MEVLÜT TEZEL / Hangi meslekler daha kutsal?

Genç oyuncu Dilan Deniz Çiçek‘in “Oyunculuk çok kutsal bir meslek değil. Bizim işimizin de avantajları, dezavantajları var. Fakat bu kadar net sınırları olan inanılmaz kutsal bir meslek değil. Doktorluk, öğretmenlik gibi daha kutsal mesleklerimiz var” sözü tartışma yaratmıştı.
Usta oyuncu Burak Sergen de bu tartışmaya “Öğretmen ve doktoru ben oynayabilirim ama onlar benim yaptığım şeyi yapamaz” diyerek katılınca sosyal medya karıştı.
İşte Sergen‘in bu açıklamasına gelen cevaplardan bazıları:
“İleride kalp krizi falan geçirirsen seni Mucize Doktor Ali‘ye emanet etsinler o zaman.”
“Bir burun estetiğine ben oyuncu olurum ama senin bu bilinç düzeyiyle doktor olman zor.”
“Oynarken doktor, öğretmen olduğunu mu zannediyor acaba?”
Açılın ben de bu konudaki fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Çiçek “Oyunculuk çok kutsal meslek değil” derken ‘kutsallığın’ bir miktarı olduğundan mı bahsetmek istedi acaba?
Az kutsal, çeyrek, yarım kutsal meslekler mi var?
Sergen’in ise okuduğunu anlamayan bir kitle tarafından gereksiz yere linç edildiğini düşünüyorum.
Sergen’in doktorluk yapabilirim diye bir iddiası yok ki! “Ben doktoru oynayabilirim” diyor. Evet, oynayabilir. Bir doktor, öğretmen de oyunculuğu deneyebilir ama Sergen gibi oyunculukta ustalık seviyesine çıkmaları zor!

Peki, oyunculuk kutsal bir meslek mi?
‘Kutsal’ kelimesinin sözlük anlamı her şeyi özetliyor aslında: “1- Dini açıdan saygı uyandıran, kutsi ve mukaddes. 2- Tapılacak ya da yolunda can verilecek kutsi, sevilen ve mukaddes”
‘Meslek’ kelimesinin anlamı ise “Bir kimsenin kendine temel çalışma alanı edindiği, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş.”
Aslında ‘kutsal’ ve ‘meslek’ kelimelerinin yan yana gelip bir anlam ifade etmemesi gerekiyor ama toplumda ‘kutsal meslek’ diye bir kavram var.
O zaman da bir mesleğin ‘kutsal’ olabilmesi için insanlarda dini duygu uyandırması ve aynı zamanda para kazandırması gerekiyor.
O zaman da bu kavrama en çok uyan imamlar, din görevlileri oluyor!
Ama toplumda ‘kutsal meslek’ denince akla ilk gelenler; doktorlar ve öğretmenler!
Elbette insanları iyileştiren doktorluk ya da gelecek nesilleri şekillendiren öğretmenlik çok saygın meslekler ama bu önemli mesleklere ‘kutsal’ dersek o zaman hangi meslekler kutsaldır diye bir tartışma çıkar ortaya ve işin içinden çıkamayız.
Bu mantıkla hareket edersek yangında insanları kurtaran itfaiyeciler, deprem enkazından insanları çıkaran kurtarma ekipleri, vatanı koruyan askerler, toplumda düzeni sağlayan polisler, hayat kurtaran makine icat eden mühendisler vs. insanlığa faydası dokunan her mesleği kutsal kabul etmeliyiz!
Ekmek pişirmeseler insanların aç kalacağı için fırıncıları bile kutsal meslek ilan etmeliyiz!
Geri dönüşüm olmaz ormanlarda kesilmedik ağaç kalmaz ve dünya felakete sürüklenir o zaman kâğıt ve plastik toplayıcıları bile ‘kutsal’ ilan etmemiz gerekir!
Bir kurul toplanıp kutsal mesleklerin listesini mi çıkarsın? Hadi listesinin başına doktorları yazsınlar!
Ama doktordan doktora da fark var! İnsanları boş yere ameliyat edip kesesini dolduran doktor da, kurtulması imkansız hastaları iyileştiren doktor da var!
Bu mantıkla hareket edersek örneğin ’12 Öfkeli Adam’, ‘Ölü Ozanlar Derneği’ gibi milyonların fikirlerini, hayatını değiştiren, iyiye güzele yönlendiren filmlerde rol alanları da kutsal ilan edebiliriz.
Özetle saçma ve gereksiz bir tartışma bu.
Önemli olan herkesin mesleğini hakkıyla ve dürüstçe yapmasıdır!
***
BARBIE KAYMAKAM
Samsun’un Ladik ilçesine kaymakam olarak atanan Tuğçe Orhan’ın 1995 doğumlu olması ve imajı tartışma konusu oldu.
Evet, Tuğçe Hanım hiç 30’unda göstermiyor ama o 2017 yılında Fırat Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi Bölümü’nü dereceyle tamamlamış.
Daha sonra Fırat Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi Anabilim Dalında yüksek lisans yapmış.
110. Dönem Kaymakam Adaylığı sınavını kazanarak 21 Aralık 2021 tarihinde ‘Elazığ Kaymakam Adayı’ olarak mülki idare amirliği mesleğine başlamış.

Özetle başarılı bir eğitim hayatının ardından kaymakam olmuş ve mesleğini başarıyla sürdürüyor.
Tuğçe Hanım’ın gündem olma nedeni ise sosyal medyada düşen bu fotoğrafı.
Birçokları gibi ben de Tuğçe Hanım’ı X’te ilk gördüğümde yapay zeka sandım. Hatta birazdan Korece konuşacak diye düşündüm.
Kore animelerinden çıkmış gibi. Aslında Barbie bebeği de andırıyor.
Zaten sosyal medyada da kendisinden ‘Barbie kaymakam’, “Ladik Ladik olalı böyle kaymakam görmedi” diye bahsediliyor.
İnsanlar şaşırmakta haklı.
Bizim kuşak göbekli, bıyıklı kaymakam görmeye alıştığı için Tuğçe Orhan’ı görünce insanlar şaşırıyor.
Acaba Tuğçe Hanım da dünyayı saran K-Pop akımından mı etkilendi? Diğer Z-Kuşağı gençleri gibi K-Pop ya da Japon-Kore animelerini çok mu seviyordu?
Her neyse önemli olan mesleğinde başarılı olması.
Belki de Tuğçe Hanım gibi yeni Z-Kuşağı kaymakamlara alışmanın vakti geldi.
***
KÜRESEL ISINMANIN FAYDASI
Kopenhag Üniversitesi’nden araştırmacılar kutup bölgelerinden eriyen buz tabakalarının altında yeni bir azot kaynağı tespit etti.
Küresel ısınma ile birlikte eriyen buzullar, azotu serbest bırakıyor.
Ve bazı bakteriler, deniz suyunda çözünmüş azot gazını bitkiler için gerekli bir besine dönüştürüyor.

Uzmanlar gelecekte buzlar azaldıkça, azot miktarının ve buna bağlı olarak alg üretiminin de artabileceğini belirtiyor.
Bu da fazla alg daha fazla plankton daha fazla balık demek.
Hep Küresel ısınmanın yaratacağı felaketleri konuşurken doğa yine insanları ters köşeye yatırdı!
Kuraklıkla birlikte tarımda verim düşerken, gelecekte denizler balık kaynayacak!
Dünyanın kıymetini bilelim. Doğanın fabrika ayarlarıyla oynamazsak bu gezegende daha çok yaşarız!
***
Altyazı
“Bir hayata mal olan özgürlük, özgürlük değildir. Özgürlüğe mal olan bir hayat da hayat değildir.” (Mar Adentro)




