MEVLÜT TEZEL / Su güvenliği bakanlığı kurulmalı

Artık her yaz birçok ilimizde susuzluk krizi yaşanıyor.
Barajlardaki azalan su oranları sürekli haber oluyor.
Kışa doğru yağışlar başlayıp barajlar dolunca kuraklık tehlikesini unutuyoruz. Ta ki, yağışsız geçen bir dahaki sonbahara kadar.
Oysa asıl tehlike yeraltı sularındaki azalmada!
Dün Van‘daki Antik Urartu Barajı‘nın da kuruduğu haberi geldi.
Mevcutta 240 gölden tam 186’sı kurudu!

Küresel ısınmaya bağlı olarak Türkiye‘de 2040’a kadar ortalama sıcaklığın 2 derece, 2070’e kadar ise 4 derece artması bekleniyor.
Bu durumdan en çok Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri etkilenecek.
Barajlarda tutulan su oranı düştükçe ve nüfus arttıkça su krizi daha da büyüyecek.
Su tasarrufu denince akla ilk evlerde boşa harcanan sular gündem oluyor.
Elbette su tasarrufu önemli ama ülkemizde tüketilen tatlı suyun sadece yüzde 16’sı evlerde, yüzde 11’i sanayide, yüzde 73’ü ise tarımda kullanılıyor.
Tarımdaki vahşi sulamanın önüne geçmediğimiz sürece susuzluk daha da artacak.
Gelişmiş ülkeler yavaş yavaş topraksız dikey tarıma geçerken biz daha tarımda damlama su sistemini bile yaygınlaştıramadık.
Acilen tarımda modern akıllı sulama modeline geçmeliyiz.
Şehirlerdeki atık suları denizlere boşaltmak yerine arıttıktan sonra tarımda kullanmalıyız.
Böylece temiz su kaynaklarımızdaki azalmayı önleyebiliriz.
Susuzluğa karşı sistematik hareket etmek için sadece su güvenliği ve tasarrufu üzerine çalışacak bir bakanlık kurulmalı.
***
GÜNEŞ PANELİ ZORUNLU OLSUN
Güney Kore, 1.000 metrekarenin üzerindeki tüm kamuya ait otoparklarda güneş enerjisi sistemlerini zorunlu hale getirdi.
Örnek alınması gereken doğru bir karar.
Böylece otoparklar kendine yetecek elektriği üretmenin dışında araçların şarj ihtiyacını belli bir ölçüde karşılayacak.
Hayatın her alanında güneş ve rüzgar enerjisini elektriğe dönüştürmeliyiz.

Ülkemizde her yapılan yeni yapıda büyüklüğüne bakılmaksızın güneş paneli koymak zorunlu olmalı.
Güneş paneli kullanımını teşvik edecek projeler geliştirilmeli.
Böylece vatandaşın elektrik ve doğalgaz faturaları düşer.
Ocak ayından sonra devlet desteğinin geri çekileceği abonelere gelecek yüksek faturalardan sonra bu önerim hatırlanır umarım!
Yenilenebilir enerjiyi, küçük hanelerin hayatına sokacak projeler üretilse Türk halkının enerji faturaları ve karbon salınımı düşer!
Daha temiz bir ülkede daha ucuza yaşayabiliriz!
***
ROBOTLARIN YERİNİ İNSANLAR ALACAK!
İran‘da düzenlenen 2025 Kish Inox Tech Expo adlı teknoloji fuarında sergilenen insansı robotlar, robot kostümlü insanlar çıktı, iyi mi?
Fıkra gibi bir olay!

Böylece İranlı bilim insanları, robotlara ruh eklemeyi mi başarmış oldu? Belki de insanları robot yapmayı başardılar.
O zaman İran’da robotların yerini insanlar alacak diyebiliriz.
Şaka bir yana İranlıların insansı robot geliştirdik diye bir açıklama yaptıklarını düşünmüyorum. Fuardan sosyal medyaya düşen ‘robotsu insanlar’ goygoy malzemesine dönüştü diyebiliriz. Kabahat yine İranlı yetkililerde, insanları robot kılığına sokarsak dünyada espri konusu oluruz diye düşünmeleri lazımdı!
***
KISA VİDEOLAR BEYNİ ÇÜRÜTÜYOR
Amerikan Psikoloji Derneği’nin yaptığı son araştırma, TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts’taki kısa videoları doğrudan beyin çürümesiyle ilişkilendiriyor.
Çok kapsamlı bir araştırma yürütüldü.
71 çalışmadan elde edilen 98 bin 299 katılımcının verileri incelendi.
Bulgular, kısa biçimli video tüketimi arttıkça dikkat süresi ve engelleyici kontrol becerilerinde anlamlı bir düşüş görüldüğünü ortaya koydu.
Araştırmaya göre kısa videolar, beynin ödül sistemini uyararak alışkanlık haline gelmiş kullanımı pekiştiriyor ve bu da “sosyal izolasyona, daha düşük yaşam memnuniyetine ve hatta öz saygı ve beden imajına” yol açabiliyor.

Bitmedi kısa videolar daha zayıf uyku, artan anksiyete ve yalnızlıkla da bağlantılı. Asıl sorun bu gerçekleri öğrenmemize rağmen kısa videoları izlemekten kendimizi alamıyoruz.
Kendi kendinize “Bu kadar kısa video yeter” deseniz bile platformların algoritmaları sadece hoşunuza gidecek videoları üst üste ekrana getirdiği için izlemeye devam ediyoruz.
Sigaraya benzer bir bağımlılık bu!
Zararlarını bildiğiniz halde bırakamıyoruz.
En kötüsü de kısa videoların çocuklar ve gençlerde daha büyük bağımlılık yaratması.
Türkiye’de günlük internet kullanım süresi 7 saatin üzerinde.
Elbette bu süreye internette geçen çalışma süresi de dahil ama sosyal medya kullanımına baktığımızda, ortalama üç saatimizi bu mecralarda geçirdiğimiz anlaşılıyor. Çin’de özellikle gençler ekran bağımlılığından kurtulmak için çalışma kamplarını hatırlatan cep telefonu, internet vs. kullanımın yasak olduğu kamplara katılıyorlar.
Bizde de bu tarz kamplar kurulabilir.
Bireysel olarak da dijital detoks uygulamak bu bağımlılıktan kurtulmak için faydalı olabilir.
***
ASGARİ ÜCRET TARTIŞMASI
Asgari ücret zammını tahmin etme sezonu başladı, hayırlı uğurlu olsun. Bir ay bu konu gündemden düşmez.
Bazıları artışın oranının yüzde 25- 27 arasında olmasını bekliyor. 27 bin 500 TL olacak diyenler var.

Türkiye’de 2024’te yaklaşık 11,2 milyon kişi asgari ücretle çalıştı. Asgari ücret zammının bu kadar tartışılıyor olması, genel zam oranı olarak algılanmasına neden oluyor. Asgari ücretin üstünde ödeme yapan birçok şirket son yıllarda maaş zamlarını asgari ücret oranında ya da bir ‘tık’ üstünde tutuyor.
Bu durumdan da en çok beyaz yakalılar etkileniyor!
***
Altyazı
“Acı bir armağandır. Acı hissimiz olmasaydı, verdiğimiz acıyı hissedemezdik.” (Doctor Who)




