz.
Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığı tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur.
Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır.
Unutulmaması gereken bir husus da şudur:
Durmadan taşan ve kaynayan bir ruha malik aziz milletimizin kanının döküldüğü her yerde yeni bir dünyanın filizleri yeşermiştir.
Millet olmak demek; mihnet ve melanete yüz çevirmek, kültür, demokrasi ve tarih sacayağında bayraklaşmak demektir.
Türk’üyle Kürdü’yle Türk milleti çok şükür bunu başarmıştır.
“KÜRTLER HAZİN VE HÜZÜN DOLU MAZİYE SAHİP”
Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir.
Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek başlıca sorumluluğumuzdur.
Yine Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp der ki: “Millet fertleri arasında muhkem bir rabıtayı vücuda getirecek manevi bağ yalnız ahlaktır.”
Ahlakta biriz, akılda biriz, anıda biriz, acıda biriz, duada biriz, cephede biriz, camide biriz, cemevinde biriz, tarihte biriz; o zaman biri ikiye bölmek, biri ikiye ayırarak örselemek kimin harcı, kimin haddidir?
Tek yüreğiz, tek bileğiz, tek milletiz.
Bu haliyle ve takdimiyle Merhum Ziya Gökalp şu ders ve ibret veren isabetli sözünde haksız mıdır?
“Millet, müşterek duygular, müşterek mefkureler, bilhassa müşterek misaklar etrafında toplanan dayanışmacı bir topluluktur.”



