MEVLÜT TEZEL / ‘Gurbetçi nefreti hortladı’

Yurtdışında yaşayan Türklerin yaz tatili için akın akın ülkemize gelmesiyle birlikte ‘gurbetçi nefreti’ yine hortladı!
Sosyal medyada “Geldi yine Almancılar”, “Sırf hava atmak için o kadar yolu lüks araçlarıyla geliyorlar”, “Euro kazanıp, artistlik yapıyorlar”, “Burada yaşasalar sürünürlerdi” gibi yorumlar görüyorum.
Bu nefreti anlamaya çalıştığımda bazı gurbetçilerin sokak röportajlarında “Almanya bitti, Türkiye cennet”, “Memleketin kıymetini bilin”, “Biz yaptık bir hata kurulu düzenimiz olmasa geri döneceğiz”, “Türkiye bolluk bereket” benzeri açıklamalarının ülkemizde tepki çektiğini görüyorum.
Bazıları da Türkiye’deki seçimlerde yurtdışında oy kullanılmasına kızıyor.
“Avrupa‘nın nimetlerinden faydalanıp bizim siyasi geleceğimiz hakkında söz sahibi olamazlar” diyorlar.
Gurbetçilerin Avrupa’da sol partilere, Türkiye’de ise sağ partilere oy vermeleri gibi de garip bir durum var.
Bu da eleştiriliyor ama Avrupa’da gurbetçilerin hakkını en çok savunan sol partiler olduğu unutuluyor.
Bu konuyla ilgili 2022 yılında “Biz hangi ara gurbetçi düşmanı olduk” diye bir yazı yazmıştım.
Benim çocukluğumda yurtdışındaki akrabaların yaz tatile gelmeleri dört gözle beklenirdi.
Bir coşku havası oluşurdu.
Çocuklara o zaman ülkemizde olmayan Alman çikolataları, spor ayakkabılarını, jean pantolonları hediye edilirdi.
Büyük sofralar kurulur sürekli Almanya’daki hayat konuşulurdu.
Bilemiyorum belki de o zamanlar hayat daha amatörce yaşanıyor ve daha samimiydi!
Şimdi ise ‘gurbetçi nefreti’ sosyologların araştırma konusu olmak üzere!
Dövizdeki artıştan gurbetçiler mi sorumlu?
Euro 1.5 lirayken de her yaz Türkiye’ye geliyorlardı! Gurbetçi, Ruslardan, Araplardan, Avrupalılardan daha çok para harcıyor.
Türkiye yerine Yunanistan‘a, İspanya‘ya gitseler daha mı iyi olur?
Memleketlerine gelip ev alıyorlar, yakınlarına maddi destekte bulunup ticareti teşvik ediyorlar.
Gurbetçilerin yaz tatilini memleketlerinde geçirmeleri Türkiye’ye milyarlarca lira döviz girdisi ve sıcak para akışı sağlıyor.
Birçok ülke yabancıya ev satmak için türlü fırsatlar sunarken, bizim emlak piyasasının müşterisi hazır; gurbetçiler.
Üç yıl önce “Yurt dışında yaşayan yaklaşık 7 milyon Türk’ün Türkiye’deki bankalarda 40 milyar Euro’su var. Paralarını geri çekseler ne olurdu hiç düşündünüz mü?” diye sormuştu.
Elbette dövizi Türkiye’de tutmak gurbetçiler için daha avantajlı ama bu soru hala gerçekliğini koruyor!
Her şeye rağmen çoğumuz gurbetçileri kendi vatandaşlarımız oldukları için seviyoruz. İyi onlardaki vatan sevgisi ve özlemi hiç bitmiyor!
***
TURİZMCİLER, DENİZLİ’NİN KURBANI OLDU!
Çeşme’nin içme suyunu karşılayan Kutlu Aktaş Barajı’nda aktif doluluk yüzde 4,41 olarak ölçüldü.
Ünlü tatil merkezinin birkaç günlük suyu kaldığı için bugünden itibaren her gün 23.00-06.00 saatleri arasında zorunlu su kesintisi uygulanacak.
Beklenen yağışların gerçekleşmemesi ise sorumlu ilan ediliyor, iyi mi? Belediyecilik hesap kitap işidir.
En kötü ihtimali düşünüp önceden önlem almak belediyeciliğin altın kuralıdır. Nasıl olsa yağmur yağar bu yazı da atlatırız diye beklersen, turizm sezonunun en önemli ayı temmuz- ağustosta böyle susuz kalırsın.
Lal Denizli’nin belediyecilikteki tecrübesizliği turizmcilerin kabusu oldu diyebiliriz. Zaten turizm sezonu kötü geçiyor, suların kesildiğini duyanlar da rezervasyonlarını iptal ederler.
Şu an ilçede tatil yapanlar da yaşadıkları susuzluk rezaletinden sonra bir daha Çeşme’ye uğramazlar!
***
TRAFİĞİN MALİYETİ!
İBB, İstanbul’da toplu ulaşımı hızlandıracak 120 kilometrelik otobüs öncelikli yol planını duyurdu.
İlk pilot uygulama bu yıl hayata geçecek.
Uygulama toplu ulaşımda bekleme ve seyahat süresini azaltabilir ve toplu taşımayı daha cazip hale getirebilir.
Ancak bu geçici önlem, ana sorunu yara bandıyla kapatır sadece!
İstanbul’da kronikleşen trafik sorunu çözmek için daha çok metro, raylı sistem ve başta kavşaklar olmak üzere üst düzey bir trafik yönetimine ihtiyaç var.
İstanbul’un devasa bütçesi doğru harcansa birçok temel sorun çözülür aslında.
Bırakın metro, raylı sistem yapmayı artık yollar bile onarılmıyor, kaldırımlar yenilenmiyor.
Eskiden seçim yaklaşırken hiç olmazsa kaldırımlar yenilenir, yollara asfalt dökülürdü!
Şimdi yaz dönemi, okullar açılsın trafik kördüğüme dönsün yine trafiği konuşuruz!
Trafikte fazladan bir dakika beklemenin bile bir maliyeti var.
Bir İstanbullu ortalama 105 saatini trafikte kaybediyor. Boşa harcanan benzinin yanında çalışma saatlerinde de kayıp yaşanıyor.
Bu kayıp sosyal hayatı da etkiliyor.
Elbette trafik sorunu sadece mevcut yönetimin suçu değil. Uzun yıllara dayanan ve çözümü gittikçe zorlaşan bir sorun bu!
Mega kentteki trafik sıkışıklığının yıllık maliyetinin 7 milyar doları geçti.
7 milyar dolar İstanbul’un birçok sorunu çözülür!
Hem sorunu çözemiyoruz hem de sorunun maliyeti altında eziliyoruz.
***
ATA’YA YAKIŞMADI!
“Ata Demirer, yaklaşık 1,5 metre uzunluğunda dev bir orkinos balığı tuttu.” Haberlerde ‘dev’ deniyor ama Akdeniz’de yetişkin orkinosların boyu dört metreye kadar ulaşıyor.
Yani Ata’nın tuttuğu bebek orkinos!
Ata denize bıraktığını açıklamadığına göre o bebek orkinos muhtemelen şu an Ata’nın midesinde!
Elbette Ata o balığın ağırlığında Orkinos’u balıkçılardan da alabilirdi. Ancak kendisinin tutup, gururla fotoğrafını paylaşıp, sonra da yemesi hoş olmadı.
Ata’yı iyi bir denizci bilirdim ama değilmiş.
Normalde o bebek orkinosu küçük diye denize bıraksaydı daha çok sevilir ve saygı görürdü.