MEVLÜT TEZEL / Spotify’daki büyük tehlike!

Oğuzhan Koç, müzik akış platformu SpotifyTurkiye‘ye, “Pop listende rap, rap listende arabesk, yeni çıkanlara baktım, yeni çıkmamışlar, yeni bir şeyler yapıyoruz, yapmamışız sayıyorsunuz… Sanatçı için muhatap arıyoruz, yok!” sözleriyle tepki gösterdi.”
Koç, “Bu ülkenin müziğini iyiye götürmek istiyorsanız (ki lütfen isteyin) nitelikli ve istikrarla üretim yapan müzisyenleri de lütfen destekleyin. Sevgiler” diye yazdı.
Oğuzhan Koç’u dinlemem, müzik tarzlarımız farklı ama Spotify’a olan isyanını haklı buluyorum.
Söz konusu platformun Türkiye‘de müziği iyiye götürmesini beklemek ise saflık!
Platformdaki “En İyi 50 Türkiye” listesinde bir iki pop şarkıcı ve rahmetli sanatçının nostaljik şarkıları dışında listenin neredeyse çoğunluğu ‘suç dosyası’ gibi; kadına şiddet, uyuşturucu övgüsü, cinsiyetçilik, arıza erkek güzellemeleri ile dolu.
Spotify’ın algoritması listeyi belirliyor, gençlerin ve sokağın dili rap vs. demeyin boşuna!
O algoritmalar nasıl hazırlanıyor, editörler kimlere destek çıkıyor vs. bu konular daha önce de tartışıldı.
Hatta platformun eski editörlerinden biri ‘terör sevici’ gibi iddialara maruz kaldı!
Bazıları Koç’u yeterince üretken olmadığı için Spotify’yı suçladığını yazmış. Ancak aynı listelere çoğu zaman Tarkan, Kenan Doğulu, Duman, Teoman da giremiyor! Koç’un dediği gibi pop listende rap, rap listende arabesk, yeni çıkanlar yeni değil vs.
Daha önce de yazdım sorun algoritmada:
Spotify, düşük maliyetli müziklerle çalma listelerini doldurmak ve telif hakkı ödemelerini azaltmak için yapay zeka kullanıyor.
‘Perfect Fit Content‘ (PFC) adlı yapay zeka programının, popüler türleri taklit ederek daha az kaliteli müzikleri ön plana çıkardığı iddia ediliyor.
Zaten söz konusu platform, sanatçılara her bir dinleme için yalnızca 0,003 ila 0,005 dolar arasında çok düşük ödeme yaptığı için eleştiriliyordu.
Platform tekel olmanın da verdiği güçle şimdi PFC programı sayesinde lo-fi, ambient ve klasik müzik gibi popüler türlere benzer parçalar üreten stüdyolarla çalıştığı ve bu müziklerin sabit bir ücret karşılığında satın alındığı öne sürülüyor.
Böylece platform, sürekli telif ödemek yerine düşük maliyetli müziklere yöneliyor.
SUÇU YÜCELTİYOR
Dünyadaki sayılı müzik otoriteleri de Spotify’ın düşük telifli olduğu için öne çıkardığı şarkıların otantik olmadığını ve sanatsal değer taşımadığını belirtiyorlar.
Spotify’ın kalitesizliği ön plana çıkardığını görmek için eleştirmen olmanıza da gerek yok.
Keşke kalitesizlik tek sorun olsa. Platformun Türkiye için hazırlanan listelerdeki şarkılarda çocuklar ve gençler resmen zehirleniyor!
İşte o rap şarkılardan birkaç örnek: “Arabi, haşhaş, coca / Hookah, duman, hookah Arabi, ibre sonda / Vın-vın, Honda, hayat onda”
“Yeni sevgilimi konuşma engelli seçtim..”
“Mahalleden indim, sigarayı koydum taş..a Sizin gibi sür..leri alamıyo’m taş..a Amsterdam’dan ot ister bol” Bazılarınız “Türkiye çok mu normal?”, “Gençlerde şiddet vakaları yok mu?” sorularıyla gelebilirsiniz.
Elbette arabesk rap müzik başta gençler olmak üzere toplumdaki ahlaki çöküntü ve yozlaşmadan besleniyor ama asıl sorun özelikle suçu, şiddeti, uyuşturucuyu öven şarkıların Spotify’ın listelerinde sürekli üst sıralarda kalıp milyonlarca gence, çocuğa ulaşması.
Bir diğer sorun da şiddeti, uyuşturucuyu vs. öne çıkaran Spotify algoritmalarına göre yeni şarkıların bestelenmesi.
Çünkü bu ‘çöplük listelere’ girdiğinizde bir anda şöhreti yakalıyorsunuz!
Ve bu durum zamanla Spotify’a uygun basitliği, kalitesizliği ve zararlı içeriklerin yer aldığı manipüle edilmiş bir dinleme deneyimini ortaya çıkarıyor!
Spotify’ın zevkine göre müzik seçimi sunması da göstermelik. Önerdiği listeler düşük telif ödemek için sadece kalitesizliği sunmuyor, suçu, uyuşturucuyu, yozlaşmayı özendiriyor.
Sonra ne mi oluyor?
Mattia Ahmet Minguzzi’nin katillerine benzer, aynı tip saç tıraşlı, racon kesmeyi hayat felsefesi sanan ‘arıza’ gençler yetişiyor!
***
HAYVANLARLA İLETİŞİM
Çin merkezli teknoloji şirketi Baidu, hayvanların duygularını insanlara anlaşılır biçimde aktarmayı hedefleyen bir yapay zekâ sistemi geliştirdi.
DonanımHaber’e göre bu sistem, hayvanların çıkardığı sesleri, sergilediği davranışları ve çeşitli fizyolojik sinyalleri analiz ederek onların duygusal durumunu belirlemeye çalışıyor.
Elde edilen veriler, makine öğrenmesi, derin öğrenme ve dil işleme teknolojileri yardımıyla insan diline çevriliyor.
Bu teknolojinin başarılı olması müthiş bir gelişme olur.
Kedinizin, köpeğinizin sonunda ne dediğini anlayacaksınız.
Bu teknolojiyle ilgili yapılan “Bu et tüketimini azaltır. İnsan; konuştuğu, iletişime geçtiği ve bağ kurduğu hayvanı yiyemez” yorumuna da hak vermemek elde değil.
Düşünsenize kesilmeyi bekleyen bir dana, koyun vs. “Abi niye kesiyorsun beni. Bak gül gibi geçinip gidiyoruz. Sana bir zararım yok. Sen de vegan ol” dese, ne yapardınız?
***
ENGELLİ TUVALETİ TARTIŞMASI
Kocaeli Üniversitesi’nde 8 Mayıs’ta düzenlenen bir etkinlikte, Rektör Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk’e bir engelli öğrenci fakültede engelli tuvaleti bulunmadığını hatırlatarak “Erişilebilir bir üniversite olduğumuzu nasıl savunabiliyoruz?” diye sordu.
Cantürk ise “Destek verirseniz, nasıl yapacağınızı ben söylemeyeyim. Bağışlarla katkı sağlarsanız biz de dönüşüm yaparız” yanıtını verdi. Cantürk daha sonra öğrenciyle arasında geçen diyalogla ilgili oluşturulmaya çalışılan algının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Konuşmanın tamamı medyaya yansımadı ama yansıyan kısmıyla ilgili bende oluşan algı şu; koskoca üniversitede engelli tuvaleti yok ve öğrenciden bağış yapması isteniyor!
Üniversitenin bütçesinde engelli tuvaleti yapmaya ayıracak para mı yok? Rektörün normalde hemen bu sorunu çözeceğini söylemesi gerekirdi. Ama rektörün, konuşmasının devamında sinirlenerek engelli öğrenciye “Hadi arkadaşların seni alkışlasın” dediği iddia ediliyor. Bu nasıl empatiden yoksun bir yaklaşım böyle?
***
Altyazı
“Belli, senin şiir falan okuduğun yok. Eğer şiir okusaydın bilirdin ki aşık adam sınanmaz.” (Beş Şehir)