MEVLÜT TEZEL / Önce fiyat bindirimi(!) Sonra kasım indirimi!

Güya ‘Efsane Kasım İndirimleri’ kampanyaları başladı.
‘Güya’ diye yazdım çünkü bazı kötü niyetli firmalar önce ürünlere ‘fiyat bindirimi’ yapıp, sonra da fiyatı indiriyorlar.
Böylece güya efsane kasım indirimi yapmış oluyorlar!
Aslına bakarsanız Amerika‘daki gibi efsane indirimlerin yapıldığı da yok!
‘Efsane Cuma’, ABD‘de Noel alışveriş sezonunun başlangıcı olarak kabul edilir ve mağazalar, genellikle yüzde 25 ila yüzde 75 arasında değişen büyük indirimler yapar.

Amaç hem stokta kalmış malları eritmek hem de başta düşük gelirliler olmak üzere müşteriyi memnun etmektir.
Bizde ise yukarıda bahsettiğim gibi etiket oyunu yapanlar var.
Ticaret Bakanlığı‘na bağlı Reklam Kurulu da kasım ayı kampanyalarına yönelik olarak indirimli satış reklamlarını yakından takip ettiğini açıkladı.
Tüketiciler, aldatıcı uygulamaları ve yaşadıkları mağduriyetleri Reklam Kurulu’na şikayet edebilecek.
Tüketiciyi yanıltan, gerçeğe aykırı veya aldatıcı nitelik taşıdığı tespit edilen satışlara idari yaptırım uygulanacak.
Firmaların indirimli satışların başlangıç ve bitiş tarihlerini açıkça belirtmeleri gerekiyor.
Gerçekte olandan daha fazla indirim yapıyormuş gibi tüketicileri kandıramazlar.
Firmalar indirime süre veya stok sınırı miktarını da açıkça belirtmeliler.
Ayrıca koşullu satış kampanyalarında, bu kampanyaların hangi ürünlerde ve ne şartlarda geçerli olduğunu net bir şekilde ifade etmeleri gerekiyor.
Aslında yasa gereği bunu birçok firma yapıyor ama TV reklamlarında ya da afişlerde indirimin şartları küçük puntolarla yazıldığı için kimse okumuyor!
Müşteriler de uyanık olmalı.
İndirim furyasına kendini kaptırıp ihtiyacı olmayan ürünleri almamalı.
Bazı ürün ya da hizmetler de ederinin çok altında fiyatlar olabiliyor.
Böyle durumlarda ürün göndermeyen satıcıya ya da hizmet sunmayan kişiye denk gelmemek için ön izleme yapmalılar!
“1 alana 1 bedava”, “3 al 2 öde” gibi koşullu satış kampanyalarında da aldatmaca olabiliyor!
Tüketiciler “avantajlı fiyat”, “yıldızlı ürün” gibi ifadelere kapılmadan alacakları ürünü benzerleriyle karşılaştırmalılar.
Örnek vermek gerekirse; bir arkadaşımın alışveriş sitesinde ekim ayında sepetine 4 bin TL’den eklediği mont şimdi 6 bin TL, 2 bin TL’den eklediği kahve öğütücü ise şimdi 2 bin 350 TL olmuş.
İki hafta sonra da bu ürünleri muhtemelen indirimli satarlar!
Ticaret Bakanlığı asıl ekim ayının başındaki fiyatları dikkate almalı.
***
EN SEKSİ ERKEK
People dergisi 2025 yılı için “Yaşayan En Seksi Erkek” unvanını ‘Bridgerton‘ dizisindeki Anthony Bridgerton rolüyle ünlenen İngiliz oyuncu Jonathan Bailey’ye verdi.
Haberlerde kullanılan bu fotoğrafa takıldım.
Bailey’nin sanki belinde bir kayma var gibi durmuş.

Kruvaze yakalı bluzu da hiç erkeksi durmuyor.
Yakışıklı bir oyuncu ama yaşayan en seksi erkek mi bilmiyorum.
Elbette renkler ve zevkler tartışılmaz.
Bailey’in oyunculuk kariyeri ise umut vaat ediyor.
‘Bridgerton’ dizisiyle fenomen olan Bailey, son yıllarda ‘Fellow Travelers’ ve sinema uyarlaması ‘Wicked’ gibi yapımlarla popülerliğini artırıyor.
Yolu açık olsun diyelim.
***
TOPKAPI SARAYI’NIN ŞİFRESİ!
Paris’teki Louvre Müzesi’ndeki hırsızlık olayında yeni bir skandal ortaya çıktı.
Müzenin güvenlik kameralarının şifresinin ‘Louvre’ olduğu ortaya çıktı, iyi mi?
Bu haberle ilgili sosyal medyada “En azından şifre 123456 değilmiş”, “Louvre_france yapaydınız bari” gibi espriler yapıldı.

Fransa’nın durumu işler acısı! Hiç kimse sormuyor ama bizim müzelerin durumu nasıl acaba?
İstanbul’un fetih tarihinin ülkemizdeki birçok telefon, banka kartı ve kapı zili şifresi olduğu daha önce haber olmuştu.
Topkapı Sarayı’nın şifresi de inşallah “1453” ya da “Topkapı1453” değildir!
Gülme komşuna gelir başına! Bizdeki müzelerdeki güvenlik önlemleri acilen artırılmalı!
Topkapı Sarayı Müzesi’nin eski müdürünün 3. Selim’in tahtını lojmanına taşıttığını unutmayalım!
***
DEĞERİNİ BULUNCA SATACAKSIN!
Barış Alper Yılmaz, sezona fırtına gibi girmiş. Süper Lig’deki ilk iki maçta üç gol, iki asistle skora beş kez katkı yapmıştı.
Suudi Arabistan’a transferi gündeme gelince gitmek istemiş.
Bazıları bu teklifin oyuncunun mevcut takımındaki maaşının yükseltilmesini hedefleyen bir menajer oyunu olduğunu iddia etmişti.
Aslına bakarsanız takıma hiçbir şey vermeyen bazı yabancıların yüksek maaşları göz önüne alındığında Barış’ın da hakkı olanı alması gerekiyordu.
Barış da krizi iyi yönetemedi.

Antrenmana katılmadı, bir-iki maç oynatılmadı vs. maaşının revize edildiğine dair haberler çıktı.
Ancak transfer haberi gündeme geldiğinden beri Barış formdan düştü.
Galatasaray’daki son 10 maçta ne gol ne asist üretebildi.
Tribünlerin protestosu ise oyuncunun mental çöküşünü derinleştirdi.
Barış, ıslıklandığı bir maç sonrası Fenerbahçe’ye transfer olan yakın arkadaşı Kerem Aktürkoğlu’nun Galatasaray’da yaşadıklarına atıfta bulunarak “Harry Potter Haklıydı” paylaşımı yaptı. Kriz daha da büyüdü.
Kulüplerimizin en büyük hatası; bir futbolcu değerini bulduğunda satmamaları!
Barış’ı düşük maaşla oynatma inadı hem kulübe hem de futbolcuya zarar verdi.
Taraftarlar da yabancı oyuncuya gösterdiği sabrı yerli oyunculara göstermiyorlar.
Bir futbolcuya yapılacak en kötü şey onu ıslıklamak.
Aslında İlk 11’de oynayabilecek kalitede yerli bir oyuncu bulmak petrol bulmak gibi bir şey!
***
Altyazı
“Dürüst olmayan bir adamın dürüst olmayışına her zaman güvenebilirsiniz. Asıl dikkat etmeniz gerekenler, dürüst olanlardır; çünkü ne zaman aptalca bir şey yapacaklarını, asla tahmin edemezsiniz.” (Karayip Korsanları)




