MEVLÜT TEZEL / Takipçi kaybedince kocasını şikayet etti

Hindistan‘da Instagram takipçi sayısının düşmesinden kocası Vijendra’yı sorumlu tutan Nisha adında kadın, evini terk etti, iyi mi?
Gerginlik kocasının Nisha’ya sosyal medyada geçirdiği zamanı azaltıp, ev işlerine daha fazla zaman ayırmasını istemesiyle başlamış.
Instagram’da yayımlamak üzere ortalama iki video çeken Nisha, video çekmeyi azaltıp, takipçi kaybedince bu durumdan kocasını sorumlu tuttu.
Ev işleri yükünün kendisine reels hazırlamaya zaman bırakmadığını iddia eden Nisha, bunalıma girip evi terk edip ailesinin yanına dönmekle kalmamış, kocası hakkında resmi şikayette bulunmuş.
Yerel basına göre bu olay medyaya yansıyınca koca da işini kaybetmiş. Fıkra gibi bir olay ama gerçek.
Demek ki, bazılarındaki sosyal medya bağımlığı evliliklerini tehdit edecek boyutta!
Paylaşım yapmazsa kendisini ölecekmiş gibi hisseden, paylaşımlarında beklediği beğeni sayısına ulaşmayınca ya da takipçi kaybedince depresyona girenler var.
Ünlü ‘Black Mirror‘ dizisinin ‘Nosedive’ bölümündeki gibi bir gelecek bizi bekliyor olabilir mi?
Dizinin o meşhur bölümü, insanların akıllı telefonlarını kullanarak her etkileşimleri için birbirlerine bir ila beş yıldız arasında puan verebildiği ve bunun sosyoekonomik durumlarını etkileyebildiği bir dünyada geçiyordu.
Kahramanımız, lüks bir dairede indirim alabilmek için sosyal medyadaki 4.2 olan puanını 4.5’e çıkarması gerekiyordu.
Gündelik hayatta birçok şey sosyal medyadaki etkileşimlerle bağlantılıydı.
Puan kaybetmek istemeyenler pazarlamacılar gibi sürekli sahte bir gülüşle dolaşmak ve kimsenin tepkisini çekmeyecek şekilde konuşmak zorundaydılar!
Bir şeye kızıp küfür ettiğiniz duyulursa yandınız! Puanınız çok düşüyor.
Demek ki, ‘Black Miror’ın usta senaryo yazarları bile gerçek hayattaki çılgınlıkların gerisinde kalıyor!
Instagram’da takipçi kaybedince evden ayrılıp, kocasına dava açan kadın, sosyal medyanın yarattığı yozlaşmayı çok iyi özetliyor.
BİLİNÇLİ İZDİHAM ÇIKARIYORLAR
İstanbul–Başakşehir‘de bir mağaza, açılışa özel tüm ürünlerin 100 TL olacağını duyurdu.
Mağazanın önünde sabahın erken saatlerinden itibaren uzun bir kuyruk oluştu.
Açılışla birlikte yaşanan izdihamda pek çok kişi fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. İnsanlar ezilme tehlikesi yaşadı.
Durumu fırsat bilen diğer dükkanların da indirim yapması üzerine caddedeki yoğunluğun uzun süre devam ettiği belirtiliyor. Peki, bu izdiham sırasında birkaç kişi hayatını kaybetseydi ne olacaktı? Bu ölümlerden kim sorumlu olacaktı?
Büyük ihtimalle ölen öldüğüyle kalacaktı!
Bu arada izdihama tanıklık eden ve “Bir açılış yüzünden 10 ambulans, onlarca polis aracı buraya yönlendirildi. Başka yerlerde gerçekten ihtiyacı olan insanlar olabilirken burada kaynak israfı yaşanıyor” diyen mahalle sakinini de tebrik ediyorum.
Birileri iş yerinin reklamını yapacak diye insanlar ezilme tehlikesi yaşaması, polis ve ambulansların seferber olması büyük saçmalık!
Ortaya çıkan kamu zararını o dükkan sahibi karşılamalı.
Bazı indirim kampanyası yapanlar, özellikle izdihamın çıkmasını istiyor ve böylece haberlere bile konu oluyorlar.
Bu tarz indirim kampanyaları izdiham yaratmayacak şekilde organize edilmeli ya da baştan yasaklanmalı!
RÜYALARI HATIRLAYACAĞIZ
Hollanda’da Modem Works adlı şirket, insanlara bir gece önce rüyalarında ne gördüklerini gösteren bir cihazı tasarladıklarını iddia ediyor.
Şirket, müşterilerinden yapay zeka destekli Dream Recorder adlı cihazın açık kaynak kodunu indirmelerini, donanımı toplamalarını ve bu cihazı 3D’ye monte etmelerini istiyor.
Haberlerde sistemin nasıl çalıştığı anlatılmıyor.
Ancak 2023 yılında Japonya bilim insanları da rüyaları yüzde 60 doğrulukla görselleştirmek ve kaydetmek için MRI taramalarını kullanan bir yapay zeka geliştirmişti.
Rüyaları hatırlamak çok da önemli değil diye düşünüyorum ama gelecekte insanlar isterlerse rüyalarını hatırlayabileceklerini bilmek garip bir his.
KİRACIYI BEKLEMEK Mİ, DÜNYAYI DOLAŞMAK MI?
Amerika-Kaliforniya’da bir huzur evinde yaşayan 77 yaşındaki Sharon Lane, tüm birikimlerini satıp dünyayı dolaşan bir kruvaziyerde 15 yıllığına bir kabin kiraladı diye bir haber okudum.
Lane, “Artık çamaşır yıkamak ve alışveriş yapmak zorunda değilim. Kaliforniya’da yaşamaktan çok daha ucuza geldi” diyor.
Oysa aynı kadın üç yıl önce de gemiyle dünya turuna çıkmıştı!
Bu kadının ya kruvaziyer sektörüyle bir reklam anlaşması var ya da dünya turundan memnun kalıp hayatının geri kalanını gemide geçirmeye karar verdi!
Ne olursa olsun rezidans gemilerde uzun süreli kabin kiralamanın trend olduğunu söyleyebiliriz.
Lane, gemide deniz görmeyen iç kabini tercih etmiş. Bu kabine 15 yıl için 129 bin dolar (Yaklaşık 5 milyon 148 bin TL) ödemiş.
Eğer manzaralı dış kabin tercih etseydi 15 yıl için 169 bin dolar (6 milyon 744 bin TL) ödeyecekti.
İstanbul’da semtine ve binanın yaşına göre büyük fiyat farklılığı gösterse de 2+1 bir daire ortalama 5 milyon TL ediyor.
Eğer 77 yaşına kadar yaşamayı başardıysanız, kiracı kirayı ödeyecek mi, bugün ne yemek yapacağım, yine evi temizlemem gerek vs. diye düşünmek yerine hayatınızın kalan yıllarında dünya turuna çıkmak kulağa hoş geliyor değil mi?
Ama elektrik sistemi çökünce geminin okyanusta mahsur kalma ihtimali de var.
2013’te 4 binden fazla yolcuyla Meksika Körfezi’nde beş gün boyunca mahsur kalan 14 katlı kruvaziyerin belgeselini izleyin derim!
Altyazı
“Sertlik ve güç ölümün eşlikçileridir. Esneklik ve zayıflık varoluşun tazeliğinin ifadeleridir. Kendini sertleştiren hiçbir şey kazanmayı başaramaz.” (Stalker)