MEVLÜT TEZEL / Güney Kore, TCG Anadolu modeline geçiyor

Güney Kore, daha önce planlanan uçak gemisi projesini rafa kaldırdı ve F-35 satın alma planlarından vazgeçti.
Bunun yerine, gelişmiş insansız hava araçlarıyla donatılacak çok amaçlı bir komuta gemisi inşa etmeye hazırlanıyor.
Bu yeni yaklaşım, Ukrayna ve Suriye savaşlarında insansız hava araçlarının gösterdiği modern harp dinamiklerine dayandırılıyor.
Donanım Haber’e göre Güney Kore Meclisi Savunma Komitesi‘ne sunulan yeni plan, önceki “Hafif Uçak Gemisi” projesinin yerini alacak “Çok Amaçlı İnsansız ve İnsanlı Entegre Komuta Gemisi” programını içeriyor.
“Large Transport Vessel-II” olarak bilinen ve 30.000 ton deplasmana sahip olması planlanan gemi, başlangıçta 20 adet F-35B dikey kalkış yapabilen savaş uçağı taşıyacaktı.
Ancak yüksek maliyetler ve değişen stratejik öncelikler nedeniyle bu konsept terk edildi.
Bunun yerine yeni gemi, F-35B’lerin yerini muharip İHA’lar, gezici mühimmatlar ve keşif drone’larıyla doldurulacak.
Bu gelişme, Türkiye‘nin başta F-35 uçaklar için tasarladığı ama parasını verdiğimiz halde bu uçakları alamayınca yerli SİHA ve İHA’ların kullanılacağı şekilde tasarlanan TCG Anadolu platformunu hatırlatıyor değil mi? TCG Anadolu dünyanın ilk Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) gemisi olarak kayıtlara geçti.
BAYRAKLARI ASIN!
Ukrayna-Rusya ve Suriye savaşları, son olarak Pakistan–Hindistan savaşında drone, SİHA ve İHA’ların gösterdiği başarılar dünyada savaş stratejisini temelden değiştirdi.
Ve şimdi Güney Kore, Türkiye’nin ‘TCG Anadolu’ modeline geçiyor!
Çünkü Türkiye’nin ürettiği SİHA’ların son savaşlarda büyük başarılar elde etmesi ve ‘TCG Anadolu’ modeli, hibrit sistemlere sahip insansız platformların geleceğin savaş koşullarına daha başarılı olacağını gösteriyor.
Güney Kore, “Large Transport Vessel- II”de TCG Anadolu’yu örnek alıp F- 35B’lerden vazgeçse de 40 adet F-35A uçağı bulunuyor ve 25 adet daha sipariş verdiler.
F-35’ler tartışmalı uçaklar, bu uçaklardan aldığı için pişman olan ülkeler var.
TUSAŞ‘ın geliştirdiği yerli beşinci nesil jet savaş uçağı KAAN projesinde seri üretime geçersek F-35’e de ihtiyacımız kalmayabilir. Özetle teknoloji devi Güney Kore’nin TCG Anadolu’yu örnek alması ‘bayrakları asın’ dedirtecek bir gelişme ve Türkiye’nin doğru yolda olduğunu gösteriyor.
***
OBEZİTEYLE NASIL SAVAŞACAĞIZ?
Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye genelinde başlattığı ‘İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa’ projesi sosyal medyada espri konusu olmuştu ama projeye halkın ilgisi yoğun.
Dün Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda sağlık ekipleri, boy ve kilo ölçümleri yaparak vatandaşın vücut kitle indeksi (VKİ) hesapladılar.
Boy ve kilo ölçümü için sıraya giren insanlar oldu.
VKİ değeri 25’in üzerinde çıkan bireyler, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı hakkında bilgilendirilmek üzere Bakırköy İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne davet edildi.
Önceki gün de yazdığım gibi; obezite sıklığı ülkemizde yüzde 30’un üzerine çıktı ve Avrupa’nın en kilolu ülke konumuna ulaştık.
Asıl tehlike ise; çocuklarda ve ergenlerde obezite oranı 1990’dan bu yana dört katına çıkması.
Sağlık Bakanlığı’nı bu projeyi hayata geçirdiği için kutluyorum ama yetmez.
Özellikle şekerli ürünlerin tüketiminin azaltılması gerekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporunda şekerli içeceklere konulan verginin yüzde 20 artırılmasının bu ürünlerin tüketimini aynı oranda azaltacağı açıkladı.
Ama buna gelene kadar Türkiye’nin çözmesi gereken daha büyük sorunları var.
Ülkemizdeki paketli gıdaların kalitesi, Avrupa Birliği standartlarının çok altında.
Yurtdışında aldığınız bilindik çikolata, şekerleme vs. gibi ürünler ülkemizdeki kalitesi düşük!
Örneğin ünlü bir dondurma markasının İngiltere’de sattığı bir dondurmada yağsız süt oranı yüzde 13, meyve püresi oranı yüzde 11, süt ve meyvenin toplam oranı yüzde 24.
Türkiye’de satılan aynı markanın aynı ürününde yağsız süt oranı yüzde 1, meyve püresi oranı yüzde 0,4, süt ve meyvenin toplam oranı ise yüzde 1,4.
Bu nasıl bir çiftte standart?
Buna nasıl izin veriliyor?
Bunun gibi daha birçok örnek var. Sadece şekerli ürünlerde değil, normal gıda maddelerinde de Avrupa’ya göre aşırı kalite farkı var.
Aynı şekilde ülkemizde satılan meyve ve sebzelerdeki pestisitler oranları zaman zaman yüksek çıkıyor.
Pestisitler insan vücudunda biyobirikim yaparak uzun süreli maruz kalmalarda pek çok olumsuz etkiye neden olabilir. Bu etkiler arasında kanser türleri, Parkinson hastalığı, solunum sistemi hastalıkları ve üreme sistemi bozuklukları yer alır.
Aynı şekilde ülkemizde satılan ekmek de kalitesiz!
Obezite aşırı yemekle değil, sağlıksız beslenmeyle alakalı bir sorun.
Gıda ürünlerinde kalite düşük olduğu için Türk halkı ne yazık ki, sağlıksız besleniyor.
Obeziteyle gerçekten savaşmak isteniyorsa önce gıda ürünlerindeki kalite Avrupa Standartlarına çekilmeli.
***
KİME GÜVENECEĞİZ?
‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar’ listesinde güncelleme yapıldı, yeni markalar ifşa edildi.
13 Mayıs tarihli değişiklikte listeye çok sayıda zeytinyağı ve peynir üreticisi dahil edilirken, listenin en dikkat çeken kısmı ise mevzuata aykırı üretim yaptığı tespit edilen sucuk markaları oldu.
Bakanlık tarafından duyurulan listeye son olarak dahil edilen firmalar arasında marketlerde satışa sunulan ünlü sucuk markası da yer aldı.
Uzmanlar bilindik markaları alın diyorlar ama ünlü markaların tağşiş ve taklit yapıyor.
Peki, biz kime güveneceğiz?
Daha önce de yazdığım gibi; taklit ve tağşiş listeleri o kadar çok yayımlandı ki, eskisi kadar ilgi uyandırmıyor.
İnsanlar listeye bakmaya bile gerek duymuyor.
Dışarıda yemek yerken de dikkat etmemiz gerekiyor.
Özellikle içinde kıyma, kırmızı et, sucuk ve tavuğun yer aldığı yemeklere ekstra dikkat etmek lazım!
Halkın sağlığıyla oynayanlara başta hapis cezası olmak üzere ağır cezalar verilmeli.
***
Altyazı
“Yoksulluğunda post modern bir ambiyans seziyorum Nevzat Abi, ne düşünüyorsun?” (Ahlat Ağacı)