YAZARLAR

MEVLÜT TEZEL / Kesin bilgi: 150 yıl yaşayacağız!

Geçtiğimiz hafta Çin‘de bir araya gelen Çin Başkanı Xi Jinping, Rusya Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore Başkanı Kim Jong Un‘un, mikrofonlar kapalı olduğunu zannettikleri sırada aralarında yaptıkları konuşmayı herkes duydu.
Üç liderin hepimizi ilgilendiren bir konuyu konuşmaları güzel gelişme.
Sohbet Xi Jinping’in “Eskiden insanlar 70 yaşına kadar yaşıyordu, şimdiyse 70 yaşında hâlâ çocuk gibi oluyorsun” demesiyle başlıyor.
Bunun üzerine Putin’in “Biyoteknolojinin gelişmesiyle birlikte, insan organları sürekli olarak nakledilebilir, insanlar gitgide gençleşebilir ve hatta ölümsüzlüğe bile ulaşabilir” dediği duyuluyor.
Ardından tekrar söze giren Jinping, “İnsanların bu yüzyıl içinde 150 yaşına kadar yaşamaya başlayacağı öngörülüyor” diyor.

Konuşmanın mikrofona yansıyan kısmı burada son buluyor.
Kim Jong Un ise nükleer füzeler dışında bir konu olduğu için sohbet ilgisini çekmemiş ya da o sırada kaç roketim vardı diye düşündüğü için sohbete katılmamış olabilir.
Bu konuda sürekli bilimsel araştırmalar açıklanıyor. Bazı bilim insanları 150 yaşına kadar yaşama olasılığından bahsediyor ama genelde insanlar ikna olmuyor.
Dünyayı yöneten üç ülkeden ikisinin liderinden yaşam süresinin 150 yıla çıkacağını ve bunun önümüzdeki 50 yıl içinde gerçekleşeceğini duymak çok değerli bir bilgi.
Sonuçta Xi Jinping ve Putin, bilim insanlarının bile bilmediği bilgilere rahatlıkla ulaşabiliyor.
Ve insanlığın geleceğini etkileyecek araştırmalara ne kadar kaynak ayrılacağına onlar karar veriyor.
Özetle 150 yıl yaşamanın artık hayal olmadığını düşünebiliriz.
Putin de mikrofonlar kapalıyken yapılan bu konuşmayı doğruladı ama insan ömrünün giderek uzamasının toplumsal, politik ve ekonomik sonuçları olacağını hatırlattı.
Politik sonuç; Putin, Kim Jong Un tarzı liderlerin daha uzun süre iktidar koltuğunda oturması olabilir.
Yaşam süresini uzatacak yöntemlerden önce gelişmiş ülkeler ve oradaki zengin insanların yararlanacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok!
Ama siz yine de spor yapın, sigara içmeyin. Belki önümüzdeki 50 yılda piyango size de vurabilir!

DOMUZ SANIP ÖLDÜRÜLENLER!

30 Ağustos’ta Adana’da Barış Şahin (17) ile avlanmaya çıkan ve hareket eden arkadaşını domuz zannederek tüfeğiyle ateş açıp ölümüne neden olan H.M., adli kontrolle serbest kaldı.
Çocukların ava çıkması yasak değil mi diyeceğim ama kurallar kimin umurunda!
Hadi onlar çocuk, yetişkinler de av sırasında arkadaşlarını vuruyor.
İnternete “Domuz sanıp ateş açtı” diye yazın yüzlerce haber çıkar karşınıza. Ya avcılarımız beceriksiz ya da av bahane!
Aslında birini gerçekten öldürmek istiyorsanız, “Domuz sandım ateş açtım” bahanesiyle cinayet suçundan yargılanmaktan kurtulabilirsiniz!
Eğer görgü tanığı yoksa ava çıkmış olmanız bile kendinizi savunmak için yeterli olabilir.
Birini avda kaza sonucu vurup öldürseniz de bu suçun cezası ağır olmalı!

HENÜZ HIRSIZLAR UYANMADAN…

Almanya’da elektrikli araç şarj istasyonları, içlerindeki bakır kablolar nedeniyle hırsızların hedefi olmuş.
Bazı günlerde tek seferde 70’ten fazla şarj istasyonu soyuluyormuş.
Çünkü her bir kablonun içinde ortalama 47 dolarlık bakır bulunuyor.
Almanya’daki kadar yaygın olmasa da Türkiye’de de şarj kablosu hırsızlığı vakaları yaşandı.
Düşünsenize bayramda yola çıktınız, bir sonraki şarj istasyonuna olan mesafeyi hesapladınız ama gittiğinizde şarjın kablosu yok!
Ülkemizde henüz yeterli şarj istasyonu yokken bir de kablo hırsızlığı yüzünden elektrikli araç sürücüleri yolda kalmasın!
Kablosuz şarj kesin çözüm ama maliyet yüksek.
Hırsızlar bu yönteme henüz uyanmamışken bütün şarj ünitelerine kamera konulmalı! Hurdacıları daha sıkı denetlemek de çözümlerden biri olabilir.

BU KIRMIZI KARTLAR RASTLANTI MI?

Gürcistan maçında Barış Alper’in oyuna girer girmez kırmızı kart görmesi maç kazanıldığı için fazla gündem olmadı.
Oysa kırmızı karttan sonra skor 2-3 geldi. Maç biraz daha uzasaydı belki de berabere kalıp ya da yenilip grup ikinciliğinden olacaktık!
Barış, Milli Takım’la çıktığı 29 karşılaşmada 2 kez kırmızı kart, Galatasaray’da ise 158 mücadelede sadece 1 kez kırmızı kart gördü.
Geçtiğimiz hafta bir başka Galatasaraylı futbolcu Rolland Sallai de gereksiz bir faul ile Macaristan’ı, İrlanda karşısında 10 kişi bıraktı.
Bu iki örnek futbolcu bir tesadüfü mü acaba? İkisi de gol pozisyonuna dönüşmeyecek bir anda kırmızı kart gördüler!
Aslında bu fauller bir Süper Lig refleksi!
Galatasaray’ın Türkiye’deki baskılı futbolunu ortaya çıkaran bilinçli bir şekilde yapılan fauller olduğu daha önce de tartışıldı!
Ülkemizde hakemler, tribün ve büyük takım baskısı yüzünden kolay kolay kırmızı kart çıkarmıyorlar.

Bu baskıya kenardaki teknik direktör tehditlerini ve sosyal medya baskısını da ekleyebiliriz.
Bu sert, bilinçli fauller yüzünden Galatasaray, son üç sezondur bazı Avrupa maçlarında eksik kaldı ve kendisinden düşük seviyedeki takımlara elendi!
Çünkü Avrupa’da hakemler gördüğünü çalıyor.
Türkiye’de kırmızı kart yüzü görmeyen Galatasaraylı futbolcuların, milli takımlarında tek tek oyundan atılmaları rastlantı olmayabilir.
Bu bilinçli sert futbol anlayışı Türkiye’de Galatasaray’a şampiyonluklar kazandırırken, Avrupa’da yokları oynamasına neden oluyor.
Daha kötüsü Gürcistan maçında olduğu gibi bundan Milli takım da etkileniyor!
Hakemlerin standardı Avrupa seviyesine yaklaşamadığı sürece Avrupa maçlarında kolay kart görmeye devam ederiz.
Bu konu lig yeni başladığı için fazla konuşulmuyor; birkaç hafta sonra yabancı hakem tartışması tekrar alevlenirse bu yazıyı hatırlarsınız!

Altyazı

“Sonuçta, her şeyin mahvolması için aşk iyi bir nedendir.” (La Casa de Papel)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu